Hayatın İçindeyiz, Özgürlükten Vazgeçmeyiz!
Türkiye, referandum sürecini geride bıraktı. Tüm toplum sandıktan evet çıkmadığını, hayırın kazandığını biliyor ve bu bilinçle hakları ve özgürlükleri için direniyor. Referandumla getirilen değişim çabasının doğrudan muhatabı olan kadınlar da, bu çabaların sonuçlarından doğrudan etkileniyor.
Şaibeli sonuçlara göre bile gördük ki; kadınlar istediklerini giyebilmek için, istediği yerde olabilmek için, modern haklarına sahip çıkabilmek için, emeği için, hayatın içinde olmaya devam etmek için “Hayır” dediler. Bu kadar büyük bir oran ile hayır diyen kadınlara karşı, referandumun hemen ardından gelen haberler ise, kadınların hayat tarzlarına saldırıların arttığını gösteriyor.
Çok doğaldır ki, kadınlara yönelik artan bu saldırılar karşısında, kadınların hayatın içinde olmaktan, özgürlüklerinden vazgeçmeyeceğini ilan ediyoruz.
Artan Şiddeti ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız, Yaşam Hakkımızı Alacağız
Referandum sürecinde erkek şiddeti artış sergileyemedi. Referandumun hemen ardından ise, artarak ve vahşileşerek kendini gösteriyor. Üç ay boyunca süren demokrasi mücadelesi ve ümidi, kadınlara rahat bir nefes aldırırken, mevcut iktidarın lehine açıklanan sonuçlar sonrasında erkek egemenliğini güçlendirdi. Herhangi bir adaletsiz, herhangi bir hak ihlali sonucu başına bir şey gelmeyeceğini, korunacağını, indirim alacağını, kefaletle salıverileceğini bilerek erkekler yine şiddet uygulamaya başladı. Diyarbakır’ın işlek bir caddesinde bir kadın, erkek arkadaşıyla yan yana yürüyor diye saldırıya uğradı. Antalya’da genç bir kadının boğazında sigara söndürüldü. Muğla’da Melek boşanmak istediği eşi tarafından döner bıçağıyla saldırıya uğradı. İzmir’de Işık İkizoğlu’nu eski eşi başına çekiçle vurarak öldürürken, Nurcan Demiröz’ü eski sevgilisi evinde dinamit patlatarak öldürdü. Uygulanan şiddetin, kadın cinayetlerinin biçimi ve araçları vahşileşirken, yaşı da düşerken, yeniden kadınların gündeminden “hayatta kalabilmek”, “boşanabilmek”, “çalışabilmek”, “istediği yerde istediği saatte olabilmek” eksik olmuyor. En temel hakkımız olan “yaşam hakkı”mız için ve aslında yıllarca mücadele ederek kazandığımız tüm modern haklarımız için her gün yeniden direnmek zorunda kalıyoruz. Bu örnekler kadınların hayat tarzına yönelen saldırıların göstergesidir. Kadınların yaşamlarına ve modern haklarına yönelen bu saldırıları defedeceğiz.
Çocuk İstismarını Aklatmayacağız
Çocuk istismarı davaları %700 artmış durumdayken, meclise gelen araştırma önergesini AKP vekilleri eliyle reddedildi. AKP vekilleri sırf bu önerge oylanmasın diye meclisi terketti, ertesi gün önerge oylanırken adeta "buna gerek yok" dedi. Referandum öncesinde, Batman’daki 14 yaşında istismara uğrayan G.’yi, Kınalıada’da aylarca istismara uğrayan çocukları, okul yakınındaki bir kırtasiyecinin istismarına uğrayan 8 çocuğu ve daha nicesini görmezden gelirken bir de çocukları bilimsel ve laik eğitimden uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyorlar. Çocuklara ana okullarında gelinlik giydirilip evlilik provası yaptırılırken, Kuran okuma provaları yapılıp, Hacca gönderiliyor, ellerine silah ve idam ipi veriliyor.
Başta eğitim kurumlarında başlayan gericileşen, kız çocukları yalnızca evliliği ve dini eğitimi dayatan eğitim biçimiyle, gelecekte yaratılmak istenen ayrımcı yaşam tarzını reddetmek zorundayız. Bu eğitim biçimiyle, bir çok vakıfta ortaya çıkan istismarın önünü işte bu politikalar açmaktadır.
Çocukların istismarcılarını yargılatmak, istismarın önünü açan politikaların karşısında direnmek için mücadelemiz sürecek.
Liseli ve Üniversiteli Kadınlar Çeyiz Hesabınızın Değil, Özgürlüğün Peşinde Olacak
Genç kadınlar liselerde, üniversitelerde cinsel şiddetle, baskılarla mücadele ediyor. Bir yandan Marmara Üniversitesi’nde, üniversitede akademisyen olmamasına rağmen ders veren bir erkek tarafından genç kadınların cinsel saldırıya uğradığı ortaya çıkıyor, bir yandan İstanbul Üniversitesi’nde genç bir kadın giydiği kıyafet nedeniyle sosyal medya üzerinden hedef gösterilip taciz ediliyor. Bursa’da bir lisede 16 yaşındaki Nilüfer Acar, sınıfında H.C. tarafından başından silahla vurularak öldürülüyor. Genç kadınlar bir tek sorunu okullarda, kampüslerde yaşamıyor. 16 yaşında bir genç evlendirilmemek için evden kaçmak zorunda kalıyor. Genç bir kadın jinekoloğu tarafından tacize uğruyor, 20 yaşındaki P.K. İstanbul’un en merkezi yerlerinden birinde cinsel saldırıya uğrarken, aylarca kayıp olan 17 yaşındaki Kadriye Gündeş’in amcası tarafından cinsel istismara uğradığı ve yine amcası tarafından öldürüldüğü ortaya çıkıyor. İşsizlik de en çok genç kadınları vuruyor. İşsizlik oranları en yüksek genç kadınlardayken, üniversiteden mezun olan genç bir kadın iş bulamadığı için intihar ediyor. Bunların karşısında da gençlere çözüm olarak sunulansa ‘’çeyiz hesabı’’ oluyor.
Şiddetin yaşının gittikçe düştüğü bu dönemde liseli ve üniversiteli genç kadınlar, özgürlüklerine sahip çıkacak, tıpkı referandumda olduğu gibi “hayır” demeye devam edecek.
Çalışacağız, Üreteceğiz, Hayatın İçinde Olmaktan Vazgeçmeyeceğiz.
Hayır oyu veren kadınların %85’ini kentli ve çalışan kadınlar oluşturuyor. Bu da kadınların çalışma hayatının içinde olmasının, üretime katkı sağlamasının önemini gösteriyor. Bağımsızlığın ilk adımı olan çalışma ile kadınlar özgürce kararlarını vererek modern haklarına sahip çıkıyor. Bu nedenle de şimdi kadınların tekrar eve kapatmaya çalışılmasına, kadınlar izin vermiyor. Kadınların emeğine el koyacak yasa değişikliklerini önümüze çıkarıyor. Bu ataklar iktidarla da kalmıyor. Örneğin, ÇAYKUR fabrikalarında artık kadınları çalıştırmayacağını açıklıyor. Yıllardır kadınların da içinde olduğu sektörlerden kadınlar bilinçli bir şekilde uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Kadınlar, kamusal alanda emek sorunlarıyla uğraşırken bir yandan da patronları tarafından, iş arkadaşları tarafından cinsel şiddete maruz kalıyor. Hakkını aramak istediğinde de yine işsizlikte tehdit ediliyor. İş yerlerinde hakları gasp edilen, cinsel saldırılara uğrayan, işsizlikle ve ucuz iş gücü olmakla mücadele eden kadınların mücadelesini birlikte sürdüreceğiz.
Hayır bitmedi; Ne Hayatın İçinde Olmaktan, Ne De Özgürlüklerimizden Vazgeçmeyiz
Kadınlar ve çocuklar için bu sonuçlar doğmuş olabilir ancak bizler biliyoruz ve görüyoruz ki memleketin dört bir yanına kadınlar da haklarının peşinde mücadele ediyor. Modern haklarına sahip çıkmak isteyen, yaşamak isteyen, çalışmak isteyen kadınlar yaşadığı hiçbir hak ihlaline karşı sessiz kalmıyor. Kadınlar değişiyor. Hayatın içinde olmak istiyor. Yok sayılmamak, hakkını arayabilmek, kendi hayatı hakkında kendi kararlarını verebilmek istiyor.
Kadınların referandum dahil her alanda öne çıkması, tüm kadınların önünü açıyor. Artık kadınlar direnmeyi ve mücadele etmeyi öğrendi. Kadınlar artık kadın cinayetini durdurmak için kendini ortaya koyuyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı boşanmaları durdurmakla övünürken kadınlar boşanmak istediği, kendi hayatı hakkında karar vermek istediği için öldürülüyor ve bunun karşısında kadınlar hep bir ağızdan “boşanmaları değil kadın cinayetlerini durdurun” diyor.
Kadın mücadelesi artık yeni bir dönemdedir. Kadınların öne çıktığı, tüm baskılara rağmen direndiği, sadece kendini değil tüm kadınları düşündüğü bir dönemeçteyiz. Kadınların yaşadıkları bu baskılar arttıkça kadınlar birlikte hareket edip, birlikte direniyor. Şimdi ise kadınların ortak yaşadıkları sorunları ve mücadele hedeflerimizi somuta kavuşturmak ve bu sorunlar için tüm baskılara inat, “hayatın içindeyiz özgürlükten vazgeçmeyiz” demenin zamanıdır. Özgürlüğümüzü elimizden almaya çalışanlara karşı gelin beraber mücadele edelim.
İşsizlikten intihar eden kadınlardan, iş yerinde cinsel saldırıya uğrayan kadınlara, evde özgürlüğü kısıtlanan genç kadınlardan, partneri tarafından psikolojik şiddete uğrayan genç kadınlara, evlerinin içinde şiddet gören kadınlardan boşanma aşamasında kendi evinde vahşice öldürülen kadınlara ve istismara uğrayan çocuklardan erken yaşta zorla evlendirilen çocuklara kadar bu mücadele hepimizin mücadelesi.
Bu vazgeçmeyiş hepimiz için.
Şimdi güçlerimizi birleştirme ve tüm kadınların geleceği için mücadele etme vakti. Özgürlüklerimize hep birlikte sahip çıkabilir, hayatın içinde hep birlikte olabiliriz. Tıpkı hep birlikte Hayır dediğimiz gibi.