Kadın kahkahasını değil kadın cinayetlerini durdur
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ın Bursa’da partisinin bayramlaşma töreninde sarf ettiği sözlerle, her gün bir kadın kardeşini kadın cinayetleri nedeniyle kaybeden kadınların haklı tepkisini çekti. Kadın cinayetlerine değinen Bülent Arınç, “Biz karısını 40 yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bu güne kadar duymamıştık. Sevdiğini bırakan, üstünden taksisiyle geçen edepsiz, vicdansızları hiç bugüne kadar duymamıştık. Çocuklarının önünde cinayet işleyen vicdansızları bugüne kadar duymamıştık” dedi. Arınç ardından AKP hükümetinin tepkisizliğini meşrulaştırma çabasıyla kadın cinayetlerinin sayısının az olduğunu iddia edip hükümet olarak kendilerinin cevap vermesi gereken şu soruyu sordu: “Bunlar nereden çıktı?”
Bunlar (kadın cinayetleri) sizin gibiler yüzünden çıktı
Kadın hareketinin beş temel talebinden ilki, cumhurbaşkanından, meclisteki parti başkanlarına kadar, toplumun sözcülüğünü yaptığını iddia edenlerin kadına yönelik şiddeti kınayan açıklamalar yapması. Tam da bu noktada Arınç’ın, AKP hükümetini kadın cinayetlerindeki artıştan sorumlu görmeyerek sadece veryansın ettiği konuşmasının devamı pes dedirtti. Arınç’ın sarf ettiği diğer cümleler, sorduğu “Bunlar nereden çıktı?” sorusuna cevap vermeye yetti. AKP, hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı eliyle kahkaha atan kadını, gülen kadını “iffetsiz” ilan etti. Kadın cinayetlerinin önemli sebepleri arasında yer alan, “namus, iffet” gibi kavramları ağzına alan Arınç, kadın cinayetlerine yeni sebepler verdi.
Türkiye’de her gün bir kadının yaşam hakkı kadın cinayetleri ile hiçe sayılırken, bu gerçeği “kadın cinayetleri” kelimesini kullanmaktan imtina ederek gizlemeye çalışan Arınç, üstüne bir de kadın düşmanlığı yaptı.
Bakan dediğin, herkesin içinde kadın düşmanı açıklamalar yapmayacak
AKP hükümetinin gerici zihniyetini bir kez daha açıkça gösteren Arınç, kadına iffet sembolü olduğunu söyleyerek “Mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacak” dedi. Kadın hareketinin acil taleplerinden birincisi olan, “kadın cinayetlerini kınamak” Arınç’a zor geldi. AKP bunun yerine “herkesin içinde “ kadın düşmanlığına devam etmekte kararlı olduğunu gösterdi. Hüseyin Çelik’in “dekolte” açıklaması ardından genç bir kadın sırf gelinliğini beğenmediği için öldürülmüştü. Peki, Arınç da, bir kadın sırf güldüğü için öldürülürse, bunun hesabını verebilecek mi? Konuşmasının başında andığı “ahlaksız kocalardan” ne farkı kaldı?
Kadınlar iffeti milyonları ayakkabı kutularında saklayanlardan mı öğrenecek?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yayınladığı açıklama ile tüm topluma şu soruyu yöneltti: “Kadınlar iffeti milyonları ayakkabı kutularında saklayanlardan mı öğrenecek?”. Cevap gecikmedi. Kısa sürede sosyal medyadan ve tüm dünyadan tepkiler yağmaya başlayınca Arınç geri adım atmak zorunda kaldı. Hatasını kabullenmek yerine bir AKP klasiği ile ekranların karşısına geçerek, konuşmasının bir kısmının cımbızlandığını iddia etti. Kadın düşmanlığına ise sözlerini “kocalarını bırakıp tatile giden, gördüğü direğe atlayan” kadınalar atfen söylediğini belirterek devam ettirdi. Arınç, bunları söylemekten her ne kadar utanmasa da milyon dolarları ayakkabı kutularına dolduranlar yine kendileri…
Sen ağlamana bak, kadınlar mücadele ettikçe kahkaha atmaya devam edecek
Kadın cinayetlerini kınamak ve durdurmakla yükümlü olan AKP yetkilileri, görevini yapmak yerine cinayetleri meşrulaştırıyor. Kadın düşmanı açıklamalar yaparak bir kez daha kadınların hayatlarına müdahale edilmesine karşı kadınlar “Ölmeyeceğiz, kahkaha atacağız” diyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu CHP’li vekil Melda Onur’un da katılımı ile 4 Ağustos Pazartesi Günü saat 13.30’da, kadınları hedef gösteren Arınç hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere Çağlayan Adliyesi’nde olacak. Konuşmasının üzerinden 24 saat geçmeden Arınç’a geri adım attıran kadınlar, kadın cinayetlerini durdurana kadar hükümetin yakasından düşmemekte kararlı. Kadınlar “iffet sembolü” olmak değil, “yaşamak” istiyor. Hükümetin de yapması gerekenin kadınların yaşamlarına karışmak değil, kadın cinayetlerini durdurmak.