Kadın Bakanlığı'nın kapatılmasının ardından Aile ve Sosyal Politikalar bağlı açılan kadın statüsü genel müdürlüğü kadınların yaşam hakkı için taleplerini henüz hiç gündemine almamış bir kurumdur. Yaptığı açıklamalarla bu durumu olumlayan Ayşen Gürcan'a öncelikle kadınların "muhtaç" değil eşit yurttaşlar olduğunu hatırlatmak isteriz. Özellikle de kadıların yaşama dört elle sarılarak mücadele ettiği; boşanmak istedikleri, çalışmak istedikleri için öldürüldüğü bu ülkede Ayen Gürcan'a "sağır sultanın bile duyduğu" bir takım gerçekleri hatırlatmak istiyoruz.

 

Türkiye'de Güldünya Tören'in aile meclisi kararıyla hayat kurtarması gereken bir yer olan hastanede öldürülmesinin ardından kadınların mücadelesi ile yasal değişiklik yapıldı ve töre saikiyle öldürme nitelikli halden sayıldı. Sonuç: Türkiye'de "töre" saikiyle öldürülen kadın sayısında çok ciddi bir azalma yaşandı.

 

Türkiye'de Ayşe Paşalı boşanmış olduğu için koruma yasasından faydalanamadı ve bu nedenle eski kocası tarafından öldürüldü. Ayşe Paşalı'nın öldürülmesinden sonra kadınların mücadelesi ile koruma yasasında değişiklik yapıldı ve evli olmayan kadınların da bu yasadan faydalanması sağlandı. Sonuç: binlerce kadın kardeşimizin hayatı kurtuldu.

 

Türkiye'de öldürülen kadınların aileleriyle birlikte Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun yıllardır yaşam hakkı için verdiği mücadele sürüyor. Bu mücadelede aileler tek bir şey istiyor: kadın katillerine cezai indirim verilmemesi.

 

Türkiye'de Özgecan Aslan öldürüldükten sonra tüm bir toplum tepki verdi, kadınlar şimdiye kadar hiç eylem yapılmayan illerde bile yaşam hakları için sokaklara döküldü. Yıllardır ailelerin ve bizlerin dile getirdiği talebi "Özgecan Yasası" olarak adlandırdılar. Her kesimden kadın Özgecan Yasası talebimizle bir araya geldi.

 

Ayşen Gürcan'a yaptığımız bu hatırlatmaların ardından diyeceğimiz şudur: biz kadınlar ne muhtaç ne de mağduruz, eşit yurttaşlar, özneleriz. İhtiyaç olan şey ise ne dua ne de hayır. İhtiyaç olan şey Özgecan Yasası'nın bir an önce Meclis'ten geçmesidir. Bakanlığın bir "hayır dua bakanlığı" olması değil, Kadın Bakanlığı olmasıdır.

 

Başka kadınların öldürülmemesi için Ayşen Gürcan'ı bu ortaçağ kafasını terk etmeye ve biz kadınların karşısında değil yanında yer almaya çağırıyoruz.