AKP'nin yeni doğum izni düzenlemesinin gerçek yüzü: Eşitsizlik ve sömürüye yasal kılıf
31.1.2016
Esnek ve düşük ücretli , düzensiz , sigorta primi eksik ödenen , ucuz kadın emeği; bu yasanın kaçınılmaz sonucu olacaktır. Yarı zamanlı çalışmanın reel yaşamdaki karşılığı ; az zamanda çok iş yaptırıp az ücret ödemek demektir. Bu da devlet yahut özel olsun; işverenin emek sömürüsüdür. Bununla beraber toplumsal yapımızda hali hazırda var olan “kutsal annelik / ailenin dişi kuşu” kavramları bu yasa ile daha da perçinlenecektir.

 AKP hükümetinin, sadece aile içinde ve annelik sıfatıyla var olabilecek, eve hapsedilmiş kadın hedefi için, yasal düzenlemeler birbirini takip ediyor. Çeyiz ve doğum yardımlarının ardından, çalışan kadınlara bir müjde gibi sunulan yarı zamanlı çalışmayı içeren torba yasa da meclisten geçti. 

 “Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa”  adıyla kanunlaşan yasa ,isminden de anlaşılacağı üzere, tamamen nüfusu ve kadının doğurganlığını arttırma üstüne kurulu. Kanunun gerekçe metninde yer alan“…ülkemizin genç nüfus artışını destekleyecek yeni politikalar ve düzenlemelere ihtiyacı vardır.”cümlesi de yasanın nihai amacını açıkça ortaya koymaktadır.

Öncelikle bakın yasa ne diyor : “Doğum yapan kadın, analık izni bitiminden sonra ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, üç ve üzeri çocuklar için 6 ay olmak üzere yarı zamanlı çalışabilir.  Ayrıca doğum sonrasında kadın memurların analık izni bitiminde başlayan 24 ay aylıksız izin, yarı zamanlı çalışma süresinin bitiminde de başlatılabilir.”

Buraya kadar sunulan izin ve yarı zamanlı çalışma seçenekleri “doğum” sözcüğü ile nitelendirilse, yasa, çocuk bakımının sadece annenin görevi olduğunu savunan erkek egemen zihniyeti beslemektedir. Düşünelim ki  doğumdan sonraki 8 haftalık izin, devamında 6 ay yarı zamanlı çalışma ve sonrasında 2 yıl ücretsiz izin kullanan kadın, yaklaşık 3 yıl süresince  iş hayatından uzak kalacak ve çocuğun bakımını tek başına üstlenecektir. Bu hak (!)ların babaya tanınmaması , sadece annenin çocuk bakımıyla yükümlü tutulduğunun bir göstergesidir.  Bu süre zarfında babalara çocukla ilgili tanınana yasal izin  sadece “7 gün”dür.

AKP’nin her koldan meşru zeminlere oturtmaya çalıştığı “asli görevi annelik olan kadın” modeli, bahsedilen yasanın temelini oluşturmaktadır. Ataerkil düşünce ile beslenen, kadını bir kuluçka makinesi olarak gören bu zihniyet, kadını mümkün olduğunca iş hayatının dışında tutmayı amaçlamaktadır. Her doğumda artan maddi yardımlar da göstermektedir ki amaç kadının yararı değil; doğumların artmasıdır.“Hak, izin , imkan …” gibi sözcüklerle allanıp pullanmış bu ve benzeri yasalar, iş ve aile hayatında cinsiyetçi işbölümünü güçlendirmekten başka işe yaramayacaktır. 

Yasanın temeli olan cinsiyet eşitsizliğine dayalı zihniyet , öte yandan üretim ve emek bağlamında da tam olarak bir kölelik ve sömürü zemini hazırlamaktadır . Yasada ayrıntılarıyla anlatılan “özel istihdam büroları” izne ayrılan anne yerine geçici işçi bulunmasına aracılık edecektir.

Şöyle ki yasaya göre “Yarı zamanlı çalışmada, mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak. Bu dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ile kademe ilerlemesinde yarım olarak dikkate alınacak. Yarı zamanlı çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya dönmesi durumunda, yerine işe alınan geçici işçinin iş sözleşmesi kendiliğinden sona erecek.”

Bu sistemle, kadın emeği değersizleştirilmekte;  esnek , güvencesiz iş koşulları ile kiralık işçi kavramı getirilmektedir. Kadının yarı zamanlı çalıştığı ya da ücretsiz izinde olduğu dönemde, yerine kiralık işçi alınacak ve bu işçinin sözleşmesi de asli çalışan işe döndüğünde kendiliğinden sona erecektir. Kadınlara hak olarak sunulan bu uygulama, aynı zamanda binlerce kadını da mevsimlik işçi gibi ucuz, güvencesiz bir iş ortamına mahkum kılacaktır. Doğurabilme vasfı sebebiyle kadın eksik ücret alacak, primleri yarım ödenecek ve iş hayatındaki ilerlemesi ve emeklilik hakları kesintiye uğrayacaktır.

Esnek ve düşük ücretli , düzensiz , sigorta primi eksik ödenen , ucuz kadın emeği; bu yasanın kaçınılmaz sonucu olacaktır. Yarı zamanlı çalışmanın reel yaşamdaki karşılığı ; az zamanda çok iş yaptırıp az ücret ödemek demektir. Bu da devlet yahut özel olsun; işverenin emek sömürüsüdür.  Bununla beraber toplumsal yapımızda hali hazırda var olan “kutsal annelik / ailenin dişi kuşu” kavramları bu yasa ile daha da perçinlenecektir.

Çok net iki örnek ile cinsiyet eşitliğini sağlamış ülkelerde bakarsak, ülkemizde “hak” diye sunulan yasaların altında nasıl bir ayrımcılık yattığını anlayabiliriz : İsveç’te hem anne hem baba 1 yıl ücretli doğum izni kullanmaktadır. Norveç’te babaların en az 14 hafta “zorunlu” doğum izinleri vardır. Görüldüğü üzere , doğum izni sadece anneye değil babaya da tanınması gereken bir haktır. Ayrıca bunun bir hak olarak algılanması, ancak tam ücret ve sosyal haklardan  kesinti yapılmaması ile mümkündür. Ülkemiz gibi toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı ülkelerde kadınlar çocuk bakımı ve doğurganlık üzerinden ezilmeye devam etmekte ve bu sömürü topluma ,yasal kılıflarla bir hak, lütuf, müjde gibi empoze edilmektedir.

 




30.1.2016

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ve Platform Hukukçusu Leyla Süren ile doğum izni yasasını değerlendirdik