Kadın Emeği Komitesi, Kadınları Emeğine Sahip Çıkmaya Çağırıyor
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP hükümeti kadınlara sadece çocuk doğuran, eve hapsolan bir rol biçiyor. Kadınlar cinayetlerle, tacizlerle, tecavüzlerle, baskı altında tutularak eve hapsedilmek isteniyor. Her gün kadın cinayeti ile öldürülen, şiddete, cinsel istismara uğrayan kadınlar, bir yandan hayatta kalma mücadelesi verirken bir yandan da tüm baskıcı, gerici politikalara rağmen emekleri ile hayatlarını kazanmaya devam ediyor. Ancak kadınlar kendi ayakları üzerinde durabilmek, üretmek için emek verirken, patronlar kadınları ucuz iş gücü olarak görüyor, güvencesiz, esnek, geçici işlerde çalıştırıyor. Yaptıkları aynı iş için erkeklerden daha düşük ücret alıyor, kriz dönemlerinde işten atılanlar önce kadınlar oluyor.
İşe alımlarda kadınların evlenip, evlenmeyeceği hamile kalıp, kalmayacağı soruluyor. Bir tarafta en az üç çocuk doğurması istenirken diğer tarafta hamile kaldığı için işten atılıyor. İş yerinde tacize uğruyor, bu gizleniyor, üstü örtülüyor. Bir yandan ev işleri, çocukların bakımı bir yandan da fabrikalarda, tarlalarda, ofislerde uğradıkları ayrımcılıklarla, baskı ve tacizlerle mücadele ediyorlar. Fabrikalarda mola bile vermeden çok ağır işlerde çalışıp, ofislerde hakaretlere, baskılara, mobinge maruz kalıyorlar. Kadınlar kendi hayatlarına dair kararlar vermek, çalışmak, üretmek için yaşam mücadelesi verirken; çalışan kadınların mücadelesi de iş yerlerinde de ayrımcılığa, tacizlere, adaletsizliklere, baskılara karşı devam ediyor.
Ama biz kadınlar biliyoruz ki, birlikte mücadele ettikçe kazanmaya devam edeceğiz. Nasıl ki, kadınlar seçme ve seçilme hakkından, boşanma hakkına, kürtaj hakkına, koruma kararına kadar haklarını, kazanımlarını mücadele ile sağladılar, bundan sonra da kadınlar yaşamları, emekleri için mücadele etmeye devam edecek ve kazanacak. Bunu direnen kadın emekçilerle görüyoruz.
Müdürünün cinsel tacizine uğrayan Zuhal Güneş, tacizi şikâyet ettiği için işten atıldı, yeterli delil olmadığı gerekçesiyle dosyasına takipsizlik verildi. Ancak Zuhal Güneş ile birlikte tacize karşı tuttuğumuz nöbetler sonucunda, Mahkeme savcılığın takipsizlik kararını bozarak dava açılmasına karar vermek zorunda kaldı. Zuhal Güneş işyerinde tacize karşı verilen mücadelenin sembolü haline geldi.
Sevil Çoban uğradığı mobbinge itiraz ettiği için sürgün edildi. Sevil Çoban mobinge sessiz kalmadı, biz de onun mücadelesine omuz verdik, defterdarlık önünde yaptığımız eylemle “ Sevil Çoban yalnız değildir! ”dedik. Mobbing davasını kazanana kadar da davasının takipçisi olacağız. Avon’da işten çıkarılan kadın işçiler hakları için fabrika önünde direnişe başlarken, bizlerde direnişlerinin 2. gününden itibaren yanlarında yer aldık, atılan işçiler haklarıyla birlikte geri alınana kadar yanlarında yer almaya da devam edeceğiz.
Kadınlar, onurlu bir yaşama ve çalışma için direnmeye devam ediyor. Ve direndikçe kendilerinden alınan haklarını, özgürlüklerini kazanmaya devam ediyor. Ve her ne kadar haklarımıza yapılan saldırılar, kadın düşmanlığı, kadınları eve kapatmaya çalışan söylemler devam etse de, kadınlar, gerici, baskıcı zihniyete karşı mücadele etmeye, adaletsiz, sömürücü patronlara karşı kazanmaya devam edecek.
Yaşam hakkımız için, emeğimiz için, daha adil, daha eşit bir yaşam için gelin bu mücadeleyi birlikte büyütelim, fabrikalardan ofislere mücadeleyi birlikte örelim!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Merkez Yürütme Kurulu