Kadın Hareketinin 10 Temel Mücadele Alanı
29.8.2016
Kadın hareketinin 10 mücadele alanını sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye toplumu gerilimlerle, çelişkilerle dolu ve çok hızlı günler yaşıyor. Her gün farklı olasılıklar içeren karmaşık ilişkilerle yürüyen birden fazla önemli gelişme var. Bu birbirini iten, çeken, hızla hareket eden gerilimler ortamı ucu sivri oklar gibi her gün çocukları, kadınları, gençleri, yaşlıları, insanları öldürüyor.

Ölüm, kadınların hayatında bundan önce de hiç eksik değildi. Kadınlar belli gerilimleri her zaman erkeklerden farklı yaşıyor. Mesela Türkiye’de, “hayatta kalabilmek”, “boşanabilmek”, “istediğimiz gibi giyinebilmek”, “çalışabilmek”, “istediği sayıda istediği yöntemle doğurabilmek” gibi konularda kadınlar erkeklerin hiç yaşamadığı bir gerilimler yaşıyor. En temel hak “yaşamak için” ve aslında mücadele ederek kazandıkları tüm modern hakları için direnmek zorunda kalıyor.  

Son yirmi yılda toplumun ilerlemesi, kentleşmenin artması kadınları değiştirip “yeni Havva” yarattı. Ama erkekler değişmedi, “eski Adem” olarak kaldılar.

Kadınların ilerleyip haklarını kuşanma çabası ile buna ayak direyen erkekler arasındaki şiddetli gerilim, binlerce kadının hayatına mal oldu.

Buna karşılık daha önce olmayan şeyler de oldu; birbirine benzemeyen, farklı partilere oy veren, ülkenin dört bir yanından kadın, kendi hayatına karar verme iradesi ortaya koydu. Ucunda ölümü görse bile “boşanmaktan” vazgeçmedi, direndi. Birbirinden farklı çok sayıda kadının bu direnişi, kadın haklarını toplumsallaştırdı ve “asla yalnız bırakmayan” kadınlarla birlikte önemli bir mücadele deneyimi yarattılar. Ülkeyi yöneten siyaset yalnız bıraktıkça, kadınların birbirini sahiplenmesi arttı, saldırı nereden gelirse oraya dönerek direndiler. Toplumsal bir mücadele var ederek, kendi sorunlarını ülke gündemine taşıdılar. Ama “yeni Havva” istemeyen, “eski Adem’i” savunan, neredeyse İŞİD’e yakın bir erkek egemenliğinin temsilcisi siyasetin yönettiği koşullarda, kadın cinayetleri durmadı, artarak devam etti. Son bir yılın savaş ve çatışma ortamında ise hayat daha da zorlaştı, kadın cinayetleriyle birlikte, başta cinsel şiddet olmak üzere her tür hak ihlali arttı, her yer güvensiz hale geldi. Bir “matruşka” gibi iç içe geçen sorunları yaşanmaya başladı.

Bu şartlarda gelen 15 Temmuz ise kadınlar için de önemli bir köşe taşı oldu. Darbe girişiminin kendisi –güvenlikçilerin meta-şiddet olarak tanımladığı biçimde- çok yüksek bir şiddet dozu içeriyordu. Ardından gelen darbeyi bastırma süreci de benzer biçimde hak ve özgürlükleri yok sayarak ilerledi. Her iki süreçte cinsiyetçilikle karakterize oldu. OHAL ilan edildi, idam, kimyasal hadım gibi modern hukukla bağdaşmayan bedensel cezalar gündeme geldi, ifade özgürlüğü kalmadı, linç kültürü ve cinsiyetçi bir söylem yükseldi. Bunların sonucunda, kadın cinayetleri arttı, artmakla kalmayıp nitelik/biçim değiştirdi; kadınlar yakılarak, başları ezilerek, evlerinde bomba patlatılarak, işkence edilerek öldürülür oldu. Tüm olağanüstü çatışmalı dönemlerde olduğu gibi en çok ezilenler; kadınlar ve LGBTT bireyler en çok vurulmaya başladı. Yine her olağanüstü dönemde olduğu gibi şiddet bir gözdağı oldu, kadınların kendi sorunlarını dile getirmeleri ve hak aramaları zorlaştı. Daha çok şiddet, daha çok suskunluk kısır döngüsü sosyolojik gerçeklerdendir. Ancak başka sosyolojik gerçekler de vardır; o aynı şiddet bambaşka bir direniş, bir sahiplenme de doğurur ve bu çember kırılabilir.

Türkiye’li kadınların artık “yeni Havva” olmaları nesnel gerçeği, şu anda yaşadığımız korku salan dönemsel gerçekten büyüktür. Başörtülü kadınları ayrı özneler olarak darbeye direnmeye, sokağa çıkaran da toplumun bu gerçeği; kadınların değişmiş olmasıdır. Yaşadığımız zorlukları yenmemizi de yalnızca bu imkan sağlayacak. Direnmeyi tecrübe etmiş birbirinden farklı çok sayıda kadının, öğrendiklerini kendi hayatları için kullanma yeteneği ile kurtulabiliriz. Sadece feministlerin değil, toplumdaki farklı kadınların değişiyor olması yeni bir şeydir ve feminizm bu gibi yeni şeylerle ilgilenir. Kadınların yaşadığı sorunları yenmekte ilerlememizi sağlayacak bu gibi aralıklar, imkanlar arar.

Bu imkanın buluşması gereken esas dinamik ise, evinde kocaya direnen kadının yaşadığı baskı ortamına direnen genç kadının, yeni sokağa çıkan başörtülü kadının, tüm kadınların önünü açmış olan, direnmeyi çoktan öğrenmiş olan mücadele eden kadınlardır. Kadın mücadelesidir.

Diğer iyi gelişme şudur: bu buluşma gerçekleşiyor. Kadınların yaşadıkları baskı ve zorluk arttıkça, kadınlar birbirine sahip çıkıyor. Dönemin zorluğuna tezat biçimde, “bir şey yapmalı” diyen, ile mücadeleye katılmak için Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na başvuran kadın sayısında artış olması buluştuğumuzu gösterir.

Şimdi sorun “bir şey yapmalıdan”, “ne yapmalı” ya geçmek, tüm kadınların ortak yaşadıkları dönemsel sorunları ve mücadele hedeflerimizi somuta kavuşturmaktır. Bir kısmı geriden gelen, bir kısmı OHAL ile hayatımıza giren sorunlar ve mücadele etmemiz gerekenler:

1.Türkiye’de kadınlar boşanmak istediği için öldürülüyor.

Kadın cinayetlerinin yarıdan fazlasında öne sürülen bahane “boşanma” iken, TBMM Araştırma Komisyonu konu ile ilgili boşanmayı zorlaştıran öneriler içeren raporuyla erkek cinayetlere ortak olmuştur. Biz boşanma kararı kadınlara “asla yalnız değilsiniz” diyor, yaşadıkları zorlukları birlikte aşmak için bu kadın kardeşlerimizi platformumuza başvurmaya davet ediyoruz.

2.Kadın cinayeti davalarında cezasızlığa neden olan indirimler hala düzenlenmedi.

Yasalarda çok köklü değişikler yapılabildiği halde, tüm toplumun beklediği “Özgecan Yasası” sonuçlanmadı. Kadınların hiç önermediği “idam” gibi çağdışı uygulamalar gündeme geldi. Özgecan davası sırasında deneyip başaramadıklarını OHAL ile halletmeyi düşünüyorlar. Biz “intikam değil adalet” demeye devam ederek, insan haklarına aykırı olan idama karşı İstanbul Sözleşmesine dayalı evrensel yasa önerimiz için mücadeleye devam ediyoruz.

3.Nefret cinayetleri arttı, trans cinayetlerinde Avrupa’da birinciyiz.

Çünkü failler yakalanmıyor, tümüyle cezasız bırakılıyor. “ Nefret cinayeti” teriminin yasada yerini alması, faillerin yargılanması ve hak ettiği cezayı ayrımsız alması için mücadelede LGBTT arkadaşlarımızla dayanışma içinde olacağız.  

4.Cinsel şiddet arttı ve her yere-her mekana yayıldı.

Buna Çözüm” diye sunulan insan haklarına aykırı “Hadım Yönetmeliğinin” uygulanmaması için mücadele edeceğiz. Cinsel suçlarda yapılması gereken tecavüzde rıza arama, istismarcıyla evlendirmeye çalışma, faili aklama siyasetinin yok olması ve kadınların güvenliğinin her ortamda sağlanmasıdır.

5.Çocuk istismarı arttı, 9 aylık bebeğe bile uzanabildi.

Bu insanlık suçlarının aklanmaması, tüm sorumlularının yargılanması için davalara sahip çıkmaya devam edeceğiz. 15 yaş altı çocuklara karşı işlenen cinsel suçları yoksaydığı için tepki alan, son günlerde geri adım atmak zorunda kaldıkları AYM kararı konusunda karışıklık devam ediyor. Bu karar tümüyle iptal edilmeli, tüm çocukları koruyan kararlar netleştirilmeli ve kamooyuna açıklanmalıdır.  

6.

6.Kadınlar işsiz bırakılıyor.

Çalışma fırsatı bulduklarında ise işyerinde ayrımcılığa, mobbinge, tacize, büyük bir ekonomik şiddete maruz kalıyorlar. Kadın işsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerden olmamıza rağmen, “esnek istihdam paketi” gibi yeni düzenlemelerde daha çok eve kapatılmaya çalışılıyor. Bu paketlerin iptali, kadınların güçlendirilmesi ve işyerinde uğradıkları haksızlıkların ortadan kalkması için dava takiplerine ve mücadeleye devam edeceğiz.

7.Başta “üreme sağlığı ve haklarına” saldırı olmak üzere kadın bedenine yapılan sürekli müdahaleye, çocuk doğurma baskısına karşı mücadele edeceğiz, hakları ihlal edilen tüm kadınları platformumuza başvurmaya davet ediyoruz,

8.İlköğretimden liseye, üniversiteye, okurken ayrımcılığa uğrayan ve eğitimden mahrum bırakılan öğrenci kadınlar için birlikte mücadele edeceğiz,

9.Laiklik kadınlar için renkli elbise ve daha ötesidir.

Ortadan kaldırılmaya çalışılan laiklik için, tüm demokrasi güçleriyle ittifak halinde direneceğiz,

10.Savaş ve çatışma ortamı en çok kadınları vuruyor.

Barışın sağlanması, kadınların ve tüm toplumun nefes alması, ölümlerin durması için, savaş karşıtı mücadeleye güç verecek, içerde ve dışarıda barış sağlanana kadar mücadele edeceğiz.

Kadınlar için yaşamsal önem taşıyan tüm bu alanlarda mücadele etmek; omuz omuza olmakla, örgütlenmekle mümkündür. Bu anlamda tüm kadınları platformumuza üye olmaya çağırıyoruz.

Kadınların öldürülmediği, haklarına kavuşarak kahkahalarla yaşadığı bir ülke ve bir dünya kurana kadar, omuz omuz olduğumuz dünyanın tüm kadınlarıyla, dünyanın tüm kadınları için yürüttüğümüz mücadeleye devam edeceğiz.