Bu sene 8 Mart’a, yükselen kadın düşmanlığına ve onun tüm biçimlerine karşı yurtta “hayır”, dünyada “hayır” diyerek yürüyoruz.
Dünya çapında kadın düşmanlığının yükselmesini reddederek uluslararası greve, Türkiye’de de yaklaşan referandum ile dayatılan tek adam yönetimini reddetmeye hazırlanıyoruz. Referandum gölgesinde bir Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor; ama biz kadınların kararı, güçlü eylemlerimizin ışığıyla referandumu aydınlatmaktır. 8 Mart’tan 16 Nisan’a direniş ve umut taşıyabiliriz, referandumda “Hayır”ın üstün gelmesinde önemli rol oynayabiliriz.
Bu sene Türkiye’de, dünyadaki kadın kardeşlerimiz gibi çok önemli direniş ve kazanımlara imza attık. Kadın cinayetlerinin arttığı, cinsel şiddetin, kadınların yaşam tarzına saldırıların, çocuk istismarının daha önce görülmemiş boyut kazandığı zor bir yıl geçirdik. 15 Temmuz’un kendisi ve ardından gelen OHAL sürecinde yaşanan ağır hak ihlalleri, savaş ve çatışma ortamı kadına yönelik şiddeti tetikledi. Hak ihlalleri artarken, ihtiyaç duyduğumuz hak arama yollarımız kapatıldı. Kadınlara baskıyı arttırarak, artan erkek şiddetini aklamaya çalışarak, kazanımlarımıza el koymaya, bizi sessizliğe mahkûm etmeye çalıştılar ama kadınlar asla boyun eğmedi. Sessiz kalmayan kadınlar, her saldırıya tepki verdi, en önemli saldırıları da büyük ayaklanmalar ile durdurdu. Çocuk istismarını, tecavüzü, erken yaşta zorla evlendirmeyi yasallaştırmaya çalışan “utanç önergesini” durdurduk, yaşam tarzına saldırılarda geri adımlar attırdık. Denilebilir ki, Türkiye’nin OHAL koşullarında direnerek kazanım elde edebilen tek dinamik olduk, tüm toplumun umudu olduk.
Şimdi hem ülkemizdeki tüm kadınlara ve topluma sorumluluğumuzla, hem dünyadaki kadın kardeşlerimizle dayanışma içinde 8 Mart meydanlarını güçlü kılma zamanındayız. 8 Mart’ta meydanlarda ne kadar güçlü olursak, umut olacak, o umut sandığa da yansıyacak, referandumda da kazanacağız.
Meydanda da, sandıkta da kadınlar kazansın diye, “Kadınlar Hayır’la Yaşayacak” diyerek 8 Mart’a hazırlanıyoruz.
Sesimiz her gün kan dondurucu bir biçimde şiddetle kesildiği için; kadın cinayetlerini durdurmak için,
Saldırı altındaki tüm modern haklarımız için; öldürülmeden boşanabilmek, tacize uğramadan çalışabilmek, çalışacak iş bulabilmek için,
Cinsel sağlık haklarımız için, bedenimize ve tüm hayatımıza dair kendi kararlarımızı alma hakkımız için,
Kendimizi ifade hakkımız, gasp edilen siyasi temsil hakkımız, referandum ile tümden gasp edilmeye çalışılan seçme - seçilme hakkımız için,
Çocuk istismarını durdurmak, gençlerin özgür ve güvenli eğitim almasını sağlamak için,
Nefret suçlarına karşı, LGBTİA arkadaşlarımızla dayanışma için,
Savaş karşıtı mücadeleyi yükseltmek, laikliğe saldırıları durdurmak için,
Kadınların tüm boyunduruklardan kurtulup özgürleşmesi için 8 Mart’a hazırlanıyoruz.
Kadın cinayetlerine karşı direnen Arjantinli kadın kardeşlerimizin dediği gibi: “Bu 8 Mart yeni hayatımızın ilk günü olacak”.
Trump’ın kadın düşmanlığına direnen Amerikalı kadın kardeşlerimizin dediği gibi: “Öyleyse, neyi bekliyoruz? Beklediğimiz, biziz”.
Biz varız, birlikte güçlüyüz. Türkiye’de de kadınların yaşadığı hiçbir sorunu çözmediği gibi kazanılmış tüm haklarını geri almayı hedefleyen başkanlık rejimini durdurabiliriz.
Referandumda “Hayır”ın kazanmasını, kadınların yaşamasını, çocukların yüzünün gülmesini sağlayacağız.