Kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün, şiddeti normalleştirmek yasaktır
16.11.2018
Dünya görüşümüz ne olursa olsun, birbirimizden farklı düşündüğümüz konular olsa da, hiçbirimiz "kadınlar öldürülsün", "çocuklar zarar görsün" diyemeyiz, demeyiz. Bu bizim insanlık onurumuzdur. İyi olan şey, bu onura, haklarına sahip çıkan sessiz kalmayan kadınların artmasıdır. Ne iyi ki, hak arama bilinci de artıyor ve destek verenler büyüyor. Her gün yağan şiddet sağanağının durdurmak ne çok kolay ne de çok zor değil. Ama bu saydıklarımızın uygulanması, uygulanma çabası bile büyük bir fark yaratacaktır, bunu daha önceki deneyimlerimizden biliyoruz. Bu seneyi daha çok kadının hayatta kaldığı biçimde bitirmek, seneye bugünlerde bu konuştuklarımızdan başarmış olduklarımızı konuşmak için, hep birlikte, ortak bir kuvvetle mücadeleye devam diyelim. Kadınların öldürülmediği, çocukların güldüğü bir Türkiye mümkün ve herkesin yapabileceği bir şeyler var.

Kadın Cinayetleri ve Şiddet Devam Ediyor

Kadına şiddetin yaygın ve ağır bir sorun olduğunu devlet kaynaklı raporlardan, açıklanan verilerden de görüyoruz. Başta şiddetin en ağır biçimleri olan cinayet olmak üzere kadınlar ve kız çocukları fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik şiddete ve istismara maruz kalıyor. Genellikle genç, hiçbir sağlık sorunu olmayan kadınlar, “önlenebilir ölüm” diye tabir ettiğimiz insan eliyle- erkek şiddeti eliyle hayattan koparılıyor. Bu gerçek, bizim raporlarımız, son dönemde açıklanan uluslar arası izleme heyeti raporları ve devlet kaynaklı veriler ile doğrulanmıştır.

Hak Kaybına Uğrayanlar ve Kadınlar Çözümü Gösteriyor

İstatistiklere bile gerek olmayan, her gün izlediğimiz haberlerden çok net anlaşılabilen bu gerçek, sadece maruz bıraktığı kişileri değil, geride bıraktıklarını yakınlarını etkiliyor. Hayatta kalan kadınların geri kalan hayatını etkiliyor. Tüm toplumu etkiliyor. İşte burada bu toplumsal acıyı yaşayan ailelerle, hayatta kalan şiddetle baş etme mücadelesi veren kadınlarla toplandık. Bu ailelere başkalarının eklenmemesi, bu her gün yağan bir sağanak gibi olan şiddetin durması için önerilerimiz var. Zaman zaman gündem gelen “af tartışmaları”, nafaka başta olmak üzere çeşitli yasalarla ilgili değişiklikler, sorunun gerçek taraflarına ve kadınlara sorulmadan çözüme doğru ilerleyemez. Birazdan asıl hak kaybına uğrayanlar; sorunun muhatapları kürsüde kendilerini ifade edecekler. Çünkü 25 Kasım Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne doğru, çözüme doğru adım atmak istiyoruz. Çünkü bu sene “geçen yıldan daha çok kadın öldürüldü” demek istemiyoruz, “kadın cinayetlerini ve şiddeti azalttık” demek istiyoruz biz.

Ne yapmalıyız?

1. 6284 Koruma Kanunu Etkin ve Geniş Kapsamıyla Uygulansın

Çözüm zor değil; elimizde gayet yeterli –geçtiğimiz günlerde Sıla’nın da çok doğru yaparak hakkı için başvurduğu kanunumuz var.  Ancak 6284 sayılı Koruma Kanunu’na başvurmak için Sıla olmak gerekmez.;  ünlü, ünsüz her kadın, ekonomik durumu ve şartları ne olursa olsun, kanuna başvurabilir, şiddetten kurtulabilir. Kadınları korumak için alınacak tedbirler sadece “çağrılı koruma” ve “uzaklaştırmadan” ibaret değildir. Her kadının ihtiyacına cevaz verecek biçimde, çocuklarıyla yaşamını idame ettirmesini sağlayacak barınma yeri temin edilmesi, sığınma evleri, geçici yardım, meslek edindirme, istihdam sağlama, kreş desteği, gerektiğinde kimlik bilgilerinin gizlenmesi ve hatta yurtdışında mültecilik hakkı tanınmasına kadar pek çok tedbir vardır.  Şiddetle mücadeleyi izleyen heyetin son dönemde yayınlanan raporuna göre de bu maddelerin uygulanmadığını, örneğin kreş yardımın sadece 6 kadına yapıldığını görüyoruz.

Biz 6284 Koruma Kanunu etkin ve geniş kapsamıyla uygulanmasını istiyoruz. 

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadelede Sağlık Hizmetleri Kitabı; Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, BM Nüfus Fonu Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi sonuçlarına göre:

Şiddetin türüne göre değişmekle birlikte %30-%40 oranında kadın şiddete maruz bırakılıyor. Her yıl binlerce kadın korunma için başvuru yapmasına rağmen halen fiziksel ve/veya cinsel şiddet gören kadınların % 89’unun hiçbir kuruma başvurmadığı, başvuranların da en fazla polise başvurdukları ortaya çıkmış. Polis başvuruların % 29’unu eşiyle uzlaştırmış, % 23’üne tedbir kararı çıkartmış ve % 41’ini başka kurum ve kuruluşlara yönlendirmiş. % 13’ü için bir şey yapılmamış durumdadır.

2. İstanbul Sözleşmesi Uygulansın

Şiddetin nasıl duracağını bütün yönleriyle somut kurum ve yetkililere, somut görevler vererek gösteren Sözleşme, bu konuda dünyadaki en iyi rehberdir. Biz ilk imza atan ülkeyiz, adını güzelim şehrimizden alıyor. Sözleşmenin asıl anlamı kadınların hayatının kurtulmasıdır, her yönüyle sahip çıkmalı, gelecekteki raporlarda iyiye gitmeliyiz. Bunun anlamı birçok kadının hayatta kalması olacaktır, iyi bir gelecek olacaktır.

-         Önce şiddetin zor ortaya çıkacağı eşitlikçi bir toplum:  25 Kasım’da bir kez şiddetten kurtulmak için önce her alanda eşitlik istiyoruz. Kadın erkek eşittir, insanlar eşittir.

-         Şiddet önlenememiş,  tehdit ortaya çıkmış ise kadınları koruma kanununa göre etkin korunması: 6284 can simidimizdir, tam ve etkin uygulanmasını istiyoruz.

-         Tehditten de korunamamış bir kadın zarar görmüş ise etkin kovuşturma: cezasızlığa neden olan indirimler, serbest bırakmalar uygulanmasın istiyoruz,

-         Kadınların geleceğe dönük olarak güçlendirilmesi: Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı son verilere göre %34,9. Bunun yanında işgücü kayıtlarına girmeyen 11 milyon kadın var. Çalışma hayatına katılmayı hayal bile edemediği için, evlendirilip çocuk bakmak zorunda bırakıldığı için iş arama fiilinde bulunamamış kadınlar yok sayılıyor. Çalışma hayatında, siyasette, eğitimde her alanda son derece üretken olabilecek kadınların güçlendirilmesini istiyoruz; iş istiyoruz, eğitim istiyoruz, hayatımıza karar vermek istiyoruz.

Kadınların Öldürülmediği, Çocukların Güldüğü Bir Türkiye Mümkün

Hayatta bazı mutlak yasaklar vardır: insanın insana eziyeti; işkence mutlak yasaktır mesela. Tüm dünya bunu kabul eder. Kadına yönelik suçlar konusunda da böyledir;

Şiddeti “normalleştirmek” yasaktır. Şiddeti, “gelenekle” açıklamak yasaktır.

Dünya görüşümüz ne olursa olsun, birbirimizden farklı düşündüğümüz konular olsa da, hiçbirimiz “kadınlar öldürülsün”, “çocuklar zarar görsün” diyemeyiz, demeyiz. Bu bizim insanlık onurumuzdur. İyi olan şey, bu onura, haklarına sahip çıkan sessiz kalmayan kadınların artmasıdır. Ne iyi ki, hak arama bilinci de artıyor ve destek verenler büyüyor.

Her gün yağan şiddet sağanağının durdurmak ne çok kolay ne de çok zor değil. Ama bu saydıklarımızın uygulanması, uygulanma çabası bile büyük bir fark yaratacaktır, bunu daha önceki deneyimlerimizden biliyoruz. Bu seneyi daha çok kadının hayatta kaldığı biçimde bitirmek, seneye bugünlerde bu konuştuklarımızdan başarmış olduklarımızı konuşmak için, hep birlikte, ortak bir kuvvetle mücadeleye devam diyelim. Kadınların öldürülmediği, çocukların güldüğü bir Türkiye mümkün ve herkesin yapabileceği bir şeyler var.    




12.11.2018

2018 Ocak-Kasım Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Davaları Yargıda Cinsiyetçilik Raporu

9.12.2018

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kasım 2018 Veri Raporu