Evde kalamayan işçilerin, evde kaldığında ise şiddetle burun buruna gelen tüm kadınları kurtarmak için mücadeleye korona günlerinde de devam ediyoruz. Ama mücadelemiz sadece virüsle değil, bizi virüsle baş başa bırakan kapitalist düzenle de.
Patronların çarkları dönsün diye işçiler salgınla, ölümle baş başa bırakılıyor. Salgının yavaşlaması için ise herkesin evde kalabilmesi, ücretli izin şart.
6284 yaşatır
"Hayat eve sığar" deniyor ama kadınlar için "hayat eve sığmıyor". Karantina günlerinde mart ayında 20 günde 21 kadın öldürüldü. Ev içinde kadına yönelik şiddet artıyor.
Korona günlerinde, kadına yönelik şiddeti durdurmak için acil eylem planlarının açıklanması şart. İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün etkin uygulanması şart. 6284 sadece bir rakam değil, kadınların yaşam şifresi. İşte o yüzden kadınlar meydanlarda en coşkulu şekilde "6284 ve İstanbul Sözleşmesi yaşatır" sloganını atıyor. Kadınlar dağa taşa 6284’ü yazıyor, her yerde 6284’ü anlatıyor. Çünkü biliyoruz, şiddetin aşısı ‘eşitlik’. Bu eşitliği sağlayacak bütünlüklü politikaları İstanbul Sözleşmesi bize sunuyor. 6284’ün içerisindeki koruyucu, önleyici tedbirler kadınların hayatını kurtarıyor.
Kadınların şiddetten uzak, eşit bir hayat sürmesi için ekonomik olarak güçlü olması çok önemli. Ama Türkiye’de kadınlar işgücü dahi sayılmıyor. TÜİK gerçek kadın işsizliğinin üzerini örtüyor. TÜİK’e göre, 31 milyon kadının sadece 10 milyonu işgücünde. 1 milyon 600 bin kadın işsiz. 21 milyon 200 bin kadın işgücüne dahil bile edilmemiş. Genç kadınların üçte biri ne eğitimde ne de istihdamda. Yani 23 milyon kadın istihdam dışında, yani ayrımcılığa, şiddete karşı daha korumasız.
Kadınların neredeyse yarıya yakını kayıt dışı çalıştırılıyor. Göçmen kadınlar, salgın ile birlikte yoksulluğa, şiddete daha açık hale geliyor. Sorunları daha da görünmez hale geliyor.
Hemşireler, hasta bakıcılar bu günlerde kat kat fazla emek veriyorlar. Ama kurullarda söz hakkı verilmiyor, emekleri hep görünmez kılınıyor.
Kadınların ev içinde yok sayılan emekleri ise giderek büyüyor. Korona günlerinde, daha fazla hijyenik koşullar gerekirken; temizlik işleri, çamaşır, bulaşık, ütü, yemek, çocuk bakımı, yaşlı bakımıyla kadınların üzerindeki yük giderek artıyor.
Eşit ve şiddetsiz bir yaşam için mücadele ediyoruz
İşte bu koşullarla bu sene 1 Mayıs’a gidiyoruz. Eşit, şiddetsiz bir yaşam için mücadele ediyoruz.
Korona günlerinde de ‘asla yalnız yürümeyeceksin’ diyen kadınların mücadelesini Türkiye’nin dört bir yanına yaymaya devam ediyoruz.
VIP Tekstil’de, SF Trade’de sendikal hakları için direnen; Bergama, Ataşehir Belediyelerinde işlerine geri dönmek için mücadele eden kadın arkadaşlarımızın yanındayız.
Bu 1 Mayıs’ta, tüm işçilere ücretli izin için,
Ekonomik eşitsizliğe ve iş gücü bile görülmemeye son vermek için,
Haksızlıklara, emeğimizin çalınmasına, sendikasızlığa, mobbinge karşı eşit işe eşit ücret için,
Ev içerisinde eşitlikçi ve kolektif emek için,
Korona günlerinde şiddetsiz bir yaşam için mücadelemizi daha da yükselteceğiz.