İstanbul Sözleşmesi mitinginde, 'Anayasayı, Yasayı, Sözleşme'yi Uygula' kortejinde buluşuyoruz
5.6.2021
Toplum her bir hukuksuz adıma karşı topyekun bir karşı duruş sergiliyor, hukuksuz kararları boşa düşürüyor. Anayasasına her yerde sahip çıkarak geri adım attırabiliyor. Sözleşmesine sahip çıkıyor. Bunların hepsini mücadelemizle başardık.

 

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi kararını bir gece yarısında verdiler. Bu kararın üzerine binlerce kadın meydanlarda olduk. 

 

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın hukuksuzca çekilmesi kararı bir başlangıçtı. Her türlü anayasal, yasal haklarımıza saldırdılar. Genelgelerle, kararlarla, kararnamelerle ülkeyi yönetmeye çalıştılar. Tüm bu keyfi uygulamalar ise toplum nezdinde hiç karşılık bulmadı. Aksine itirazlar yükseldi. Her istediklerini yapabileceğini sananlara karşı direnenler, mücadele edenler her yerden gereken cevabı verdi. Tüm toplum anayasaya, yasalara, sözleşmesine sahip çıktı, çıkıyor. 

 

Hukuksuzluğun en kirli yüzü, mafya ile ilişkiler gün yüzüne çıkıyor.  Örgütlenmeyi, eylem yapmayı kendilerine meşru; kendilerinden olmayanlara yasak etmeye kalkıyorlar. Anayasa’dan üstün değilsiniz diyerek kadınlar, işçiler, gençler her yerde eylemlerini sürdürüyorlar. Açık açık örgütleniyoruz diyen kadınlar, LGBTİQ+’lar her yerde örgütlenmeye devam ediyor. 

 

İkizdere’de halk, yaşam alanlarını savunmak için hukuksuzca yapılmak istenen taş ocağı karşısına mücadelesiyle dikildi. Sadece İkizdere’de değil, Hekimhan’da, Van’da, Denizli’de toprağına, suyuna sahip çıkanlar eylemler yaptılar. Denizli'de ‘3-5 kişi zengin olacak’ diye doğamızı talan ediyorlar diyen halkın eylemleriyle geri adım atmak zorunda kaldılar.  

 

Temel hakkımız olan sağlıklı yaşam hakkımız için, ‘aşı nerede’ diye sormaya devam ediyoruz. 

 

Patronların, işçilerin haklarını gasp etmeye çalışmasına karşı Türkiye’nin dört yanında işçiler anayasada, yasalarda tanınmış hakları için mücadele ediyor.

 

Genelgelerle görüntü almayı yasaklamaya çalıştılar. Ama Esenyurt'ta 5 polisin bir kadını darp ettiği görüntüler ortaya çıktı. 

 

Hiçbir yasal dayanağı olmadan alkol satışını yasaklamaya çalıştılar. Şimdi de pandemi bahanesiyle eğlence mekanları açılmıyor. Pandemi İle alakası olmayan tüm bu kararlara karşı sektörde çalışanlar her yerden seslerini duyurmaya çalışıyor. 

 

Boğaziçi Üniversitesi’nde hiçbir dayanağı olmadan kapıları öğrencilere kilitleyenlere karşı seçim hakkı için direnen öğrencilerin ve nöbetteki akademisyenlerin direnişi sürüyor. 

 

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi kararını LGBTİQ+’ları yok sayarak, haklarına saldırarak meşrulaştırmaya çalıştılar. Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektöre karşı mücadele edenleri, gökkuşağı bayrağı açtığı için yargılamaya çalıştılar. Karşılarında her yerde gökkuşağı bayrağını gördüler. Gökkuşağı yargılanamaz, ayrımcılık suçtur diyenlerin sesi adliyelerden, kampüslerden, şehirlerin meydanlarından duyuldu. 

 

İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz

 

İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi kararının ardından bir de bu kararı meşrulaştırmaya çalıştıklarını gördük. Bir ayda 25 kadın öldürülüyor diye İçişleri Bakanı bununla övünmeye kalktı. Bu ülkenin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı pandemide artan kadına şiddet ‘tolere edilebilir’ diye bir açıklamaya yapmaya kalktı.

 

Kadınlar her gün kendi hayatlarına karar vermek için öldürülüyor. Defalarca kez şikayetçi olup,  "Beni ölünce mi koruyacaksınız?" diyen Ayşe Tuba Aslan'ın faili için haksız tahrik indirimi istenebiliyor. Hukuksuzluğa ses çıkaranlar yargılanmaya çalışılırken, failler tutuksuz yargılanıyor. 

 

Tüm toplum için yasaların uygulanması ne kadar önemli değil mi? Hele kadınlar için. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması kadınlar için su kadar hava kadar gerekli. Kadınları yaşatacak olan, şüpheli kadın ölümlerinde gerçeği açığa çıkaracak olan; kadınların ve LGBTİQ+’ların  şiddetten uzak, eşit ve özgür yaşamasını sağlayacak olan İstanbul Sözleşmesi’dir. Her türlü ayrımcılığı, her türlü kadın düşmanı açıklamaları, söylemleri engelleyecek olan; toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak olan İstanbul Sözleşmesi’dir. 

 

Kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz sayesinde İçişleri Bakanlığı artık bizimle yarışırcasına kadın cinayetleri verilerini açıklamak durumunda kalıyor. Her ne kadar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı verilse de Cumhurbaşkanı da, bakanlar da 6284’ün ne kadar önemli olduğunu her seferinde vurguluyor. 

 

Toplum her bir hukuksuz adıma karşı topyekun bir karşı duruş sergiliyor, hukuksuz kararları boşa düşürüyor. Anayasasına her yerde sahip çıkarak geri adım attırabiliyor. Sözleşmesine sahip çıkıyor. Bunların hepsini mücadelemizle başardık. 

 

Umutsuzluk anlatmak isteyenlere karşı en büyük cevabımız kazanımlarımız ve mücadelemiz. Şimdi de mücadelemizle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını geri çektireceğiz 

 

19 Haziran’daki Türkiye’nin dört bir yanından katılımla İstanbul’da gerçekleşecek olan ‘İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz’ mitinginde, tüm il meclislerimizle, ilçe meclislerimizle, mücadele alan örgütlerimizle birlikte  “Anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygula” diyerek Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri kortejinde buluşuyoruz. 

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri 

 

 




7.6.2021

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NA SORUYORUZ: GÖREVİNİ SAVSAKLAYANLARLA İLGİLİ NE YAPILDI?