Hayatımızın her alanında, attığımız her bir adımda kendi kararlarımızı almak istiyoruz. Siyasi iktidarın attığı her bir adım baştan aşağı hukuksuz. Hukuksuzca alınan bu kararlar aynı zamanda da toplumsal açıdan da meşru değil. Pandemi döneminde birçok hukuksuzluğa şahit olduk. Vakalar her geçen gün artmaya devam ederken yüz yüze sınav olmaz dedik itirazımızı yükselttik. Uzaktan eğitime ulaşamıyoruz en temel hakkımızdan mahrum kalıyoruz dedik itirazımızı yükselttik. Bu itirazlarımız karşısında 2 buçuk milyon liseliyi sokaklara döküp o sınıflara soktular. Bu da yetmedi bir gece yarısı yine genelgelerle İstanbul Sözleşmesinin feshedildiğini öğrendik. Şaka değil kadınların, LGBTİQ+ların yaşaması için temel hakları barındıran sözleşmeden Cumhurbaşkanı kararı ile Türkiye imzasını geri çekti. İstanbul Sözleşmesinden imzayı çekme kararını kime sordu siyasi iktidar? Halka sordu mu? Kadınlara sordu mu? LGBTİQ+lara sordu mu? Sormadı. İstanbul Sözleşmesi eğer kadınların LGBTİQ+ların şiddet görmemesi, yaşaması için temel hakları barındırıyorsa tek bir kişinin kararıyla sözleşmeden imza çekilemez. Kadınlara sorulacak, LGBTİQ+lara sorulacak, toplumun her bir kesimine sorulacak. Gece yarısı hukuksuzca çıkarılan genelgelerle siyasal iktidar bir arpa boyu yol alamaz. Lise kadın meclisleri olarak nasıl bu yola “şiddetin yaşı yoksa mücadelenin de yaşı yoktur” diyerek çıktıysak haklarımız karşısında da itirazlarımızı dile getiriyoruz, mücadele ediyoruz. Şehir şehir büyüyen kadın hareketinin örgütlü mücadelesinin bir parçası olarak anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız. Liseli kadınlar olarak 19 Haziran’da da İstanbul Sözleşmesi mitinginde olacağız. Bizi yaşatan yasalar tek bir kişinin karar vermesiyle yok olmaz. Haklarımızı biz kazandık biz sahip çıkacağız. Liseli kadınlar olarak bir kez daha miting meydanında haklarımızı, itirazlarımızı dile getireceğiz. İstanbul sözleşmesini uygulatacağız.