Siyasi iktidarın, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren ardı arkası gelmeyen hamleleri toplum tarafından kabul görmüyor. Toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı mücadelemizle yükselen haklı ve meşru tepkiler, bugün siyasi iktidarı somut adımlar attığını göstermeye mecbur bırakmıştır.
Siyasi iktidar geçtiğimiz haftalarda kadına yönelik şiddet ile mücadelede bir “reform” niteliği taşıyacağını iddia ettiği çalışmalarını kamuoyuna adeta müjdelemeye başladı. Bu çalışmalar; kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında da yasal değişiklikler içeren “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olarak 16 Mart 2022 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, 22 Mart 2022 tarihinde tali komisyon olarak teklifi görüştü. Bu görüşmede, kanun teklifinin tek tek maddeler halinde incelenmesi gerekli görülmedi, yalnızca genel bir görüşme yapmakla yetinildi. Teklif, asli komisyon sıfatı ile Adalet Komisyonu’nda görüşülecek.
1. Kanun teklifi içerisinde “kadına yönelik şiddet” tanımı yer almamaktadır. Bu anlamıyla söz konusu teklif, 6284 sayılı yasanın gerisindedir.
2. Kadına yönelik şiddetle mücadele edeceği iddia edilen teklifte, “toplumsal cinsiyet eşitliği” tanımının" adı dahi anılmamıştır. Bu tanımın kanun teklifinde yer almaması; kadına yönelik şiddetin temelindeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, devletin sorumluluğunun, şiddet faillerinin ve saiklerinin üzerini örtmektir.
3. Teklifte farklı cinsiyet kimliklerine, cinsel yönelimlere yer verilmemesi LGBTİQ+'lara yönelik şiddet karşısında siyasi iktidarın ayrımcı yaklaşımının göstergesidir.
4. Teklif, cezaların artırılması ekseninde oluşturulmuştur. Kadına yönelik şiddetle mücadelede çözüm, yalnızca cezalandırma değildir. Cezalandırma ancak önleme ve destek politikaları, etkin soruşturma ve kovuşturma süreçleri ile birlikte anlam kazanır.
5. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en önemli yasal dayanak olan 6284 sayılı Kanun’un etkin uygulanmadığı, uygulamayanların yargılanmadığı bu düzlemde kadına yönelik şiddet suçlarının işlenmesi kaçınılmazdır.
6. Kanun teklifinde şüpheli kadın ölümlerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
7. İyi hal indirimi ile ilgili düzenleme herhangi bir yenilik içermemekte, haksız tahrik indirimi ile ilgili ise hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Bu madde ile amaçlanan toplumu manipüle etmektir.
8. Israrlı takip, bir suç tipi olarak teklifte yer alsa da nitelikli halleri ile birlikte şikayete bağlı bir suç olarak düzenlenmiştir. Söz konusu madde, öngörülen ceza bakımında da TCK m. 96'da düzenlenen eziyet suçunun gerisindedir.
9. Söz konusu yasa teklifinin hazırlanma sürecine kadın ve LGBTİQ+ örgütleri dahil edilmemiştir. Buna ek olarak teklif hakkındaki görüşmelerde asli komisyon da KEFEK olarak değil Adalet Komisyonu olarak belirlenmiştir.
10. Kadına yönelik her türlü suç,, uzlaşma kapsamı dışında tutulmamıştır. Uzlaşma kapsamı dışındaki suç tiplerinin sayıldığı CMK m. 253’e yalnızca ısrarlı takip suçu eklenmiştir.
Tüm bu sebeplerle, söz konusu kanun teklifinin kadına yönelik şiddet karşısında çözüm olmadığı açıktır. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmenin tek yolu, bu sorunun sebebi olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeledir. Bu mücadelenin en net ve kapsamlı ifadesi İstanbul Sözleşmesi’ndedir. Sözleşmeden imza çekenlerin, gözünü 6284 sayılı Kanun’a dikenlerin bu göstermelik kanun teklifi ile kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi mümkün değildir. Kadına yönelik şiddetle mücadele, eşitlik ve özgürlük mücadelesidir. Bizler, kadınlar eşit ve özgür yaşayana dek bu mücadelemize devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden de haklarımızdan da vazgeçmeyeceğiz.
Göstermelik Yasa Teklifi Değil, İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri