Şehirleri Kaderine Terk Etmeyeceğiz Oylarımızı Özgürlük İçin Kullanacağız
24.3.2024
**

 

Şehirleri Kaderine Terk Etmeyeceğiz

Oylarımızı Özgürlük İçin Kullanacağız

 

Yerel seçim süreci kadınların ve LGBTİQ+’ların haklarına yönelik tehdit ve pazarlıklarla sürüyor. Biliyoruz ki kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal alanda tam anlamıyla özgürleşmesi hedefimizde yerel yönetimlerin rolü büyük. Şiddete uğrayan kadınlar için sığınak açılmasından kadınların sırtına yüklenen bakım hizmetlerinin yerel yönetimlerce karşılanmasına kadar yerel yönetimlerin birçok görevi var.

 

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin kazanılması için hayatın her alanında olduğu gibi yerel yönetimlerde de mücadelemiz sürecek.

 

Kadınların Şiddetsiz Yaşam Hakkı için,

Kadın cinayetlerini durdurmanın yolunun yasaların etkin uygulanmasından geçtiğini yıllardır tuttuğumuz verilerle, takip ettiğimiz davalarda gördüklerimizle anlatıyoruz. Apaçık ortada, kadın cinayetleri sadece İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı 2011 yılında azaldı. İmza çekildiğinde ve kadın haklarına yönelik saldırılar arttığında ise kadın cinayetleri de arttı. Yerel yönetimler bu sözleşmelere ve yasalara göre sorumlu. Tüm yerel yönetimler İstanbul Sözleşmesi ve 6284’te yazdığı şekilde üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının yok sayıldığı, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca imzanın çekildiği bir dönemde yerel yönetimlerin görevi bu sözleşmelere uymak ve uygulamaktır. Kadınların güvenliği için aydınlatmalardan kadın danışma merkezlerinin açılmasına, barolar ile işbirliği halinde hukuksal destek verilmesine kadar birçok konu yerel yönetimlerin görevidir. Bu kentlerde günde 8 kadın cinayeti işlenebiliyorsa, ihtiyacı olan her kadının sığınabileceği kadın sığınakları açılmak zorundadır. Zaten belediyeler kanun gereğince her 100 bin nüfusu olan yere sığınak açmak zorundadır. Şiddete uğrayan kadınların ulaşabileceği hiçbir kamusal telefon hattı olmaması sorunu yerel yönetimler tarafından çözülebilir. Telefon hattına ulaşan kadınların başvuruları belgelenebilir, kadına şiddet verileri yerel yönetimler tarafından tutulabilir. Verilerin analizi ile kadınların en çok şiddet gördüğü yerler, şiddetin bahaneleri ve pek çok yönü tespit edilebilir ve engellemek için yöntemler bu verilere göre belirlenebilir. Şiddete uğramış kadınlara maddi destek sağlanabilir, istihdamda öncelik tanınabilir.

 

Kadınların Toplumsal Hayata Katılımı için,

Kadınlara yüklenen çocuk, yaşlı, hasta, engelli bakımı gibi görevler yerel yönetimler tarafından üstlenilmeli. Buna uygun bir bütçe planlaması yapılmalı. Bir bütün olarak hizmet altyapısında çocuk, yaşlı ve engellilere yönelik geliştirmeler, çocuk bakım hizmetleri ve diğer bakım hizmetleri için yeterli sayıda merkez açılmalıdır. Kadınların kentlerde özgürce yaşayabilmesi için ulaşım önündeki engeller ortadan kaldırılmalı. Belediye bünyesindeki her iş alanında cinsiyet eşitliği göz önünde bulundurulmalı, kadınların istihdamının önündeki engeller kaldırılmalı, yeni istihdam alanları açılmalıdır.

 

Kadınların Kararlara Katılımı için Kadın Meclislerinin kararları belediye meclisine taşınmalıdır.

Yerel yönetimlerde kadınların yer alması sadece kadın adayları destekleme seviyesinde kalmamalıdır. Kadınların kendi hayatları ile ilgili kararları kendileri alabilmesi için tüm muhatap örgütlenmelerin, her düzeyde kadın meclislerinin kent planlama süreçlerine ve karar alma organlarına tam katılımı sağlamalıdır. Koordinasyon için Valilik ve Kaymakamlığın etkin işletmediği koordinasyon kurullarını yerel yönetimler öncülüğünce tüm taraflarıyla kurulmalıdır. 

 

Kadınların Barınma, Sağlık, Beslenme Hakkı için,

Günümüz ekonomik koşullarında; kadınlar, emeğiyle geçinenler, emekliler maaşlarıyla kiralarını bile karşılayamaz durumda, açlık sınırının altında yaşıyor. Bu koşullarda öncelikle en dezavantajlı grupların ihtiyaçlarının belirlenmesi ve farklı ihtiyaçları dikkate alan konut politikalarıyla düşük maliyetli ve güvenli, sağlıklı barınma yerel yönetimler tarafından sağlanmalıdır. Şiddet mağdurlarına güvenli konaklama, tek ebeveyn annelere öncelik verilmelidir. Toplu konutlarda kadınlara yönelik destek mekanizmaları kurulabilir, çeşitli kiracılık türlerinin yasal düzenlemeleri yapılabilir. Meme kanseri ve HPV gibi yaygın, erken tespit edilebilir ve önüne geçilebilir hastalıklarla ilgili sağlık merkezleri kurulabilir, kadınlara yaygın taramalar ve aşılamalar yerel yönetimler tarafından yapılabilir. Yemek hazırlamak gibi kadınlara yüklenilen görevler yerel yönetimler tarafından her mahalleye halk lokantaları gibi hizmetler ile üstlenilebilir, herkes bu lokantalarda ucuza sağlıklı öğünlere ulaşabilir.

 

Bu süreçte sadece kadın adayları desteklemenin yeterli olmadığını biliyoruz. Bu nedenle programımız tüm yerel yönetimler tarafından etkin şekilde uygulanana, kadınlar kentlerde özgürce yaşamaya başlayıncaya dek mücadeleyi sürdüreceğiz. Hem yerel yönetimlerde siyaset üretilmesi hem de seçimlerden sonra bu yönetimlerin denetlenmesinde konunun takipçisi olacağız.

 

Tüm kadınları ve LGBTİQ+ları 31 Mart’ta eşit, özgür kentler için oy kullanmaya ve sandıklarda görev almaya çağırıyoruz. Özgür şehirler, sokaklar, yaşamlar kuracağız. Sen de katıl


 




28.3.2024

Serpil Erfındık Davası Emsal Olacak Yetkililer Sorumluluktan Kaçamayacak