Yargıtay’ın açıklamasına göre asıl indirim sebebi ise katilin cinayeti işlerken uykulu olması imiş. Bir insanın uykuluyken, uyanır uyanmaz birisini öldürmesi kararlılıktan başka neyi anlatabilir? Öyle ki cinayetin işlenmesi için adam gücünün kuvvetinin yerinde olmasına bile gerek duymuyor. Planladığı gibi anında öldürüyor. Adalet mekanizmaları ise katilin suçu işledikten sonraki iyi halini göz önünde bulundurarak indirim uyguluyor.

 

Peki adalet uygulayıcılarına soruyoruz, siz bu kadın cinayetlerini “iyi ama kadını öldürdükten sonra kadının kanını içmeye gerek duymayacak kadar iyi bir adam” diyerek mi durduracaksınız?

 

Siz bu indirimleri verdiğiniz her gün beş kadın arkadaşımızın daha ölümüne sebep oluyorsunuz.

 

 

Yargıtay’ın bu tutumu doğrudan adaletin tesis edilmesine engel olmak, adalet mekanizmalarını işletmemektir. Birileri bu karara itiraz ediyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da yasaları göstererek yanlış yapıldığını ısrarla belirtiyor. Fakat Yargıtay 1.Daire için bu yeterli olmuyor. Haksız tahrik indirimi uygulamaya devam ediyor.

 

Yargıtay 1. Daire Başkanı kendi ağzıyla açıklama yapmamış mıydı? “Haksız tahrik indirimi uygulanması bozma sebebi sayılacaktır” dememiş miydi? Peki bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?

 

 

Kadın cinayetlerinin durdurulması için, katillerin hak ettiği cezaları alması için, kadınlarımızın öldürülmemesi için tüm adalet sağlayıcılarını görevinin başına çağırıyoruz.

 

Çünkü bu uygulamalar tek bir cinayetin sonucu değil, nice cinayetlerin sebebidir.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak, tüm cinayetlerin takipçisi olacağız.

 

Kadın cinayetlerini durduracağız.