Kadınlardan yana olmayan basını kınıyoruz
28.1.2014
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun son dönemde basının kadın cinayetlerine yaklaşımıyla ilgili yaptığı açıklamayı paylaşıyoruz.

Basının kadın cinayeti haberlerini işleyişi toplum nezdinde konunun algılanışında etki yaratıyor. Kadın cinayetlerini meşrulaştıran "bir anlık öfkeyle öldürdü", "cinnet geçirdi" gibi ifadeleri basın kullandığında bir taraf seçmiş oluyor. Basını kadınların yanında yer almaya çağırıyoruz. Bu ifadeleri kullanan, kadın cinayetlerinin durdurulamayacağını anlatan, bunu normalleştiren basın organlarını kınıyoruz.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak mücadelemiz büyüdükçe “kadın cinayeti” kavramını basına kazandırdık. Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in “kadın cinayetlerini abartıyorlar” diyerek eleştirdiği basın organları kadın cinayetlerini, takip ettiğimiz davaları manşetlerine taşıdılar. Ne zamanki kadın cinayeti haberleri küçük birer üçüncü sayfa haberi olmaktan çıktı, o zaman toplum nezdinde de kadın cinayetlerini durdurma mücadelemizin meşruluğu arttı. Geniş kitlelere ulaşan basının üzerindeki bu sorumluluğu hakkınca taşıması gerekmektedir. Aksi halde nasıl ki kadın katillerine indirim uygulayan hakimler, görevini yerine getirmeyip kadınları korumayan valiler, polisler kadın cinayetlerinden sorumlu oluyorlarsa basın organları da kadın cinayetlerinden sorumlu oluyorlar.

 

Zaman gazetesine sesleniyoruz: Kadınlar ölmeyebilir, kadın cinayetleri durdurulabilir

13 Ocak 2014 günü Zaman gazetesi “Kadın cinayetlerini bu yasa da önleyemiyor” başlığıyla bir haber yayınladı. Haberde polislerin yeni yasayla birlikte bu konuda görevlendirilmelerine rağmen kadın cinayetlerinin arttığını yazıyor. Zaman gazetesine soruyoruz : Madem polisler görevlerini bu kadar iyi yerine getiriyor neden Muhterem Göçmen koruma kararı olmasına rağmen emniyete gittiğinde “bütün polisler Gezi’de, size verecek polisimiz yok” cevabı alıyor ve bundan kısa bir süre sonra kadın cinayetine kurban gidiyor? Neden 2013 yılında öldürülen kadın kardeşlerimizin yüzde 25’i koruma altındayken öldürüldü? Meydanları halka kapatmak için tüm gücünü kullanan hükümet eğer polislerinin yüzde birini gerçekten yasaya uygun olarak görevlendirseydi tablo bambaşka olurdu. Kadın cinayetlerini durdurmak mümkün. Zaman gazetesi “durdurlamaz” diyerek esas sorumlularının görevlerini yerine getirmediklerinin üstünü örtmeye çabalamaktadır.O yasa, uygulandığında pek çok kadının hayatını kurtarmıştır. Zaman gazetesini kadın cinayetlerinden sorumlu olanların değil kadınların yanında olmaya çağırıyoruz.

 

Milliyet gazetesine sesleniyoruz: K.T. bir anlık öfkeyle değil, kasten öldürülmüştür

23 Ocak 2014 günü Milliyet gazetesi Başakşehir’de yaşanan kadın cinayetini “Bir anlık öfkeyle kardeş katili oldu” başlığıyla haberleştirdi. Başakşehir’de daha çocuk yaşta, 17 yaşında hamile kaldığı için abisi tarafından öldürülen K.T. kardeşimizle ilgili yapılan bu haberi kınıyoruz. Kadın katilleri indirim almak için mahkeme salonlarında bu ifadeyi ya da akli dengesinin yerinde olmadığını indirim almak için bilinçli olarak kullanıyorlar. Milliyet gazetesi bu ifadeyi kullanarak K.T.’nin öldürülmesini meşrulaştırmaktadır. Konya’da Gülşah Aktürk kardeşimiz de öldürülmeden önce Van Vali yardımcısı “ölümden kaçış yok” demişti. Milliyet gazetesine soruyoruz: K.T. kardeşimiz bir anlık öfkeyle öldürüldüyse hiç mi ölümden kaçışı yoktu? Kadın cinayetlerinin cinnet, akli denge bozukluğuyla açıklamak ölümden kaçış yok demektir. Biz diyoruz ki K.T.’nin ölümü kader değildi. Bilinçli ve kasten kadın cinayetine kurban gitti. Milliyet gazetesini indirim almak isteyen kadın katillerinin değil kadınların yanında olmaya çağırıyoruz.

 

Habertük gazetesine sesleniyoruz: kadına yönelik şiddeti normalleştirerek değil kınayarak işle

26 Ocak 2014 günü Habertük gazetesi AKP’nin türkücüsü İzzet Yıldızhan’ın haberini “Kadına şiddet itirafı” başlığıyla manşetine taşımasını kınıyoruz. “Yeri geldi tokat da attım. Bir insanla hayatı paylaşıyorsun.Tokadı da mı şiddetten sayalım” diyen İzzet Yıldızhan’ın haberi yapılacaksa ancak ve ancak kınayarak yapılabilir. Tokadı normalleştirmek demek kadın cinayetlerini normalleştirmek demektir. Kadınlar o tokadı haketmediği gibi öldürülmeyi de hak etmiyor. Habertürk bu haberiyle kadın katillerine cesaret vermektedir. Topluma seslenen Habertürk açıkça kadına şiddet uygulanabilir mesajı vermektedir. Habertürk’e öldürülen kadın kardeşlerimizin ve toplumun her kesiminden kadının sesiyle cevap veriyoruz: kadınlar ölmeyi değil yaşamayı hak ediyor.

 

Uyarıyoruz!

Kadın cinayetlerini meşrulaştıran, kadın katillerinin yanında taraf tutan basın kadın cinayetlerinden sorumludur. Tüm basın organlarına böyle yapmamaları ve kadınların yanında yer almaları için çağrıda bulunuyoruz.