3 çocuk annesi ve 32 yaşındaki Şükriye Karakuş, kocasıyla sürekli olarak süren tartışmalar yüzünden evini terk ederek bir arkadaşının yanına sığınmıştı. Eş Ahmet Karakuş, birkaç gün sonra karısının evine dönmemesi üzerine, Şükriye Karakuş’un kaldığı eve giderek ekmek bıçağıyla Şükriye kardeşimizi kalbinden bıçaklayarak öldürdü.
Cinayetlerin sebebi ortak
Türkiye’de her gün kadın cinayetleri işlenmeye devam ederken, Şükriye Karakuş da kendi hayatına dair karar vermek istediği için öldürüldü. Kadınlar; çalışmak istediği ve şiddete boyun eğmediği, sevgilisinden ya da eşinden ayrılmak istediği için öldürülüyorlar. Şükriye Karakuş kardeşimiz de eşinin şiddetine boyun eğmeyerek evini terk ettiği için öldürüldü.
Bu sebep kadın cinayetlerinin, erkek egemen sistem kaynaklı olduğunu gösteriyor. Kadınların kendi hayatlarına dair hiçbir karar alamayacağını, eğer alırsa bunun sonunun ölüm olacağını söyleyen ve yapan erkekler, devletin haklarında verdiği indirimlere güvenerek kadın kardeşlerimizi öldürmeye devam ediyorlar.
Kadın cinayetlerinin sebebi Fatma Şahin’in dediği gibi “alkol” değilken, cinayetlerin önlenmesinin çözümü de “alkol” kullanımının azaltılması değildir. Kadın cinayetlerinin önlenebilirliği, politik talepler ve politik süreçlerle bir gerçekliğe kavuşabilir.
Halka binlerce polis saldırırken, kadınları korumaya polis yok
1 Mayıs’tan itibaren olağanüstü hal ilan ederek her eyleme copla, gazla, tazyikli suyla saldırdı. Gezi Parkı’na sahip çıkılarak başlatılan direniş, Türkiye’nin dört bir yanında AKP’nin diktasına karşı bir ayaklanma oldu. Ancak antidemokratik uygulamalarına gecikmesiz devam eden AKP hükümeti, halka binlerce polisiyle, gazıyla, tomasıyla saldırdı. Tomaların altında insanları tekmeleyen, insanların sığındıkları otellere gaz atan, gaz bombalarını hedep gözeterek insanların başına ve gözüne atan binlerce polis Türkiye’nin dört bir yanında görev yaptı.
Her eleştiriyi, her toplumsal ayaklanmayı şiddetle boğabileceğini zanneden AKP, binlerce polisi yalnızca halka saldırtmak için kullanıyor.
Kadınlar öldürülürken hiçbir önlem almayan, kadınları korumayan ve bizler ‘kadınları koruyun’ dediğimizde ‘kadınları koruyacak polisimiz yok’ diye yanıt veren AKP’nin tüm Türkiye gerçek yüzünü gördü. On binlerce polisi halka saldırmak için görev yapıyorsa, bu polisler kadınları korumak için de görev yapmak zorundadır. Polis eğer görevini yapmazsa, eğer kadınları korumazsa İzmir’de Ferdane Çöl kardeşimize “ölsen de kurtulsak” diyerek onun ölümüne göz yuman polislerden hesap sorduğumuz gibi, kadınları korumayan her polisten hesap soracağız.
Kadınları korumayan polisin, kadın katillerine ağır ceza yerine indirim veren hakimin, savcının, yargıtayın, kadın cinayetlerini nitelikli halden saymayan, kadınların kaç çocuk doğuracağına kadar karar veren ama kadınlar öldürülürken seyreden AKP’nin peşindeyiz, hesap soracağız !
Şükriye Karakuş kardeşimizin ailesine sesleniyoruz
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak 3 yıldır verdiğimiz kadın cinayetlerini durdurma mücadelemizi sürdürüyoruz. Sokaklarda, meydanlarda, adliye önlerinde, mahkeme salonlarında, meclis kapılarında kadın kardeşlerimiz öldürülmesin diye varız.
Kendi hayatına karar vermek istediği için öldürülen Şükriye Karakuş kardeşimize, Platform olarak sahip çıkıyoruz. Katilinin hak ettiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması için bizler bu davanın takipçisi olacağız.
Şükriye kardeşimizin ailesine sesleniyoruz : Şükriye için adaletin sesi birlikte olalım. Bu adalet arayışında asla yalnız yürümeyeceksiniz. Mücadelemizi birleştirerek, Şükriye kardeşimizin katilinden birlikte hesap soralım.