Demeye kalmadan anneler ölüyor, öldürülüyor... Çağlayan Adliyesi’nden boşandığı eşine karşı tehdit davası açan kırk üç yaşındaki H.A.’yı oğlunun, Elazığ Adliyesi’nden eşinden boşanmak isteyen kırk bir yaşındaki A.E.’yi eşinin kardeşi olduğu iddia edilen bir kişinin öldürdüğü haberi geliyor. Daha on gün öncesinde ünlü işkadını Y.Ö.Y.’yi de kayınpederi öldürmüştü sokak ortasında. Tek tek yazmakla bitecek gibi görünmüyor ve “ölüyorlar işte” diyorum kendi kendime “kadın ya da çocuk fark etmeksizin ölüyorlar.” Hepsinde de fail egemen olan, erk sahibi olan.
Çok şey yazılabilir belki ama inanın yazmak gelmiyor içimden, kollarımda klavyenin tuşlarına basacak takatı bulamıyorum... O yüzden artlarında koca bir yaşam öyküsü bırakmalarına karşın çok kızdığım bir şeyi yapıp, kadını kâğıt üstünde bir sayıdan ibaret gören anlayış gibi istatistikleri sıralamakla yetiniyorum.
İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre son iki ayda yirmi yedi kadın öldürüldü, yirmi yedi kadın yaralandı, yirmi bir kadın ise tecavüze uğradı. Bianet’in Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre de 2013’te iki yüz on dört kadın ve on çocuğu öldüren, yüz altmış yedi kadın ve kız çocuğuna tecavüz eden/tecavüz girişiminde bulunan, iki yüz kırk bir kadın ve kız çocuğuna şiddet uygulayan, yüz altmış bir kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunan erkekler, bu yıl ocak ayında yirmi üç kadını öldürdü, altı kadına tecavüz etti, kırk beş kadını yaraladı, beş kadına cinsel tacizde bulundu. Şubat ayında da on üç kadın öldürdü, beş kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 46 kadını yaraladı, üç kadını taciz etti.
Dört yıl önce kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Bursa Temsilcisi Elif Karan ile de bu tabloyu ve 8 Mart 2012’de kabul edilen ve 6284 Koruma Kanunu olarak bilinen Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un çıkarılmasında emeği olduğunu söylediği platformun çalışmalarını konuştuk. Öldürülen kadınların adlarını herkesçe bilinmesine rağmen ailelerine ve hatıralarına saygı adına kodladığım bu satırları yazarken de Türkiye’de kadınlar ölmeye, erkekler öldürmeye devam ediyordu. Yaşananlara bakılırsa, siz bu satırları okurken de durum değişmemiş olacak.
Platform Bursa’da çok bilinmiyor. ne zaman ve neden kuruldu? Platform’un amacı ne?
Kamuoyunda tanınıyor aslında fakat Bursa’da yeni çalışmalarımız var, diyebiliriz. Çünkü Türkiye ve dünyada dört yıldır ciddi çalışmalar yürütüyor platform. Erkek şiddeti karşısında hem koruma talep eden, ne yazık ki koruma tedbiri altında yaşamak zorunda kalan hem de öldürülen kadınların-kızların aileleri platformumuza yoğun başvurular yapıyor. Onun dışında devletin, hükümetin ciddi muhatap aldığı pozisyondayız.
Ne kadar muhatap alınıyorsunuz?
Muhataplık, “Ne derseniz yapalım” şeklinde değil belki ama 6284 sayılı Kadının Korunmasına ilişkin yasanın çıkmasında bizatihi platformumuzun çok ciddi bir emeği oldu. Yasanın çıkma sürecini 25 Kasım’da eylemlerle başlattık. Yetmedi, hükümete yazılı olarak verdik, o da yetmedi, nikâh akdi olmayan kadınların korunması ile ilgili hükümlerin yasaya konulmasını sağladık. O konuda hükümetin çok ciddi net tavrı vardı; şiddet gören kadın yalnızca evliyse korurum, aile içi şiddetten korurum şeklinde aile kurumu içinde korumaya, aile birliğini bozmamaya dönük bir tutumu vardı. Ama tam da bu yasa tartışmalarını yürüttüğümüz dönem A.P.’yi kaybetmiştik ve evli değildi boşanmıştı, boşandığı eşi tarafından şiddet görüyordu ki bu pozisyonda onlarca kadın kardeşimizin adını sayabiliriz. O yüzden 6284’ün genişletilmesini, taleplerimizin kabul edilmesini uzun bir süreçte sağladık.
Öldürülen kadınların aileleri ile nasıl iletişime geçiyorsunuz?
Kadın kardeşimizin öldürüldüğü haberini alır almaz onunla ilgili açıklama ve ailesine de, mücadeleyi beraber yürütelim, çağrısı yapıyoruz. Bunlar öyle internetten yayılıp giden çağrılar olmuyor. Gerçekten geri dönüşünü alıyoruz. En çok önemsediğimiz şeylerden birisi bu.
Nasıl oluyor geri dönüşü?
O aile bizi buluyor, bir ay sonra da olsa, bir hafta sonra da olsa buluyorlar.
Sizin onları bulma yönünde çalışmanız var mı?
Oluyor. Gidebildiğimiz her yere gitmeye, her aileyle konuşmaya çalışıyoruz ama ulaşamadığımız da illa ki oluyor. Bu açıklamaların geri dönüşü biraz oradan da oluyor. Aile bir bakıyorsunuz acısı biraz daha közlenince, cenazeyle ilgili böyle bir açıklama yapmışsınız, dava süreci başlıyor, ne yapalım, diyor.
Ailelerden tepki alıyor musunuz; müdahil olmayın, istemiyoruz sizi, diye?
Çok net olmuyor. Şu oluyor ama: Bazı aileler sadece “dava bitsin de”, gözüyle bakıyor. Avukatlık bir mücadeleyi benimsemiyor. Bazı aileler, örneğin AKP’li ailelerde görüyoruz onu. Ben de AKP’liyim, diyerek geri duruyor. Emsal bir davaysa çözüme ulaştırmada, biz mutlaka müdahil olmalıyız, diye düşünüyoruz. Ama bizim için ailenin talebi esastır; aile neyi ne kadar istiyorsa...
Geride durmak isteyen bu aileler sayıca çoklar mı?
Yok. On aileden dokuzu bizimle il il, adliye adliye mücadele yürütüyorsa bir ailemiz, iki ailemiz de sadece davama gelin, yanımda olun ama ben basın açıklaması yapmayayım, adım da geçmesin ya da hiç eylem yapmayın, sadece davaya gelin taleplerinde bulunuyorlar.
Evli olmayanı devlet görmüyor
Aile içinde yaşananlar zaten biliniyor. Evli olmayıp şiddet gören kadınlara dair bir istatistik var mı elinizde?
Biz Kadın Cinayeti Gerçekleri’ni açıklamak için yaklaşık iki buçuk yıl önce bilgi edinme hakkımızı kullanarak devletten veri istedik ama bir türlü alamadık. Sonra platform olarak biz görev edindik bunu. Şöyle bir çarpıcılık var; bizim elimizdeki belgelere göre 2013’te iki yüz on kadın öldürüldü. Hükümet geçen sene ilk defa kadın cinayeti gerçeklerini açıkladı; yüz elli sekizdi.
Görmedikleri kimler?
Örneğin Konya’da öldürülen öğretmen kadreşimiz G.A.’yı görmüyor çünkü evli değil veya boşanmış kadınları görmüyor. Sadece aile içi şiddet diye tutmuş onu. Az değil altmışyetmiş kadını görmüyor ki hele şimdi genç kadın ölümleri artmaya başladı. Ölen dört kadından birinin genç olması, yirmi yaş altında olması ne demek! Bunların hiçbiri hükümetin verilerinde yer almayacak.
Çocuk gelinler mi?
Çocuk yaşta gelinler de var geçtiğimiz ay öldürülenler arasında on sekiz- on dokuz- yirmi yaşında yeni evli veye sevgilisi tarafından öldürülen, ayrılmak istediği için öldürülen kadınlar da var. Yüzde yirmi beş çok ciddi bir oran. Endişeliyiz.
TCK’da değişiklik önerisi hazırladık
Platform adına şehir şehir geziyorsunuz o halde?
Tabii. Platformumuzun sekreteryası şehir şehir geziyor. Lazım oluyoruz çünkü. Ben Bursa Temsilcisiyim ama sekreterya olarak altı yedi kişilik bir ekip farklı illere de gidiyoruz. Temsilciliklerimizin olduğu daha aktif refleks eylemler yapabildiğimiz, toplantılarını sık yapan beş altı ilimiz var. Manisa, İzmir, Aydın öyle ilerliyor. Eskişehir, Ankara, İstanbul, Bursa ise en dinamik illerimiz. Ama onun dışında Kayseri’den Diyarbakır’a kadar başvurularımız var. Örneğin yakın zamanda Uşak’ta dört ailemizle bir araya geldik. Ailelerimizin önerisiyle, kadın cinayetlerine dikkat çekmek üzere Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik önergemiz var şimdi. Onu Meclis’e taşıdık.
Birlikte çalıştığınız siyasi parti var mı meclis’e taşıma konusunda?
Yok. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun şöyle bir pozisyonu var; ilden ile durumdan duruma destekleyen örgütleri değişiyor. Melda Hanım’ın (Onur) ciddi bir emeği var diyebiliriz. Mücadele arkadaşlarımız haline gelen vekiller; bir süre sonra; taşıyan oraya sunan. Biz neredeyse tüm vekillerle AKP’li vekillerle de görüşmeye çalışıyoruz ama siz de takdir edersiniz, dönüşü belli yerlerden, belli vekillerden, belli kurumlardan oluyor.
Koruma kararları kâğıt üzerinde kalıyor
Ceza Kanunu’nda değişiklik yeterli olacak mı?
Platform olarak şöyle düşünüyoruz; zor değil, imkânsız değil. Bir sorun var ama çözüm önerimiz var bizim. Çok ciddi anlamda caydırıcı cezalar verilse, TCK’daki değişiklik sağlansa... Koruma Kanunu bile çok gelişkin bir kanun ama uygulamaya baktığımızda çok eksikleri var. En somut örneği; Bursa’da Ç.B.’yi kaybettik Beşyol Kavşağı’nda. Koruma altındaydı bu kadın kardeşimiz, defalarca başvurmuştu, etkin koruma verilmediği çin, polis o korumayı çok dikkate almadığı için, kâğıt üzerinde kaldığı için öldü.
TV dizisini çok izliyorsunuz diyorlar
Niye kâğıt üzerinde kalıyor bu koruma kararları?
Yasa tam uygulanmıyor. Bunun iki nedeni var, birisi hükümetin niyetinin olmaması, iki altyapının olmaması. Kolluğa, savcılığa, aile mahkemesine belli yetkiler veriyorsunuz ama bunun için gerekli personel ve teknik yapınız yok. Örneğin asayişe bağlı çağrılı koruma sistemi. 155’i aramanız gerekiyor. Bunun için ayrı bir birim, ayrı bir yer bile yok. Kolluğun kadına bakışı ortada. Tehditler karşısında, çok dizi izliyorsunuz diyorlar. Mesela Gebze’de M. adlı kardeşimizin ailesi, kızları boşanmak istediği eşi tarafından kaçırıldığında, kaç karakol gezdiler ve polisten; çok Arka Sokaklar izliyorsunuz öyle bir gerçeklik yok, tepkisi aldılar. Ayrıca M.G. öldürülmeden kısa süre önce İstanbul’da kız kardeşi ile karakola gittiğinde, kusura bakmayın bir polis bile veremeyiz hepsi Gezi’de yanıtı alıyorlar ki M.G. koruma altındaydı.
Bursa’da da yaşıyoruz bunu. Şununla çok karşılaşıyoruz; kadın kardeşimize koruma verilmemiş, bize başvuruyor. Birlikte gidiyoruz, koruma tedbiri vermediğinize dair tutanak verin, diyoruz ve iki dakika içinde koruma veriliyor. Aslında çok iyi bir yasa var ama etkin uygulanmasıyla ilgili gereken düzenlemeler yapılmalı. Sıkıntı bu.
Bursa’da kadın baskı altında
Bursa’da durum nasıl? felsefe öğrencisi S.K.’nın öldürülmesi meselesi var.
Bursa’da; görünürde kadın cinayetleri çok somut yok gibi gözüküyor. Kadına yönelik şiddet de yok gibi gözüküyor ama kadına karşı ağır baskının hâkim olduğu bir kent. Hiç de kadın dostu değil. Akşam 20.00’de yürüyemediğiniz bir kentte kadına yönelik şiddetin olmadığından söz edemeyiz. İlla ki var ama çok üstü kapatılıyor. ŞÖNİM (Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi) pilot bölge olmasına rağmen uygulama yeterli değil. Panik butonlarının koruyucu olmadığı ortada aslında. Ç.B.’ye neden panik butonu verilmedi pilot bölgede? Koruma altında bir kadın göz göre göre öldürülebiliyor. Demek ki eksiklikler var. Ne Ç.B.’yi korumayan polislerle ilgili soruşturma başlatıldı ne de Görükle’de beş yüz kişi sorgulanmasına rağmen S.K.’nın ölümüyle ilgili bir tane delil bulundu.
Platform burada diye indirim istiyorlar
Hiç tehdit alıyor musunuz?
Benim birebir aldığım tehdit olmadı ama kadın cinayeti davalarından dolayı koruma tedbiri almak zorunda kalan platform temsilcilerimiz oldu. Duruşma giriş-çıkışlarında sanık ailelerinin saldırılarına da uğradık. Duruşmalarda sanık avukatları, platform burada, diye kamuoyu ve yargı üzerinde baskı oluşturduğumuzu iddia edip, indirim almaya da çalıştılar. Eskişehir ve İzmir’de koruma tedbiri aldırdık.
Bazen onaylıyorlar
Aileler korktukları için mi geride duruyor?
Korkabiliyorlar. Onaylayabiliyorlar bazen kızlarının ölümünü. O tür şeyler de başa gelebiliyor. Ya da aldatma aldatılma olduğunda o çok yansısın istemiyorlar halka. Ama çok azınlıktalar. Biz ilk mücadeleye başladığımızda M.K. davası bitmişti. Ailelere nasıl ulaşacağımız bilmiyorduk, çok yeniydik o konularda. Öyle çat kapı başınız sağ olsun dediğinizde o ilgiyi hemen alamıyordunuz. Ama şimdi dört yıllık mücadelenin sonucunda elde ettiğimiz bu kadar kazanım ve başarı, günde beş kadından bir kadının öldürüldüğü bir duruma geriletmemiz bize güven verdi. Hangi ailenin kapısını çalsak artık oturacak, kalacak yerimiz, içecek çayımız var. Sadece mücadele kısmında her aileden de aynı tepkiyi alamıyorsunuz. Kiminin psikolojisi çok bozuluyor, kaldıramıyor, kimi aksine mücadele ettikçe iyileşiyor, daha çok şey yapmak istiyor. Davası bitmiş birlikte olduğumuz ailelerimiz de var. Bana Diyarbakır’a giderken E. öğretmenin annesi eşlik ediyor. Orada ailelere sonuna kadar gidin, diyor. Bu çok güzel, toplumsallaştığının en somut göstergelerinden birisi.
Elif Karan Kimdir?
1983 Eskişehir doğmulu. 2001’den bu yana kadın mücadelesinin içinde yer alıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kurucularından. Eskişehir’de tıp eğitimi alırken, eğitimini yarıda bırakıp iş yaşamına atıldı. Ardından ilkyardım hocalığı, sağlık memurluğu gibi işler yaptıktan sonra hemşirelik okumak üzere Uludağ Üniversitesi’ne kayıt yaptırdı ve Bursa’ya yerleşti. Üniversitelilere tanınan aftan yararlanarak Tıp Fakültesi’ne geri döndü. Halen 3. sınıf öğrencisi.