Türkiye’deki kadına şiddet vakalarıyla ve kadın cinayetleri davalarıyla ilgilenen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “kadınlarımız öldürülmesin diye hepimizin yapabileceği şeyler var” görüşüyle ilerlemeye devam ediyor.
Kadınlar ölmesin diye...
2009 yılında sevgilisi tarafından öldürülen Münevver Karabulut cinayeti sonrasında kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadınların yaşam hakkına sahip çıkıyor.
Türkiye’deki kadına şiddet vakalarıyla ve kadın cinayetleri davalarıyla ilgilenen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “kadınlarımız öldürülmesin diye hepimizin yapabileceği şeyler var” görüşüyle ilerlemeye devam ediyor.
Platform üyesi, Kimya Mühendisliği öğrencisi Sıla Gemicioğlu ile platformdan, kadın cinayetlerinden ve hükümetin kadınlara nasıl baktığından konuştuk.
İşte Sıla Gemicioğlu ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi:
Platform ne zaman kuruldu?
2009 yılında yaşanan Münevver Karabulut cinayeti sonrasında cinayetin basında yer alış şekli bizi çok rahatsız etti. Onun üzerine aileyle ve avukatıyla tanıştık. Eylemler yapmaya başladık adliyenin önünde. Aileyle beraber mücadeleye başlamış olduk. Bu da ilk deneyimimiz oldu. O dava sonuçlandıktan sonra zaten bize başvuran ailelerde çok fazla sayıda arttı.
Peki, avukatların platforma katılımı nasıl oluyor?
İnternet üzerinden “Çalışmalara katılmak istiyorum” butonu var, oradan bizim takip ettiğimiz davaları görüp gönüllü olarak avukatlık yapmak isteyen pek çok kadın oluyor hem kadın hem erkek.
İl il davalara gidiyorsunuz. Maddi yardımı nereden sağlıyorsunuz?
Bağış ve aidatlarla işliyor daha çok. Onun dışında 2014 için takvim hazırlamıştık, internetten satışını yapıyoruz. Onun satışlarından gelenleri kullanıyoruz. Daha önce, bir otobüs firması yol masraflarımızı karşılıyordu. Buna benzer alternatifler olabiliyor bazen.
Platform sayesinde kadın cinayetleri gün yüzüne çıktı
Türkiye’de kadın cinayetleri kavramının olmadığını söyleyen Sıla Gemicioğlu, kadın cinayetleri eylemlerinde bu kavramın iyice yerleştiğini söylüyor.
Ülkemizde kadın cinayetleri nasıl görülüyor?
İlk zamanlar her Cuma günü İstiklal Caddesi’nde eylemler düzenlerdik, bu durumu insanlara anlatmak için. Zaten o zamanlar kadın cinayeti diye bir kavram da yoktu. Haberlerde “Kıskançlıktan öldürdü”, “Kıskandı öldürdü” diye geçiyordu. Biz kadın cinayetlerini, öldürülen kadın sayısıyla birlikte yürüyüşlerde söyleye söyleye kadın cinayetleri de kavramsal olarak iyice yerleşmiş oldu.
Eşi tarafından öldürülen Emine Yayla’ya koruma verilmemişti ve öldürülmüştü…
Evlendikten sonra gördüğü şiddet nedeniyle defalarca şikâyetçi oldu. Başvurularından sadece ilki sonucunda kocası üç günlük tutuklama cezası aldı. Ardından şiddet ve Emine Yayla’nın koruma talepleri devam etti. Ailesinin yanına sığınan Emine’nin peşini burada da bırakmayan kocası, gece eve gizlice girerek öldürdü. Emine boşanmak istediği için öldürüldü. Gereken koruma önlemleri alınsaydı şimdi yaşıyor olabilirdi. Karakol ile ailesinin evi arasında ise sadece 5 dakikalık bir mesafe vardı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın cinayet ve koruma alan kadın verileriyle sizin verileriniz arasında bir tutarsızlık var. Bu farklılık neden?
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerinde sadece ‘aile içi’ yaşanan cinayetlerin verileri tutuluyor. Biz her ay basına yansıyan haberler doğrultusunda kadın cinayetlerinin verilerini tutmaya başladık. Ve her seferinde bakanlıkların sitesinde yer alan sorgulama bölümünden kaç kadının öldürüldüğünü, kaç kadının koruma aldığını sorguladık. Fakat her seferinde birbirlerine top attılar. Bizde yok şu bakanlığı arayın dediler. Sadece Jandarma Genel Komutanlığı, düzenli olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na verileri gönderdiğini açıkladı. Bunun üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na Jandarma’nın bize gönderdiği yazıyı ilettik. 2012’nin sonunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “2012 yılında 155 kadın öldürüldü” şeklinde bir veri açıkladı. Ama bunu da aile içi şiddet olaylarında 155 kadın öldürüldü diye açıkladılar. Bizim verilerimize göre de 2012 yılında 2010 kadın öldürülmüştü. Bu veriler sadece basından taradığımız veriler. Bir de basına yansıyan veriler var. Onlar da zaten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda olan veriler. Bu verileri açıklamıyorlar. Van’da, eski arkadaşı Hakan Başar tarafından öldürülen Öğretmen Gülşah Aktürk’ü saymıyorum bile. İzmir’de birlikte olmak istemediği için, evlenmek istemediği için öldürülen Pınar Ünlüer’i de saymıyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadına bakışı bu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakan’ı değişti. Kadına yönelik bakış açışı da değişir mi?
Fatma Şahin yerine gelen yeni bakan Ayşenur İslam’da Fatma Şahin’in yürüttüğü çalışmalar üzerinden devam edecektir. Kadın cinayetleri konusuna el atmak zorundalar. Sadece aile ve evliliklere yönelik çalışmalarla bu görev yürütülemez.
Koruma müdürlüğü kimlere hizmet veriyor?
Platform olarak neler yapıyorsunuz?
25 Kasım’da valilikler önünde eylemler yaptık. Kadınların öldürüldüğünü ve valiliklerin bunu engellemek için koruma vermek zorunda olduklarını ilettik. İstanbul Vali Yardımcısı bizimle görüşmek istedi. İstanbul’da Koruma Şube Müdürlüğü biriminin olduğunu ve bu müdürlüğe bağlı 2000 polisin koruma konusunda görevli olduğunu söyledi. Daha önce Eyüp’te bir kadın arkadaşımıza koruma çıkartmak için karakola gittik. Orada bize bir polis, “Biz çocuk kaçırılsa, kapkaç olursa, şiddet olayı olursa oraya gidiyoruz. Çok fazla konuyla uğraşıyoruz. Koruma Şube Müdürlüklerinin bu konuyla ilgilenmesi gerekiyor.” dedi. Koruma Şube Müdürlüğü ne işe yarıyor diye soruduğumuzda da bize müdürlüğün zenginleri, ünlüleri, önemli şahısları koruduklarını, yılda iki kere toplandıkları ve daha popüler kişilere koruma veren birim olduğunu söyledi. Daha sonra İstanbul Vali Yardımcısı da bize bunu sanki çok iyi bir hizmet veriyormuş gibi anlattı, “2000 polis bu konuyla ilgili çalışıyor” diye anlattı. Ben de ona Koruma Şube Müdürlüğü’nün zenginleri koruduğunu söyledim. Vali yardımcısı bunu duyunca çok şaşırdı ve “Size iyi şeyler yapıyormuş gibi anlatamayız. Eksiklerimiz var farkındayız” dedi.
Geçtiğimiz Pazar günü Taksim’de yürüyüş yapmak istediniz fakat polis engelledi. Neden izin verilmedi?
Biz Ak Parti'nin yolsuzluk davalarıyla ilgili politikalarını protesto etmek amacıyla Taksim’e çıkmıştık. Ama polis izin vermedi. Bizim orada yürüyüş hakkımız var. Oradaki emniyet amiri bize, “Basın açıklamanızı yaptınız zaten, yeter.” dedi. Biz onlara “hayır biz basın açıklamasını yapamadık, siz bizi engellediniz ve biz buradan yürüyene kadar da yapmayacağız.” dedik ve basın açıklamamızı yapmadan da eylemi sonlandırdık.”
Polisler Gezi’de koruma yok
Geçtiğimiz Haziran ayında koruma almak isteyen Muhterem Göçmen’e neden koruma verilmedi?
2013 Haziran ayında eşi tarafından defalarca bıçaklanarak öldürülen Muhterem Göçmen'e, korunma kararının uygulanması için başvurduğu karakoldan "Bütün polisler Gezi'de" yanıtı verildi.
Kocası Serdar Göçmen’in tacizlerinin devam etmesi üzerine polisi aradı, eski eşinin rahatsız ettiğini söyledi. Serdar hakkında çıkarılan ‘yaklaşmama cezasını çiğnediği’ için 10 gün hapis cezası alması gerekirken, savcılık tarafından ‘fiziksel bir zarar vermediği’ gerekçesiyle serbest bırakıldı. Serdar Göçmen serbest bırakılır bırakılmaz Muhterem’i öldürdü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak bu savcılar hakkında bu suç duyurusunda bulunacağız.
Bu konuda devlet yetkililerinin ne yapması gerekiyor?
Devlet zaten tüm bunları yürütmekle hükümlü olan yer. Elindeki bütün imkânları kullanmalı. İçişleri Bakanlığı ve Valilik, rüşvet karşılığında insanların cebindeki parayı soyan Rıza Sarraf’a koruma verdi. Bu kadar imkân varken, bunun bir kısmını da kadınlar için harcasa bu kadınların çoğu hayatta kalacak. Sığınma evlerinin sayısını ve koşullarını görüyoruz. Bu imkânları kadınlar için kullansalar her şey değişecek. Biz de bunları açığa çıkarmak, devleti bu adımları yapmaya zorlamak için kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz.
Takip ettiğiniz kaç dava var?
Şu anda 8 davamız kaldı. Birçok davamız bitti, hepsi cinayet davası. Sadece Balıkesir’de takip ettiğimiz bir boşanma ve yaralama davası var.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üye profili ve sayısı nedir?
Platformda her meslekten arkadaşımız bulunuyor. Üniversiteliler, öğrenciler, ev kadınları, çalışan kadınlar var. İstanbul, Ankara, Eskişehir, İzmir, Bursa’da toplantılar, eylemler yapılıyor. Şimdi Manisa’da da eylemler yapılmaya başlayacak. Onun dışında internet üzerinden bize ulaşan 40’tan fazla kadın var. İstanbul’da ise çalışmalarımıza aktif bir şekilde katılan 70’i aşkın arkadaşımız var.