Balçiçek İlter’in konuğu olan Fatma Şahin görevi devrederken neden gözyaşlarını tutamadığını anlatarak başladı konuşmasına. Şahin “Bakanlık öyle bir bakanlık değil. Sürekli mağdurla yetimle ilgilediğin bir bakanlık. Şimdi bile konuşursan ağlamaya başlarım” dedi. Ardından “çocuk, yaşlı, şehit yakını, muhtaç…” diyerek sıralamaya başlayan Şahin, bu sıralamada kadınları unuttu.  “bizim bakanlığımız çok insani ve vicdani bir bakanlık. Her gece uykumda da bu mücadeleleri yaparak ertesi gün neleri daha hızlı yapabiliriz ekip olarak dedim. Büyük bir mücadele alanı bakanlığımız ve yeni bakanımız da böyle yapacak” dedi.

Şiddet bir sonuç, eşitsizlikle başlıyor

İlter hemen şahin e kadına yönelik şiddeti hatırlattı. Şahin: “şiddet bir sonuç. Sonuçla uğraşmaktansa bu sonucun nedenleri ile uğraşmak lazım. Bu yolculukta çok uzun ince bir yolculuk. Doğuştan başlayan bir yolculuk kadın erkeğin eşitliği ile başlayan bir yolculuk. Kadın erkeğin insan olarak bu yolculukta hak temelli adalet temelli gitmesi gereken bir yolculuk.” Dedi.  

Sümen altı edilen gerçekleri gün yüzüne çıkarmışlar

Şahin göreve geldiklerinde “O günün Türkiye’sinde bu rakamlar sümen altındaydı. Göremezdiniz” diyerek görünür kıldıklarını anlattı. Ama tam da bu noktada Kadın Bakanlığının Kapatılarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın alt birimlerinden biri olarak ele alınmasına değinmedi bile.

Basına çatmadı bu sefer

Bakanlığı döneminde pek açıklamasında basını suçlayan, kadına yönelik şiddeti abartmakla suçlayan Şahin, görevi bırakınca tam tersini söyledi. Şahin “Daha önce üçüncü sayfa olarak görülen bir konu şimdi manşetlerde yer alıyorsa ve toplumun vicdanına oturuyorsa bunun çok yönelik çözülmesi gerekir. Şimdi artık devlerin kadını, devletin polisi, devletin hâkimi bunun bir sorun olarak görüyor. En ileri yasal altyapıyı oluşturduk. Ama bu süreç tek bir yasayı değiştirerek çözülecek bir süreç değil.” Dedi.

Kadın artık devlete güveniyormuş

Şahin “Kadın artık devletin kendini koruduğunu, kendine önem verdiğini görüyor. Bu kurumsal kapasitemizi artırarak çözmek gerekiyor. Açık bir topluma gidiyoruz. Bu artık bir suçtur. Bunu yapan kişi de, bunun toplum vicdanına uymadığını farkında. Millet ve toplum bundan ne kadar rahatsızsa hakimler ve savcılarda buna göre cevap veriyor. Sorunu çözmek için sorunun önce varlığını kabul etmeniz lazım. Devlet, yargısıyla, kolluğuyla bu sorunun varlığını kabul etmiş durumda.” Dedi. Oysaki kadınlar Şahin’in iddia ettiği gibi devlette güvenmiyor. Gözaltında kadınlara yönelik tacizler, kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen tecavüzler ve bu polislerin tutuklanmaması bile, kadın cinayetleri davalarında uygulanan indirimler, koruma altındayken korunmadı için öldürülen kadınlar, Şahin’in bu konuda övünmek yerine hesap vermesi gerektiğini bir kez daha gösteriyor.  

Her konuyla bizzat ilgilenmiş

Şahin: “Bir insanın en yüce hakkı yaşam hakkı ve biz güne başlarken yaşam dokunarak başlıyorduk” dedi. Ardından Melek Karaaslan’ın ölümü gibi konularda bizzat olay yerine gittiğini, tüm konuları yerine giderek çözmeye çalıştığını anlattı. Şahin: “Devletin bakanı bun konulara bu kadar önem vermesi kurumların da bunu böyle ele almasını sağladı. Tabi toplumun beklentisini de yükseltti. Kadın kendi hakkının var olduğunun ve çözülmesi gerektiğinin bilincine ulaşmış durumda. “ dedi.

Kadınların mücadelesi Şahin’i yalanlıyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kurulduğu günden bu yana verdiği mücadele eski Bakan Şahin’i yalanlıyor. Bakanlığın tüm yetki ve imkânlarına rağmen, çoğu zaman sadece davalara bir avukat göndermek yetindiğini kaydeden Platform, Şahin’in bahsettiği toplum vicdanın AKP’nin kadın düşmanı politikalarına rağmen kadınların yaşam hakkını savunduğunu, kadın cinayetlerini durdurmaktaki en temel engellerden birinin AKP hükümetinin kadın politikaları olduğunun altını çiziyor.