Başbakan 8 Mart'ta konuştu
8.3.2014
Başbakan Erdoğan, 8 Mart Kadınlar Günü'nde "Kadın ve Demokrasi Buluşması"nda konuştu. Başbakan, tüm kadınların " 8 Mart Dünya Kadınları Gününü" kutladı. Başbakan, konuşmasında yaklaşan seçimlerle ilgili olarak da konuşmayı ihtimal etmedi. 8 Mart günü de öldürülen kadınları unutup, kendini mağdur etmeyi başardı.

Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Kadınlar Günü dolayısıyla Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen "Kadın ve Demokrasi Buluşması" programına katıldı.

Başbakan “Türkiye ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Türkiye’nin 81 vilayetinde, tarlalarda, okullarda, kamuda, evlerinde çalışan kadınlara teşekkür ederim. Şehide Esma’nın şahsında Mısır’ın gönüllü kadınları yürekten kutluyorum. Suriye’deki, Somali’de şehit edilen anneleri yürekten kutluyorum. Onurlu ve kahraman Filistin kadınlarını yürekten kutluyorum. Batı’da bir meta haline getirilen tüm mazlum kadınları selamlıyorum. Evini, canını ortaya koyan Suriyeli kadınları selamlamayıp da ne yapacağız. Türkiye’nin kadınlarının yüreği sizlerle çarpıyor. İster Suriye’de, ister Kilis’te tüm Suriyeli kardeşlerime bu buruk 8 Mart’ın hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuşmasına başladı.

Eşinin ve kızlarının da kadınlar gününü kutladı

Başbakan, "Beni anlayışla karşılayacağınızı biliyorum, buradan eşimin ve sevgili kızlarımın da Kadınlar Günü’nü gönülden kutluyorum. Onlar da bu yolda hiçbir zaman beni yalnız komadılar. Biliyorum ki çok ayrı kaldığımız geceler oldu. Çocuklarımızın bizi göremediği zamanlar oldu. Ama bunlara dayandılar, katlandılar. Sabrettik ve neticesi de güzel oldu" dedi.

Anne acısı başkaymış

Başbakan “Annelere olan sevgim bu noktada çok fazla, aşırı ve kadına olan saygım birinci derecede oradan geliyor. Çünkü annemin acısı başka be. O katlanılır gibi değil be. Çünkü onun ayaklarının altı öpülür diyorum. Dinimizde cennet annelerin ayakları altında babaların değil. Cennetin kendisi de kokusu da orada. Onun için anne, dolayısıyla kadın çok yüce” derken, öldürülen kadınların anne olduğunu hatırlamadı.

Kadına şiddeti kabul etmiyor ama harekete geçmiyor

Başbakan, “Kadına şiddeti kabul etmek asla mümkün değil. O yüzden yola çıkarken sıfır tolerans dedik. Demokrasi, hak, onur mücadelesi diyen, yeni kurulan KADEM gibi STK’ları, partimin kadın kollarını da büyük Türkiye mücadelenizden dolayı da samimiyetle kutluyorum” diyerek kadına şiddeti sadece konuşmasında kınıyor, ne bir kanun çıkarmak için uğraşıyor ne de devletin kurumlarını kadınları korumak için seferber ediyor.

1947’de CHP zulmüne kadınlar direndi

Başbakan, “Yıl 1947. Türkiye’de yerel seçimler yapılmış. Halk akın akın DP’ye Menderes’in adaylarına oy verilmiş. Ama sandıkta her şey değişiyor. DP değil CHP kazanmış gibi gösteriliyor. CHP2nin kazanması sağlanıyor. Bu oyunu Aslanköy’de de oynamak istiyorlar. CHP’li adaya 54, DP’li adaya 566 oy çıkıyor. CHP bunu kabullenemiyor. Vatandaştan sandığı istiyorlar. O zaman kahraman kadınlar devreye giriyor ‘sandık namusumuzdur’ diyorlar ve andığı teslim etmiyorlar. Köye güvenlik güçlerini yığıyorlar, adeta kuşatma yapıyorlar. Hamile kadınlara dahi eziyet ediyorlar. Sandığı gasp ediyorlar, istedikleri sonucu çıkarıyorlar. 92 kişi oylarına sahip çıktıkları için gözaltına alınıyor. Bazı çocuklu kadınlar 8 ay hapiste kalıyor. Bu CHP’nin zulmüne dikkat edin. Aslanköy’ün kadınları destan yazıyorlar destan. 1950’de CHP bütün hilelerine rağmen iktidarı kaybediyor. Kadın varsa demokrasi var. Sandık, milli iradenin tecelli ettiği yerdir. Ben sizden, hanım kardeşlerimden sandığa sahip çıkmanızı rica ediyorum. 67 yıl önce olduğu gibi bugün de sandığı gasp etmek isteyenler var. Sandıktan umudunu kesip sandık dışı yollara tevessül edenler var. Sandığa hanım kardeşlerimin iradesiyle demokrasiye ve kendi geleceğine sahip çıkacaktır” diyerek çözümün tek aracı olarak yeniden sandığı gösterdi.

Yine mağdur

Başbakan, “Menderes’e ne yaptılarsa bugün de bize aynısını yapmak istiyorlar. Sandıkta yenemedikleri Menderes’i zorbalıkla, kalleşlikle alt etmek istemişlerdi. Ona çok ağır iftiralar attılar. Bugün bize de aynısını yapıyorlar. Menderes’in ailesine dil uzatacak kadar şereflerini yitirmişlerdi. Bugün de aynısını yapıyorlar. Sokağı hareketlendirmek istemişlerdi. Bugün de aynısını yapıyorlar. O gün hangi yalanları yazmışlarsa bugün de aynısını yapıyorlar. Beyhude çaba içindeler. Hiçbir şey elde edemeyecekler” diyerek kadınların öldürülmesini görmezden gelerek, kendisinin “yolsuzluk” yapmadığını söylemek zorunda hissederek mağdur olduğunu söylemiş oldu. Başbakan, “Bugün bu millet Menderes’i kalbine gömdü. Bu millet artık bir kez daha sandığı vermez. Başbakanını, bakanlarını sahipsiz bırakmaz” diyerek sandıktan başka çözümün olmadığını bir kez daha belirtti.

Milli iradeyi kabullenemiyorlar

Başbakan, “Eskişehir’de dün 18. Mitingimi yaptım. Meydanları hiç böyle görmedim. Hele Malatya’da zirve yaptı. Gittiğimiz her şehirde adeta tarih yazılıyor. Bunu gölgelemek için muhalefet partileri ve medya 40 dereden su getiriyor. Meydanlarda bunu görünce montaj, dublaj diyorlar. CHP’nin genel başkanı taşıma diyor. Medya bu sevdaya çamur atıyor. Bunlar millet iradesini hiçbir zaman kabullenemediler” şeklinde devam etti.

CHP’de Başbakan’dan nasibini aldı

Başbakan, “Dün CHP’nin genel başkanı ‘Başörtüsü sorununu ben çözdüm’ dedi. İnandınız mı? Karşısında bulunanlar belki inanır gibi yaptılar. Tarih 9 Şubat 2008. MHP ile birlikte başörtüsü ile ilgili parlamentoda kızlarımızın üniversiteye başörtülü gitmesine yönelik bir düzenleme yaptık. 411 kabul, 103 retle parlamentoda bu çıktı. Bunu AYM’ye CHP götürdü. O zaman AYM CHP’nin arzusu istikametinde karar verdi. Tabi Anayasa Mahkemesi’nin de bunun üzerinde durması lazım. Sonra bizim referandumumuz oldu. Millet yüzde 58’le bunun önünü açtı. 11 Ekim 2013’te CHP’li vekil Tanal, iptal için Danıştay’a başvurdu. Danıştay bu başvuruyu reddetti. Şimdi çıkmış ‘bu işi ben hallettim’ diyor. Kargalar bile güler. Yalan olur da bu kadar olmaz. Akşam başka sabah başka. Bunlar sanıyor ki biz doğru konuşmamak suretiyle bu işi halledeceğiz. Kendilerini akıllı sanıyorlar” diyerek CHP’yi de eleştirdi.

Cemaate dikkat edin

Başbakan, ”Bu ülkeyi artık manşetler, holding patronları, Pensilvanya’daki çiftliğinde oturup buraları karıştıran fitneciler de yönetmiyor. Kapılara gelen ablalar olabilir. Bizim ablalarımız burada. Kapılara bazı ablalar gelebilir. Bizim ablalarımız onlara gereken cevabı verecektir. Yurtlarda evlerde kızlarımıza gece beddua seansları yaptırıyorlar. Şahsıma, eşime, kızlarıma beddualar ettiriyorlar. Bazı illerde kızlarımız yanımıza geliyorlar. Seanslara katılmadıkları için yurtlardan atıldıklarını söylüyorlar. AK Parti’nin kredi yurtlar kurumuna yerleştireceğiz, oralar yetmiyorsa otellere, devletin sosyal konutlarına yerleştireceğiz. Böyle bir zulüm görülmedi. Bu zulmün karşısında TC devleti gücünü tam manasıyla koyacaktır” şeklinde konuşarak cemaate de gözdağı verdi.

Diktatör olsa kaçmak zorunda kalırmışız

Başbakan, “Türkiye’yi dışardan kurumlar ele geçirmek suretiyle ele geçirmeye kimsenin hakkı yok. Tek adam, diktatör demeye başladılar. Eyyy Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli ben diktatör olacağım siz bana bu şekilde hakaret edeceksiniz, mümkün mü ya. Diktatörün olduğu yerde kaçacak delik ararsınız.

Eğer AK Parti bu seçimden birinci olarak çıkmazsa ben genel başkanlığı bırakmaya hazırım. MHP’nin genel başkanı hesap yapmış. Yüzde 51’in altında alırsan bıraksana diyor. Bu yerel seçim. Çıta da yüzde 51 değil. Bu seçimde sen ne kadar belediye alacaksın ona bak. Sen nasıl siyasetçisin ki geride kalmayı göze alıyorsun. Çalış senin de olsun. Birisi 11,12,13, diğeri de 25,26,27’yi kabul ediyor. Hiçbirisi ben nasıl 50’yi alırım diye düşünmüyor” dedi.

Yanlarına cemaati aldılar 

Başbakan, “Bunlar Pensilvanya’yı da yanına aldılar. Diktatörlükten, tek adamlıktan bahsediyorlar. Ülkemin ulusal güvenliğine, huzuruna saldırı varsa sonuna kadar mücadele ederim, göğsümü siper ederim” dedi.

Paralel yargı projeleri engellemeye çalışıyor

Başbakan, “İstanbul’a 3. Havalimanını yapıyoruz. Paralel yargı bu havalimanını yaptırmamak için elinden ne gelirse yapıyor. Böyle bir vatansever olabilir mi? Bu havalimanı kime hizmet edecek? Türkiye’ye ve tüm insanlığa. Ama gidip temeli atacağız. Kimse de bunun önünü kesemez.

Paralel yargı engellemek istiyor. Engelleyemeyecekler. Bunlar yapılacak. Boğaz’ın suyunu belediye başkanım dağları delerek tünelle Kağıthane’ye getirdi. Bunları gelen ablalara anlatın. Onların haberi yoktur. Haliç’in çamurunu boşaltmak bana nasip oldu, suyu getirmek de Topbaş’a nasip oldu” diyerek “cemaat”e karşı hizmetlerine devam edeceklerini söyledi.

“Malum zat”ın haberi yok

Başbakan, “Malum zat diyor ki Galata Köprüsü’nün üzerinden yeni yapılan köprüye bakıyor. İstanbul’un siluetini bu bozuyor diyor. Buna sormak lazım siluet nedir diye. İnanın bir takım elbise zanneder. Eline olta tutturuyorlar. Orada balık avlamaya kalkıyor. Orada balık yoktu. Bizimle geldi” diyerek siluetin bozulmadığı hatta balıkların bile kendileri sayesinde geldiğini iddia etti.

Yolszuluğu herkes yapmış

Başbakan, “İSKİ yolsuzluğu vardı. Yolsuzluk bunlarda iyi vardır. Şimdi çöp dağları yok, hava kirliliği yok. Niye yok. CHP yok da ondan. Anam da kömür taşırdı. Bir odayı ısıtırsın, diğerleri ısınmaz. Onun kiri, külü. Ne çileler çekti bu analar. Doğalgaz geldikten sonra düğmeye basıyorsun bütün daire ısınıyor. Benim hanım kardeşlerim buna layık değil miydi? Neden yapılmadı acaba?” şeklinde konuşurken doğalgazın fiyatından haberi olmadığı belli.

Seçim sonrası her şey değişecek

Başbakan “Ne kasetler, ne iftiralar, ne montajlar bu ülkenin dirliğini bozamaz. Son 2 yılda 509 bin 516 kişi dinlenmiş. Bunların ne kadarının hukuki ve keyfi olduğu bilinmiyor. Skandalın boyutları şimdilik bilinmiyor. Belki de sizlerin de telefon görüşmeleri de dinlenmiş olabilir. Peşindeyiz, kovalıyoruz. Bu kayıtları dinleyenlerin dönemi 30 Mart akşamı farklı bir şekilde sona erecek. 70 milyona sesleniyorum. Öyle bir tavır koyun ki kaset siyaseti yapan siyasetçiler cevabını alsın. Bu casusluktur ve cezası ağırdır. Türkiye’de de bunun hesabı sorulacaktır. Biz bugüne kadar kadınlar çalışsın, yönetsin diye mücadele ettik” dedi.

“Milli irade”yi yedirmeyiz

Başbakan, “Bizi bölmek isteyenlere karşı tek millet.. Tek bayrak… Bayrak geçerken bakanlar ayağa kalkmadı diyor. Sen Hakkari’de mitinginde bir tane Türk Bayrağı koyamadın. Bizim için bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Siz bu iktidara nasıl olur da yolsuzluk yapıyor dersiniz. Devlet içinde devlet, paralel devlet asla kabul etmeyiz. Karşılarında bizi bulurlar” diyerek “milli iradeye” vurgu yaptı.

 


  • YAZAR
  • Editor