Biz, kadınların özgürlüğü için AKP'yi susturmak zorundayız
Kadını eve hapseden, kadını aşağılayıcı, ezen, sömüren ve toplumdan dışlayıcı bakış açısını ve kadın adına karar veren politikalarını, kadına yönelik cinayet ve şiddeti meşrulaştıran AKP iktidarını eleştiren kadınlar, iktidarların her zaman kadınlardan korktuğuna vurgu yaptılar. BirGün'e konuşan kadınlar, Gezi Direnişi'nden sonra bu yıl 8 Mart'ın kadınlar açısından farklı olacağına dikkat çekerek "Özgürlüğün sokakta olduğunu biliyoruz” dedi.
Türkiye’de kadın cinayetlerine AKP hükümetinin sessiz kaldığını belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi, öğrenci Nurseli Gözüaçık, kadın cinayetlerinin yaş ortalamasının giderek düştüğüne dikkat çekti. Gözüaçık, “Kadınlar, yaşamlarına dair karar vermek istediklerinde öldürülürken, kadın düşmanı açıklamalarına son gaz devam eden Başbakan, bir yandan da halkın alın terini çalmakla meşgulmüş” dedi. Bu yıl 8 Mart'ın önceki yıllardan farklı olduğunu söyleyen Gözaçık, “Gezi Direnişi’nden aldığımız güçle yaşamlarımızın hesabını sormak için meydanlara çıkıyoruz. Seçimler öncesinde ise kadın düşmanı AKP’den hesap sormakla kalmayıp AKP’yi susturmak için birleşik gücümüzle 9 Mart’ta Kadıköy’de olacağız” diye konuştu.
Bakan, vicdanına kilit vurmuş
Demet Güneş (işsiz), “Kadınların ne yapabileceklerinden çok ne yapması gerektiğine, karar verilen bir ülkede, Dünya Kadınlar Günü ne kadar anlamlıysa o kadar kadınız” dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın pedofiliyi normal karşıladığına da dikkat çeken Güneş, “Bunu söyleyen Bakan, vicdanına ve kalbine kilit vurmuş olmalı, kadın olmaktan utanmalı” dedi. Güneş, kadına yönelik cinayet ve şiddetin arttığını, hükümetin ise konuyla ilgili ciddi bir politikasının olmadığını belirtti.
Başbakanın kızlı erkekli söylemlerine değinen de Güneş, “Diyarbakır'da hamile bir kadın yemek yapmadığı için kaynı tarafından öldürüldü. Bir kadının ölmesinden ziyade, toplumun kurallarına uyup uymadığı maalesef ki daha önemli” dedi.
İktidar kadınlardan korkar
Kadınların, binlerce yıldır erkek egemen toplumda dövülüp öldürüldüğünü vurgulayan Pınar Turan (reklamcı), “Ezen ezilen ilişkisi olduğundan kadınlar hala baskı altında. Kadınlar olarak bunlara sessiz kalmayacağız. Özgürlük mücadelesini her dönem bir adım daha ileri taşıyacağız. Rosa'lar, Clara'lar, Mirabal Kardeşler, Şikagolu dokuma işçisi kadınlar ve daha binlercesi... Bugün, geçmişin verdiği cesaretle kadınlar, kendinden daha emin ve bilinçli yürüyor” diye konuştu.
İktidarların, kadınlardan her zaman korktuklarını kaydeden Turan, “Tıpkı, bugünkü iktidarın korkusu gibi. Korktuklarından kadını eve hapsediyorlar. İktidarın kadını aşağılayıcı, ezen ve sömüren bakış açısına karşın, kadınlar büyük bir direngenlik gösteriyor. Her haksızlık daha çok kadını sokağa çıkarıyor. Çünkü özgürlüğün sokakta olduğunu biliyoruz” dedi.
Başörtülü bacısını savundu
AKP iktidarının, kadının adını Bakanlık'tan çıkardığına dikkat çeken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi-ev kadını Gülay Karagöz, “Hükümet yatak odamıza kadar girdi. Kürtaj olup olmayacağımıza, kaç çocuk yapacağımıza, çocuklarımızı nasıl doğuracağımıza, hamileyken ne giyeceğimize kadar karar verdi” dedi. Kadınların, kürtaj için hastaneye gittiklerinde baskılara maruz kaldıklarını da belirten Karagöz, bu duruma karşı çıkan kadınların, kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya geldiğini söyledi.
Kadınların, emniyetten koruma almakta zorlandığını, alsalar dahi eşleri, sevgilileri veya aileleri tarafından öldürüldüğüne değinen Karagöz, “Başbakan ve bakanların, katillere yönelik kınama sözlerini duymuyoruz. Gezi Direnişi'nde darp edildiğini söylenen başörtülü kadın kardeşimize sahip çıktılar. Görüntülerde, darp olayının yalan olduğu ortaya çıktığı halde ‘başörtülü bacısını’ savunan Başbakan, ‘Adli Tıp raporu yeterlidir’ dedi. Üç yıl önce otobüste şort giydiği için dayak yiyen kadın kardeşimize ise ‘Kanıtlayabilecek görüntüsü var mı?’ dedi. Raporu, yeterli gelmemişti Sayın Başbakana!” diye konuştu.