Bakanlığın yapması gerekeni kadınlar yapıyor
Adalet Bakanlığı, kadın cinayetlerine ilişkin gerçekleri görmezden gelmeye devam ediyor. En son mecliste BDP’li vekil Ayla Akat Ata’nın kadın cinayetlerine ilişkin verdiği soru önergesini yanıtlayan Bozdağ, Adalet Bakanlığı koltuğunda sadece AKP’nin yolsuzluklarını aklayan yasaları çıkarmak, yargının AKP lehine işlemesini sağlayan düzenlemeler yapması için oturduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Bakanlıktan 2008'den başlayarak son 6 yılda öldürülen kadın sayısını, bunlara ilişkin kaç dava açıldığını, bu davaların kaçının yargılama sürecinin devam ettiğini, kaç kişinin yargılandığını, kaç kişinin ne ceza aldığını ve kaç kişinin ceza indiriminden yararlandığını sordu. Bozdağ’ın cevabı ise: yasa yok, veri yok.
Yasa çıkarmak kimin işi?
Bakan Bozdağ, "Türk Ceza Kanununda kadına yönelik kasten öldürme eylemleri için özel düzenleme bulunmaması, adli istatistiklerin sanık ve suç esasına dayalı olarak derlenmesi, mağdur esasına dayalı derleme yapılmaması ve farklı suç tiplerinin aile içi şiddet kapsamı içinde değerlendirilmesinin mümkün olması nedeniyle, soru önergesine konu edilen hususlarda ve talep edilen ayrıntıda Bakanlığımızda istatistik bilgi bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin nitelikli halden sayılması gerektiğini belirterek, kurulduğu günden bu yana mücadele yürütüyor. Defalarca Adalet Bakanlığı ve Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı ile de görüşen Platform üyeleri, Bozdağ gibi yakınmak yerine çözüm önerileri ile kadın cinayetleri gerçeklerini meclis gündemine taşımayı sürdürdü. Mecliste vekili bulunan partilerin imzaları ile Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik önerilerin AKP’ye sundu. Yasanın olmadığından yakınan Bozdağ soru önergesine verdiği cevapla AKP hükümetinin kadın cinayetlerini durdurmak gibi bir niyeti olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Yasa teklifini meclise taşımak için temaslarda bulunan Platform üyeleri ve CHP’li vekil Melda Onur ile Adalet Bakanı Bozdağ’ın soru önergesine verdiği cevabı değerlendirdik.
Onun kızı olsa ne yapardı?
Boşanmak istediği eşi tarafından öldürülen Gönül Dilekçi’nin Annesi Sultan Dilekçi, Platformla mücadelesini birleştirerek Gönül’ün katilinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldırdı. Dilekçi ailesi tüm kadınlar için adalet aramaya devam ediyor. Sultan Dilekçi, Bozdağ açıklamalarına dair şunları söyledi: “Ben adalet Bakanlığına söyledim, “benim kızım onun kızı olsaydı bu cezayı kabul eder miydi?” diye. Niye değiştirmemişler yasayı? Bu hükümet kadın cinayetlerini durdurmak için her türlü tedbiri almak zorunda. Bu hükümetin döneminde çoğaldı. Her gün bir kadın öldürülüyor”
Şikâyet etmesinler, yapsınlar
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu yalnız bırakmayan Melda Onur ise Türk Ceza Kanunu’nun değiştirilmesi için Platformla birlikte mecliste yaptıkları mesaiden bahsetti. Onur şunları kaydetti: “Bu kadar milletvekili var bu insanlar, kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu var. Kanunları onlar çıkarıyorlar. Şimdi şikâyet etmeye gerek var mı? Biliyorsunuz o gün biz Belma hanıma gittiğimizde, tüm partilerin grup başkanvekillerine gittiğimizde, Belma Satırla da görüştük. Belma satır bu konuyu bilen birisi. Kendisi kadın cinayeti davalarına girmiş çıkmış, davaları takip eden bir avukat. Şimdi şikâyet etmenin bir anlamı yok. Baksınlar, kanun teklifi verilmiş, hemen harekete geçsinler”
Kadın cinayetlerine neden oluyorlar
AKP hükümetinin kadın düşmanı politikalarına da değinen Onur: “Bu tür siyasilerin yönlendirmeleri kadın cinayetlerine neden oluyor. Aile içinde işlenen bir cinayet kadın cinayeti olmuyor mu? Muhtemelen onlar evlilik dışı olan cinayetleri de kabul etmeyebilirler, tahrik diyebilirler. Senelerdir böyle şeylerle bu kadınlar ölüp gittiler. Cinayetin savunulur bir gerekçesi olamaz” dedi.
Kamuoyu baskısı şart
Onur, Bozdağ’ın açıklamalarına ilişkin, kadın örgütlerinin yürüttüğü mücadeleye de değinerek: “Ne olduğu ortada, çok da fazla şikâyete gerek yok ki. Kaçak da dövüşmeye gerek yok. Aile ve sosyal politikalar bakanlığı ile kendi bakanlığı başka bir ülkenin bakanı mı. Gelsinler yanana çözsünler” dedi.
Onur kadın cinayetlerini önceleyecek gücün de yine kadınların örgütlü mücadelesi olduğunu belirterek devam etti: “Biraz daha yüklenmek lazım, kamuoyu oluşturmak lazım, AKP’nin bir şey için harekete geçmesi için kamuoyu oluşması lazım. Zaten ülkenin gündemi malum Bu kadar yoğun bir gündemde, yok cumhurbaşkanlığı, yok anayasa mahkemesini kaldıracağım yine gözümüzün önünde kadınlar ölüp gider. Biraz gerçeklere yüklenmek lazım, kamuoyu baskısı yapmamız lazım.”
Bu kadınlar hangi ülkede öldürülüyorlar?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Kav ise Bakan Bozdağ’ın görevini yerine getirmediğinin altını çiziyor. Kav: “Bugünkü Bakan Bozdağ’ın “bilmiyorum” demesi ölümleri hiç önemsemediklerini apaçık kanıtlıyor. Onun tutmaya gerek görmediği o kuru rakamlar var ya; onlar daha dün aramızda olan ve Bakan görevini yapsaydı halen aramızda olacak olan öldürülen kadın kardeşlerimizin gerçek hayatları. Yani can meselesinden söz ediyoruz ve muhatap bakanlık “bilmiyorum” diyor. Bu Bakanlık hangi ülkenin bakanlığı, bu kadınlar her gün hangi ülkede öldürülüyor? Gazete okumuyor, haber dinlemiyor mu Bozdağ? Ya da nasıl dinliyor? Bakanın “bilmiyorum” demeye hakkı yoktur, işte asıl “şımarıklık” budur.”
Bakanlığın yapması gerekeni biz yaptık
Kav da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Bakanın yakındığı yasal düzenlemelere ilişkin yürüttüğü çalışmalardan bahsediyor. Kav: “Adalet Bakanlığı’nın ve Meclis’in yapması gerekip de yapmadığı çalışmayı; “TCK Ek Madde Teklifini”, biz hukukçularımızla titizlikle hazırladık, 25 Kasım 2013 tarihinde Meclis’e Milletvekili Melda Onur’un desteğiyle ve ailelerimizle götürdük. AKP Grup Başkanvekili ile de görüştük. Ardından Uluslararası bir imza çalışması ile imza da topladık ve her milletvekiline mektup gönderdik. Dolayısıyla Bozdağ’ın bunlardan haberi olmamasına imkân yok”
Açıp mail kutularına baksınlar
Kav sözlerine şöyle devam ediyor: “Bozdağ açsın mail kutusuna baksın, orada yasa teklifimizi görecek. Hiç değilse kendisine sorulduğunda sitemizde yer alan “anıtsayaç”a ve her ay açıkladığımız gerçeklere baksın. Orada her gün birer ikişer hayatını kaybeden kadın kardeşlerimizi görecek.”
Bozdağ’ın bugünkü açıklaması suçunun ikrarı
Kav, kadın cinayetlerine dair AKP’nin uyguladığı politikaları da eleştiriyor. Kav: “Kadın cinayeti bir insanlık suçudur ve AKP bu konuda sessiz kalmakla bu suça ortak oluyor. Bugünkü açıklaması kendi suçlarının ikrarıdır. Ve en hafif deyimle ayıptır.”
Yasa AKP yapmadığı için yok
Kav yasanın neden olmadığı şu sözlerle özetliyor: “Bugün Ceza kanununda kadına özel düzenleme, AKP yapmadığı için yok. Bir gecede yasalarda köklü değişikler yapanlar, HSYK’yı değiştirenler bir tek cümleyi yasaya eklemez ise bu rezil duruma düşerler elbet. Başka bir ülkede olsa yine istifa sebebi olacak bir durum daha. Bunu, diğer istifalık tüm durumları, yolsuzlukları, adaletsizliği normalleştirebileceklerini sanmasınlar. Seçim sonuçlarıyla rahatlamalarına da gerek yok, ne kadın cinayetlerini ne de kendi hukuksuzluklarını normalleştirmeyecekler. AKP’nin kendini kurtarmak için yaptıklarıyla, toplum için hiç yapmadıkları arasında o kadar büyük bir uçurum var ki, bu toplumun elbette bunları görenleri var ve izin vermeyecek.”
AKP yapmazsa kadınlar örgütlü mücadeleleri ile yapacak
Kav sözlerini şöyle tamamlıyor: “AKP artık şunları anlamak zorunda; cinayet işleyen erkeği kınamadan, o çok korumaya çalıştığı aileyi de koruyamaz, sonuçlar ortada. Sorunu çözmek yerine üstünü örtmeye çalışmasın; gerçekler örtülemez. Kadın cinayetleri gibi her gün yaşadığımız somut acının hem devam ediyor oluşu hem de bunu durdurmak için verilen mücadele yalan söylemelerine asla izin vermeyecek. Bugünkü gibi zelil bir duruma düşmek istemiyorsa, bir an önce harekeye geçmeli, mecliste önünde olan Ceza Kanunu Teklifini yasalaştırmalıdır. Yetmez, kadınların artık öldürülmemesini sağlamalıdır. Bütün imkânlar elinde, bütün toplum bunu apaçık görüyor. O sağlamaz ise kadınların kendi emeğiyle yaratılmış bütün bu kamusal kaynakların “yüzme havuzlu villa için” değil, hayatta kalmak için kullanmalarını, kadınların örgütlü mücadelesi elbette sağlayacak.”