Ferdane Çöl ayrılmak istediği ve şiddet gördüğü için koruma altında olduğu kocası Sedat Çöl tarafından 13 Ekim 2011 tarihinde, İzmir’de bıçaklanarak öldürülmüştü. Tam iki buçuk yıldır süren Ferdane Çöl davasının bugün (26 Mayıs Pazartesi) 12. duruşması görüldü.

Dosya karar aşamasında
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava şimdiye kadar geç gelen Adli Tıp Kurumu raporları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Kriminal belgeleri tarafından uzuyordu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun takip ettiği davada sık sık adaletin geciktiği vurgulanıyordu. Bu celsede hakim değiştiğinden, yeni hakim dosyada eksik olup olmadığı incelendikten sonra bir sonraki celsede savcının mütalaasının alınacağını açıkladı. Sanıkların yeni tanık taleplerine karşılık artık yeni tanık dinlenmesine gerek olmadığını belirten hakim, dosyanın karar aşamasında olduğunu belirtti ve duruşmayı 4 Temmuz tarihine erteledi.



Ağır ceza için meclis göreve
Duruşma öncesinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Bayraklı Adliyesi C Blok önünde bir eylem yaptı. Ferdane Çöl davasında artık adaletin sağlanması gerektiğini ifade eden Platform, davanın tam iki buçuk yıldır sürdüğünü vurguladı. Eylemde konuşan Ferdane Çöl’ün annesi Suna Maviş “Artık adalet istiyoruz. Hükümet sesimizi duysun, kadın cinayetleri, son bulsun” dedi. Platform temsilcisi Sanem Deniz Kural ise, Soma’da yaşanan katliama değinerek, “AKP hükümeti kadın cinayetlerine ağırlaştırılmış müebbet hapis getiren yasa önerimizi dikkate almazsa, kadınlar açısından da tıpkı Soma gibi bir sonuçla karşılaşacağız. Kadın cinayetlerinde ağırlaştırılmış müebbet yasalaşana dek mücadelemizin peşindeyiz” dedi. Basın açıklamasını yapan Melis Kayadelen şunları söyledi: “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın kadın ve çocuk cinayetlerinde yasaları ağırlaştırılması için daha kaç kadının ölmesi gerekiyor? 13 Mayıs 2014 günü Meclis’te tüm partilerle görüşme yapmış ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yasalaşması için kadın cinayetlerinin hukuken tanınması için tüm partilerden söz almıştık. Bu sözün gerçekleşmesi meclisin toplum önündeki sorumluluğudur.”