12.06.2012 I Bu yola çıkarken kimse bize "dikensiz gül bahçesi" vaat etmedi. Kadın cinayetlerini, şiddeti, tecavüzleri yaşayanlarla bizi yan yana getiren mücadelemiz, işte tam da bu yüzden hep öfkeli oldu.
Her kazanımımız daha çok öfke ve mücadele gücü biriktirdi bizde. Öyle bir yolda yürüyoruz ki, daha kazanımlarımıza sevinmeye fırsat kalmadan, yeni bir mücadeleye koyuluyoruz. İşte geçtiğimiz hafta takip ettiğimiz tecavüz davasının karar duruşmasında tam da bunlar yaşandı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi olan kadın arkadaşımızın davasında, ilk kez müdahillik talebimiz kabul edildi. Bu karar, takip ettiğimiz tüm kadın cinayeti davalarına emsal teşkil edecek ve artık tüm davalarda söz hakkımızı almamızı sağlayacak. Dernek olarak tüzel kişiliğe kavuştuktan sonra elde ettiğimiz bu önemli kazanımın hemen ardından ise hakimin asla kabul edilemez kararları geldi. Tecavüzcülere "iyi hal" indirimi ve ardından Yargıtay kararı için geçecek sürenin uzunluğu gerekçe gösterilerek verilen tahliye kararı. 14 buçuk'ar yıl ceza kesilen iki tecavüzcünün suçunu sabit gördüğünden bu cezaları veren hakim, onları tahliye ederken nasıl bir mantıkla bu kararı verdi? Neye dayanarak 2 ile 3 yıl arasında değişen sürelerde gelecek Yargıtay kararına kadar tecavüzcülerin serbestçe dolaşabilmelerine imkan tanıdı? Bunu bize hangi hukuk, hangi adalet açıklayabilir? Bakanlarının çıkıp tecavüze uğrayan kadının kendini öldürmesi gerektiğini söylediği bir ülkenin hakimlerine, adaletine güven olur mu?
Adalet uğruna mücadele edenler olarak çok net söylüyoruz; Hayır!
Biz, tüm haklarımızı söke söke almış olan bu memleketin örgütlü kadınları olarak, verdiğiniz adaletten eser olmayan kararlar karşısında direnmeye devam edeceğiz. Ayşe Paşalı'nın, Münevver Karabulut'un katillerine ağır ceza verdirmeyi başaran, kadına karşı şiddeti önleyecek yasaları yazan, davalarda müdahilliğini kabul ettiren mücadelemiz devletin ve hükümetin kadın düşmanı kararlarına karşı devam edecek.
Daha önceki günlerde açıklama yapan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kadınlara kürtaj hakkı yerine tecavüzcülere verilen cezaların ağırlaştırılması için eylem yapmalarını buyuruyor. Bakan Akdağ, utanmazca yaptığı bu açıklama ile, yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz kadın katillerine ve tecavüzlere ağır cezayı, sanki kendi bulmuşçasına bize geri sunuyor. Sizin göz yumduğunuz, yasalarınızla karşısında olmak şöyle dursun, yanında olduğunuz kadın katillerine ve tecavüzcülere karşı biz yıllardır mücadele ediyoruz Bakan Recep Akdağ. Bunu bilmiyorsan, öğren. Kadınlara ağır ceza hakkını söke söke almayı öğütleyeceğine, bu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kadınların bırakın sağlığını, yaşam hakkını ihlal eden katillere, tecavüzcülere karşı sen kabineni harekete geçir. Kadınların mücadeleleri ile kazandığı kürtaj hakkını yasaklayarak kadın cinayetlerine davetiye çıkaracağına, meclise defalarca kez ilettiğimiz, ağır ceza taleplerimizi içeren yasaları yürürlüğe koy.
"Tecavüzcülerin 'iyi hal'i nasıl olur? Hakim, onların taktıkları kravata bakacağına, benim bedenimdeki dikişlere bakarak kararını vermeliydi." Bunları sorguluyor tecavüze uğrayan kadın arkadaşımız, kararın ardından. Bize ise bir kez daha haykırmak düşüyor: "Adalet biziz, susmayacağız" Şiddete uğrayan kadınları korumayan, tecavüzcülere ve kadın katillerine ağır ceza yerine indirim verenler bizden korksun. Çok yakında görevini yapmayan polisler, savcılar, hakimler, bakanlar için idari davalar açacağız. Kadın cinayetlerinin, şiddetin ve tecavüzlerin; tek bir tanesini bile atlamadan bütün sorumlularından hesap soran mücadelemizi, verdiğiniz bu kararlar karşısında daha da bilenerek sürdüreceğiz.,
Sanem Deniz Kural