A'dan Z'ye yeni yargı paketi
9.6.2014
AKP hükümetinin 4 Mayıs Çarşamba günü mecliste tartışmaya açtığı yeni yargı paketinde yine kadınlar yok. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun tam üç kez meclise sunduğu TCK değişikliği AKP hükümetinin verdiği tüm sözlere, açıklamalara rağmen meclise taşınmadı. AKP kadın düşmanlığına A'dan Z'ye devam ediyorsa, kadınlar da yasaları çıkana kadar A'dan Z'ye mücadele diyor.

4 Mayıs Çarşamba günü, AKP hükümeti aylarca her konuşmada sözünü verdiği yasa paketini meclis gündemine taşıdı. Cinsel suçlarla önemli hükümler içeren yasa paketi, toplumun yarasına merhem olmaktan çok AKP hükümetinin kendi kadın düşmanı politikalarını pekiştirmeye devam ediyor. Tüm toplumun vicdanını yaralayan, meydanlara dökülmesini sağlayan tecavüz, kadın cinayeti davaları yaşanmamış gibi davranan AKP hükümeti, bırakın ağır cezayı yeni indirim yollarını yasalaştırmaya çalışıyor. 

Kadınlar kendi yasalarını tam üç kez meclise sundu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yasa teklifini meclise tam üç kez sunmasına rağmen, AKP’nin paketinde kadının adı yok. İlk önce 25 Kasım’da kadın cinayetlerinin “nitelikli halden” sayılması gerektiğini ve hiçbir indirim hükmünün uygulanmaması gerektiğini söyleyen platform, tüm dünyadan topladığı on binlerce imza ile mart ayında yasa teklifini tekrar meclise iletmişti. En son yeni yargı paketinin gündeme alınacağı tarihlerde mecliste tüm siyasi partilerin vekilleri ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile görüşen platform, vekillerin desteğini ve AKP’nin sözünü almıştı. Adalet Komisyonu toplantılarına da katılan platform yasa meclise gelmeden orada da itirazlarını dile getirdi, AKP sustu. AKP ne komisyon toplantısında kadınlara yönelik hükümlerin eklenmesine dair verdiği sözü tuttu, ne meclisteki görüşmeler sırasında kapısının önünde öldürülen kadınların ailelerinin uyarılarını dinledi, ne de mecliste Platformun verilerini açıklayan vekillere kulak astı. 

AKP katillerin önünü açıyor

Peki, yeni yargı paketi nasıl hükümler getiriyor. Cezaların kademeli olarak arttırılacağını iddia eden yasa paketi,  özünde AKP’nin muhafazakâr politikalarını muhafaza etmeyi hedefliyor. Çocuk yaşta evlilikler ile ilgili ceza artırımı olsa bile evlilikleri engelleyecek hükümler içermiyor. Cinsel suçlarla ilgili soruşturmayı şikâyete bağlı kılma ve sadece maddi delillere göre soruşturma gibi hükümlerle aslında bu suçların yargılamasının önünü kapatıyor. Bu da yetmezmiş gibi “fiilin ani işlenmesi” gibi muğlak ifadelerle sanıklara yeni indirim yolunu açıyor. 

Yasa “yaşam” demek

AKP bildiğini okumakta ne kadar ısrarcıysa, kurulduğu güden bu yana mücadele yürüten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kadınların yaşam hakkını korumakta ısrarcı. Manisa, İzmir, Ankara, Eskişehir, Bursa ve İstanbul’da sokaklardan AKP’yi uyarak Platform üyeleri tam 3 kez meclise sundukları yasa kabul edilene ve koruma kanunları uygulanana kadar AKP’nin yakasını bırakmayacak. 

Hukukçular ne diyor?

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun pek çok ilde davalarını da yürüten, kadınların yaşam hakkı ve kadın katilerinin ağır ceza alması için mücadele yürüten hukukçular yeni yargı paketini değerlendirdi. 

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Avukatı Çağla Deniz Felamur

Hükümet görevini yapmak zorunda

TCK da düzenleme yapılmasına ilişkin olarak hazırlanan torba yasada sadece cinsel suçlara ilişkin düzenleme bulunmakta, kadın cinayetlerine ilişkin hiçbir yeni düzenleme getirilmemektedir. 2013 yılında 237 kadın kardeşimiz katledilmiştir. Bu sayı 2014 yılın henüz yarısına dahi gelmemişken kadın cinayeti sayısı 121 e ulaşmıştır. Kadın cinayetlerindeki bu korkunç sayılara rağmen AKP hükûmeti halen hiçbir yasal düzenleme yapmamakta ısrarcıdır. 

 

AKP’ye göre kadınlar suçlu

Torba yasada kadın cinayetlerine ilişkin düzenleme yapacağını açıklayan hükûmet yine sözünü tutmamıştır. Keza söz konusu torba yasada cinsel suçlara ilişkin yapılan düzenlemede kabul edilebilir nitelikte değildir. Yasada yapılmaya çalışılan düzenlemeler AKP hükûmetinin erkek egemen ve kadın düşmanı siyasetinin bir görünümüdür.  Yasa sanki tecavüzcüleri korumak için çıkarılmış gibidir. Tecavüzcüyü korumaya çalışan zihniyet haliyle kadın katillerini de korumaya çalışmakta ve kadın cinayetine ilişkin yasada düzenleme yapmaktan kaçınmaktadır.  AKP zihniyetinde erkek mağdur, kadın ise kendi yasamı hakkında karar vermek istediği için, bir birey olarak toplumda yer edinmek istediği içinse SUCLUDUR.  Bu nedenledir ki aldattı beni, boşanmak istedi, hakaret etti ve benzeri iddialarla katledilen kadın kardeşlerimiz AKP zihniyetinin gözünde bu kaderi hak etmiştir, bu kadınların fıtratlarında vardır ve haliyle de kadın cinayetlerine ilişkin hiçbir düzenleme yapmamaktadırlar.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aylar önce olarak yasaya ek madde önerisinde bulunduk. Kadın cinayetlerinde tahrik ve takdiri indirimler uygulanmaması, kadın cinayetleri nitelikli adam öldürme sucu kapsamına alınması için. Her eylemimizde her davamızda sokaklarda, meydanlarda, adliye önlerinde ve son olarak meclis önünde yakınlarını kaybeden ailelerle ve koruma mücadelesi veren kadın kardeşlerimizle AKP ye seslendik, Kadınları koruyun bu sizin göreviniz diye. Koruma kanunu nasıl çıkarttırdıysak,  kadın cinayetlerinde katillere indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını da çıkarttıracağız. 

 

AKP hangi ülkede yaşadığını unutmuş olmalı

Yeni yargı paketinin görüşüldüğü gün meclise giden platform temsilcilerimize kadın cinayetlerinde  mevcut  yasaların yeterli olduğu söylenmiştir. Yine ayni gün Aile ve Sosyal politikalar bakanlığı bakan yardımcısı Aşkın Asan mecliste yaptığı konuşmada  "toplumsal cinsiyet eşitliğinde Türkiye şampiyondur" demiştir. Zannediyorum kendisi başka bir ülkede yasamakta ama orayı Türkiye zannetmektedir. 

Açıkça görülmektedir ki Türkiye de katledin kadınlar AKP nin umurunda değildir. Sadece kendi hayatıyla ilgili karar vermek isteyen bir kadını öldüren katile iyi hal indirimi ya da hâksiz tahrik indirimi vermek katili ödüllendirmektir. Bu uygulama devam ettiği surece kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi zorlaşmaktadır. 

 

Mücadelemize devam edeceğiz

Hükûmet artık kadın cinayeti gerçeğinin farkına varmalı, siyasi ve toplumsal çok büyük bir sorun olduğunu idrak etmelidir. Kadınları korunmasına ilişkin yasalar yeniden düzenlenmeli, uygulamadaki aksaklıklar giderilmeli, yasayı uygulamaktan kaçınan görevlilere idari ve adli yaptırımlar en ağır şekilde uygulanmalıdır. Kadın cinayeti kavramı TCK ya girmeli, nitelikli adam öldürme sucu kapsamına alınmalı ve katiller en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Hükûmet görevini yapmak zorundadır ve onlara görevlerini yaptırtana kadar sokaklarda meydanlarda adliyelerde hak mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Avukatı Aysu Yazıcıoğlu

Yasal düzenleme gerekiyor

Yargı paketi ile düzenleme getirilen ceza kanunları hükümlerini incelediğimizde kadın cinayetleri hakkında tek bir madde dahi içermediğini görüyoruz. Bu durumda yeterli olup olmadığının değerlendirilmesine bile gerek yok. Çünkü herhangi bir düzenleme maalesef yok. Aksine, cinsel saldırı sırasında uygulanan şiddet konusunda indirim getiriliyor.  Yürürlükte olan TCK’nın 102. Maddesinin 4. Fıkrasında “ Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.” Hükmü bulunmaktadır. Ancak ceza kanununda yapılacak değişiklik ile söz konusu yaralama durumunda, yaralama suçunun neticesi ağır değilse ayrıca kasten yaralama suçundan ceza verilmeyecektir. Kasten yaralama suçundan da ayrıca ceza verilebilmesi için mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması, konuşmasında sürekli zorluk, yüzünde sabit iz, yaşamını tehlikeye sokan bir durum, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğması, iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesi, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesi, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolması, yüzünün sürekli değişiklik, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesi, vücutta kemik kırılması ve ölüm meydana gelmesi gerekecektir. Bunlardan biri mevcut değil ise cinsel saldırıyı gerçekleştiren kişi kasten yaralama suçundan ceza almayacaktır. Bu düzenleme de kanunu ileri götürmek yerine geriye götürmektedir.

 

Cinsel suçlarla ilgili düzenlemeler de yetersiz

Sadece kadın cinayetleri hakkında düzenleme bulunmaması değil cinsel saldırı suçları ile getirilen düzenlemeler de hükümetin kadına bakış açısından ve ülkeyi muhafazakârlaştırma politikalarından kaynaklanmaktadır. Böyle olmasa idi, kadın cinayetleri hakkında verilerini tutarlar (Adalet Bakanlığı’nın açıklamasına göre veri tutulmuyor), Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nun uygulanması için gerekli düzenlenmeleri yaparlar, kadın cinayetlerinin ağırlaştırılması, bu suçlarda haksız tahrik ve iyi hal gibi indirim nedenlerinin uygulanmaması hakkında düzenlemeleri Ceza Kanunu’na eklerlerdi.

 

Yasal düzenleme şart

Bizler bir taraftan yasal düzenlemelerin yapılması için çalışma yaparken bir yandan da devam eden kadın cinayeti davalarında sanıkların en ağır cezayı almaları için hukuki mücadelemizi sürdürmekteyiz.  Ayrıca kamuoyunun dikkatini çekmek için de duruşmalarımızdan önce eylemler yapmaktayız. Hükümetin yapması gereken toplumsal cinsiyet eşitliği politikasının uygulanmasıdır. Bunun için de eğitimlerin verilmesi, yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

 

Cezai indirim kabul edilemez

Yeni yargı paketinde cinsel suçlar açısından düzenlenen “fiilin ani hareketle işlenmesi” halinde cezanın miktarı düşüyor ve ayrıca ani hareket kavramı muğlak bir ifade, içeriği belli değil. Tasarıya, cinsel taciz, cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarında “çocuğun ve kadının beyanının esas alınması ve aksini ispat yükümlülüğünün erkekte olması” na ilişkin de hiçbir hüküm konulmadığını ve şikâyet süresinin 6 ayla sınırlandırılmasına devam edildiğini görmekteyiz. Davalarda bizi en çok zorlayan durumların sanığın haksız tahrik ve iyi hal indirimi gibi nedenlerle ceza indirimi alması ve davaya platform olarak katılmamızda yaşanan sıkıntılar olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar kadın örgütleri suçtan dolaylı olarak zarar gören konumunda olsalar da, maalesef bazı mahkemeler tarafından yasal düzenleme aranıyor. Bizim kadınlara kadın olmaları sebebiyle, kişinin cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle, eşe ya da eski eşe, nişanlıya ya da eski nişanlıya ailenin bir ferdi, mağdurla evlilik dışı ilişki yaşayan veya aynı çatı altında yaşayan bir kimse tarafından işlenmesi hallerinin ağırlaştırıcı neden olarak sayılması, bu durumda haksız tahrik hükümleri, gelecek indirimi ve takdiri indirim nedenlerinin uygulanmaması, kadın örgütleri, konusu kadın cinayeti ve kadına karşı şiddetin diğer örnekleri olan davalarda katılan sıfatıyla yer almasının yasal zemininin oluşturulması yönünde taleplerimiz var. Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında politikanın uygulanması gerekmektedir. 

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Avukatı Evin Konuk

 Cezaları yeterli görüyorlar

Kadın Cinayetleri ile ilgili herhangi bir düzenlemenin yer almadığını dile getirdiğimizde sadece dinlemekle yetindiler. Cinsel suçlarla ilgili düzenlemelere dair önerilerde bulundum. Özel soruşturma usullerinin geçirilmesi gerektiğini, kadının beyanını esas alınması gerektiğini söyledim. Yine AKP’li aynı vekil, “ne demek kadının beyanı esas alınacak” diyerek tepki gösterdi. Ruh sağlığının bozulmasının psikiyatrik raporlarla delili olarak kabul edilmesi gerektiğini söylediğimde bunu da kabule etmediler. Masumiyet karinesi var diyerek itiraz ettiler. Kadınların ifadeleri için özel kavuşturma ve soruşturma usulleri geliştirilebilir dedim. Kadının ifadesi alınırken kamera kaydı olabilir, kolluk değil cumhuriyet savcısı ifade alabilir dediler. Ben oradan kalkığımda da aynı yerden devam ettiler. Ben misafir sanatçı gibi ayrıldım. Bizim teklifimiz cinayetlerle ilgili olduğu için, komisyon bunu kendisine yeni bir gündem olarak almadı. Cinsel suçlar üzerinden düzenlemeler üzerinden taslakları üzerinden gittiler. Bende oluşan izlenim teklifimizi değerlendirecekleri yönünde değil. Komisyon toplantısına katılmak çok önemliydi.

 

Türkiye’deki cezaların çok çok ağır olduğunu düşünüyorlar. “Zaten ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ve cezayı alıyor bu adamlar. İyi hali varsa indirim alıyorlar. Bunu daha da arttırmaya gerek yok” şeklinde düşünüyorlar. Kadın cinayetleri gibi bir gündemleri yok. Basında kadın cinayetleri ve çocuk cinayetleri ile ilgili bir şeyler yapılacağı yönünde pek çok söz verildi ama bunların hiç birisini görmüyoruz diyerek eleştirdim. Ancak buna da bir cevap alamadım.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Avukatı İpek Bozkurt

Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Eleştirisi

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak da 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Kişilere Karşı Suçlar arasında yer alan;

 Hayata Karşı Suçlar kapsamında 82. (Kasten Öldürme Nitelikli Haller) ve 84. (İntihara Yönlendirme) maddelerinde,

Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar kapsamında 86. Maddede (Kasten Yaralama),

İşkence ve Eziyet kapsamında 96.  maddede (Eziyet),

 Hürriyete Karşı Suçlar kapsamında 106. (Tehdit) ve 109 (Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma) maddelerinde

düzenlenen suçların kadınlara kadın olmaları sebebiyle, kişinin cinsiyet kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle ,  eşe ya da eski eşe, nişanlıya ya da eski nişanlıya ailenin bir ferdi , mağdurla evlilik dışı ilişki yaşayan veya aynı çatı altında yaşayan bir  kimse tarafından işlenmesi  hallerinin ağırlaştırıcı neden olarak sayılmasını öngörecek değişiklik taleplerimiz vardı.

Değişiklikleri talep etmemizin yegane nedeni azalmadan artan kadın cinayetlerine ilişkin davaları Platform olarak da takip ederken Türk Ceza Kanun’daki ilgili hükümlerin kadınların sadece kadın oldukları için öldürüldükleri bu coğrafyada yaşam haklarının yeterince güvence altına almadığına şahitlik etmemizdir.

“Torba Kanun” olarak adlandırılan garabet kanun yapım yöntemi ile yasama erki, içerikleri farklı pek çok kanunda yaptığı değişiklikleri, tek tek, madde madde tartışmaya açmadan, tek bir kanun metni üstbaşlığında “torbalayıp”, dakikalar içinde Meclis’de kabul ettirip, Türk yargı sisteminin içine hızlıca salmaktadır. Ülkede her gün, koruma kanunlarının ve yönetmeliklerinin uygulanmaması ve yetersiz kalması nedeni ile göz göre göre yaşanan kadın cinayetlerinin hızı ve sıklığı ile yarışacak şekilde bu tip Torba Kanunlar kabul edilmektedir. 

İktidar partisi tarafından Meclis’e sunulmuş olan ve içinde, arasında Harçlar Kanunu, Yargıtay Kanunu, İdari Yargılama Usul Kanun da dahil olmak üzere 10’dan daha fazla kanun hakkında değişiklikler içeren Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı  (“Kanun Tasarısı”) da bir “Torba Kanun”dur. 

 Kanun Tasarısı’nı incelediğimiz zaman tespit edebildiğimiz ise Platform olarak sunmuş olduğumuz değişiklik önerilerinin tamamen gözardı edildiğidir.

·                           Kanun Tasarısı’nda “kadın” kelimesi sadece Genel Gerekçe’nin I. Maddesinde bir kere kullanılmıştır.

·                           Kanun Tasarısı, Türk Ceza Kanunu’nun sadece 4 maddesinde değişiklik önermekte olup, bunlar da Kişilere Karşı Suçlar arasında yer alan ve sadece “Cinsel Dokunulmazlık” kapsamındaki suçlara ilişkindir (102 ila 105. Maddeler).

·                           Kanun Tasarısı’nın Genel Gerekçesi’nden de anlaşılabileceği üzere, iktidar partisinin iradesi kadınların kasten öldürülmeleri ve yaralanmaları, eziyet görmeleri veya hürriyetlerinin kısıtlanması konusunda ağırlaştırıcı hükümler kabul etmek değil, sadece “Cinsel Dokunulmazlık” kapsamında sınırlı bir düzenlemeye gitmektir.

Türk Ceza Kanunu kapsamında “Cinsel Dokunulmazlığa” ilişkin suçlar, Kişilere Karşı Suçların sadece sınırlı bir kısmına ilişkindir. Bu nedenle sadece bu suçlara ilişkin getirilen ağırlaştırıcı hükümler, kadınların sadece kadın oldukları için toplumda uğradıkları şiddetin ve kadın cinayetlerinin durdurulması için yeterli değildir.

Kadının “yaşam hakkının” korunabilmesi sadece cinselliğinin korunması ile mümkün olmayıp, Kanun Tasarısı da öngördüğü bu dar ve yetersiz hukuki içerik de erkek egemen iktidarın kadına ilişkin bakış açısının bizatihi yansımasıdır.