Topuk seslerimizi her yerde duyacaklar
20.8.2014
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın TBMM Genel Kurulu'nda AKP'ye yönelik dün "Şeytan diyor ki, çıkart şu ayakkabıyı, fırlat. Ama bir ayakkabıma bakıyorum bir size bakıyorum. Değmez diyorum" sözleri Genel Kurul'da sert tartışmalara neden oldu. Meclisteki tartışmaları Yarın'a değerlendiren Nazlıaka'nın cevabı net: "Ayakkabılarımızın topuk seslerini her yerde duyacaklar".

 CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın TBMM Genel Kurulu'nda AKP'ye yönelik dün "Şeytan diyor ki, çıkart şu ayakkabıyı, fırlat. Ama bir ayakkabıma bakıyorum bir size bakıyorum. Değmez diyorum" sözleri Genel Kurul'da sert tartışmalara neden oldu.

 

Mecliste bile “şiddet” tehdidi
 

TBMM Genel Kurulu'nda AKP Van Milletvekili Gülşen Orhan, kadına yönelik şiddet konusunda gündem dışı söz aldı. Orhan, "Bize yönelik, bana yönelik bu şiddeti bu insanlar görmüyor mu, bu arkadaşımız görmüyor mu? Bunu neden lanetlemiyor? Ve çıkıp burada kadına yönelik şiddeti insanlara anlatmaya çalışıyor ve burada bir yanlışlık olduğunu ifade etmeye çalışıyor bütün agresifliğiyle, bütün heyecanıyla, bütün duygularıyla. Ancak inandırıcı olmadığını fark ettiğinde de çıkıp çok pahalı ayakkabıyla, binlerce liralık ayakkabısıyla kadın şiddetine yöneliyor. Bu doğru bir davranış değil" dedi.  Bu sözlerin ardından söz alan Aylin Nazlıaka’ya sataşmalar burada da bitmedi. Nazlıaka söz istediğinde, “ayakkabıları bağlı mı?” sataşmalarından, “botokstan gözlerin görünmüyor” a kadar pek çok tacizkar cümle sarf edildi. AKP’li bazı vekiller “kadın diye ses çıkarmıyoruz” diyerek, Nazlıaka’ya sözlü tehdit ve saldırılar devam etti. Ayakkabı kutularından milyonlar çıkanlar, kadına yönelik şiddet olunca ayakkabının topuğuna laf atıp, cinsiyetçi söylemleri ile pes dedirtmeye devam etti. 

 

Mecliste yaşanan tartışmaları Aylin Nazlıaka Yarın gazetesine değerlendirdi:

 

CHP İstanbul Vekili Aylin Nazlıaka

 

Ayakkabılarımızın topuk seslerini her yerde duyacaklar

 

AKP hükümetleri dönemi, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından cumhuriyet tarihinin en kötü dönemidir. Kadın cinayetlerinin yüzde 1400 arttığı, günde üç kadının öldürüldüğü bir süreç yaşıyoruz. Erkek şiddetinin bu denli arttığı bir başka dönem yok. 

 

Birinci Erdoğan dönemi toplumsal cinsiyet eşitsizliği açısından daha az sorunlu geçti. Bu dönemde gizli ajandalarını gerçekleştirmek için planlama yapmış olmalılar. Kadın-erkek eşitliğine inanmasalar da daha dikkatli bir söylem kullandılar. İkinci Erdoğan dönemi eşitsizliğin daha açık vurgulandığı, bu eşitsizliğin sağlanması için sistematik çalışmaların yapıldığı bir dönemdi. Erdoğan kadın derneklerinin önünde yaptığı konuşmada açıkça “Ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum” dedi. Üçüncü Erdoğan dönemi ise toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında en dibe vurduğumuz dönemdir. Kadın işsizliğinin arttığı, kadının geleneksel rollere sıkıştırıldığı ve eve hapsedilmek istenen zihniyetin ete kemiğe bürünmüş halini gördük: Plajların, asansörlerin, tren ve otobüs koltuklarının cinsiyete göre ayrıldığı, kadının araba kullanmasının gereksiz olduğunun söylendiği, hamile kadınların sokakta gezmemesi gerektiği, kahkaha atan kadının iffetsiz olduğu, dondurma yemenin olumsuz çağrışımlar yaptığı açıklamalarının yapıldığı bu süreçte kadınlar iyice baskı altına alındı. 

 

Kadınların güçlendiği bir dönem olacak

 

Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğu dönem ise kadınların güçlendiği bir dönem olacak. Çünkü bütün bu yaşananlar kadınları sindirmek yerine öfkeli yığınlara dönüştürdü. Şimdi tıpkı Gezi olaylarındaki sosyal patlama gibi kadınlar da omuz omuza direnmeye hazır durumdalar. Türkiye’den başlayıp eşitsizliğin olduğu tüm ülkelere yayılacak bir kadın devrimini gerçekleştirmenin ön safhasındalar. Ayakkabı işin sembolü oldu; kadını yaşamın her alanından silmeye çalışsalar da ayakkabılarımızın topuk seslerini her yerde duyacaklar! Bir Çin atasözü vardır; kadın isterse dağlar yer değiştirir diye. Türkiye’de dağların yerini değiştireceğiz. Kadınlar bu güce sahip. Sosyal medyada “geliyor terlik” etiketiyle kendi kendine başlayan kampanya bunun göstergesi. Sevgili Ece Temelkuran böyle bir etiket açtı ve o gün Twitter sallandı. Dünyanın ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinden, farklı yaş gruplarından, farklı sosyoekonomik düzeylerden kadınlar, erkekler ve LGBTİ bireyler ayakkabılarının, terliklerinin fotoğraflarını paylaştılar. Polonyalı bisikletçi kadınlar bize destek olmak için terliklerini alıp bisikletle Türkiye’ye gelmek istiyorlar!

 

Kadın katileri AKP’den güç alıyor

 

AKP milletvekilleri öyle tahammülsüzler ki hiçbir eleştiriyi kaldıramıyorlar. Halbuki ben onların kurdukları cümleleri tekrarlayıp aynalama yapıyordum. Dinledikleri zaman ancak yüzleşebiliyorlar demek ki. Sığınma evlerinde kalan kadınların oy kullanabilmesi için verdiğim kanun teklifi üzerine konuşurken “boş işler bunlar” diye bağıran kişilere siyasetçi demek de zor. 

 

Kadın katileri, tecavüzcüleri ve tacizcileri bu gücü AKP’lilerin söylemlerinden ve eylemlerinden alıyorlar. Ama biz kadın dayanışmasıyla karşı karşıya kaldığımız bu şiddet sarmalından kurtulacağız. Kadınlar özgürdür, özgür kalacak…

 

Söyleyecek sözümüz, gidecek yolumuz, bitmeyen umudumuz var!