Sağlık Bakanlığı kadın cinayetlerini yok sayıyor
20.8.2014
Geçtiğimiz hafta meydanları doldurup, kadına yönelik şiddeti durdurun diyen kadınların tepkisine ilk tepki Sağlık Bakanlığı'ndan geldi. Açıklama kadına yönelik şiddet ile ilgili gerçeklerin resmi ağızlardan kabul görmesi açısından olumlu olmakla beraber, koca bir gerçek yok sayılıyor. Kadın cinayetlerine dair gerçekler Sağlık Bakanlığı verilerinin neresinde?

 

Sağlık Bakanlığı, kadına yönelik şiddet olaylarının haritasını çıkardı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2013’te kadına yönelik 12 bin 946 şiddet olayı gerçekleştiğini açıklarken, en çok şiddetin 1213 vaka ile İzmir’de yaşandığını belirtti. Müezzinoğlu, İzmir’i, 828 vaka ile Bursa’nın, 809 vaka ile Ankara’nın, 735 vaka ile de Tekirdağ’ın takip ettiğini kaydetti. Kadına yönelik şiddetin daha çok olduğu düşünülen doğu ve Güneydoğuda şiddet vakalarının düşük olduğu gözlendi. 

İstanbul liste sonlarında

İstatistiklerde İzmir, kadına yönelik şiddette ilk sırada yer aldı. İzmir’de 1213 kadına yönelik şiddet vakası gerçekleşti. İzmir’i 828 vaka ile Bursa, 809 vaka ile Ankara ve 735 vaka ile Tekirdağ takip etti. Neredeyse her konudaki istatistiklerde listenin ilk sırasında yer alan İstanbul ise kadına yönelik şiddette 396 vaka ile sıralamanın sonlarına doğru yer aldı. Töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin daha çok yaşandığı düşünülen doğu ve güneydoğu illerinde istatistikler düşük çıktı. Muş, 1 vaka ile en az kadına yönelik şiddetin yaşandığı il oldu. Bitlis 2 ve Ağrı 3 vaka ile Muş’u takip etti. Doğu ve Güneydoğu’daki rakamların düşük gözükmesi, kadına yönelik şiddetin resmi kayıtlara yansıtılmadığı düşüncesine yol açtı.

Kadın cinayetlerinden haberi yok

Bakan Mehmet Müezzinoğlu şiddet vakalarına ilişkin verdiği bilgilerde, şiddet mağduriyetinin türleri açısından ölüm kayıtlarının tasnif edilmediğini, bu nedenle bu konuda veri bulunmadığını kaydetti. Şiddet en üst biçimi, bir kadının yaşam hakkının elinden alınması gelen kadın cinayetlerine dair Sağlık Bakanlığı üç maymunu oynamaya devam etti.

Sadece Temmuzda 35 kadın öldürüldü

Kadın cinayetlerine dair gerçekleri hükümet inkâr etmeye devam etse de, üç yıldır bu konuda tüm topluma seslenen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gerçekleri dile getirmeye devam ediyor. Platformun açıklamalarına göre sadece geçtiğimiz temmuz ayında 35 kadın öldürüldü. 2013 yılında 237 kadın öldürülmüş, 2014’ün ilk yedi ayında ise toplam 144 kadın öldürüldü. Eğer kadın cinayetlerini durdurmak için hükümet adım atmamakta ısrar ederse 2014 yılında öldürülen kadınların sayısı geçtiğimiz yılı bile aşacak.

Bu toplum bunun hesabını sorar

Kadınlar öldürülürken AKP ya susuyor, ya Sağlık Bakanlığı gibi “yokmuş” gibi davranarak gerçekleri inkâr ediyor, yâda kadın düşmanı açıklamalar ile katilleri teşvik ediyor. Hükümetin kayıtsız, kadın düşmanı tavrına yıllardır meydanlardan, adliyelerden yükselttiği sesle tepkisini ortaya koyan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun geçtiğimiz hafta toplumun tüm kesimlerinden kadınlarla bir araya gelerek İstanbul’da gerçekleştirdiği eylem, kadın cinayetlerini teşvik eden AKP hükümete gereken cevabı verdi. Bu toplum kadın cinayetlerini yok sayan Sağlık Bakanlığı’ndan da, kadın cinayetlerini durdurmak için harekete geçmeyenlerden de hesap soracağını ve kadın cinayetlerini durduracağını gösterdi. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav

Toplum artık yeter diyor

Bakanlığın böyle bir rapor hazırlaması olumlu ve ne zamandır olması gereken şey. Kadına yönelik şiddet günümüzde bir halk sağlığı sorunu olarak tanımlanıyor.  Sağlık hizmetlerinin ve hekimin, şiddetin tanınması ve onunla mücadelede anahtar bir rolü var. Böyle olmasına ve kadınların şiddetten korunması için düzenlenmiş 6284 sayılı kanun gereği sorumlu bakanlık olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı bu görevi nihayet yerine getirmiş oldu. 

Verilere baktığımızda ise Türkiye’de kadınların en üst seviyede yaşadıkları sorun; bir can meselesi olarak kadın cinayetleri iken, bu raporda yine yok sayılmış, birincisi bu büyük bir hata. Devlet hala kadın cinayetleri gerçeğini görmezden geliyor, kayıtları bile yeterli tutmuyor. Oysa bir sorunu ortadan kaldırmak istiyorsanız önce onun gerçek verilerini önünüze koyarsınız. Biz 2010 yılından bu yana Bilgi Edinme Kanunu ile defalarca istediğimiz bu verilere ulaşamayınca kendimiz kayıt tutmaya başladık ve her ay kamuoyuyla paylaşıyoruz.  Kadın kardeşlerimizin hayatı rakamlara indirgenemez ama ister istemez buna bakıyorsunuz ve bizim verilerimize göre de şiddetin daha çok yaşandığı- daha doğrusu kayıtlara da yansıyabildiği iller metropollerdir. 

Kadınlar kendi hayatlarına dair karar almak istiyor

Bunun da son derece anlaşılır bir sebebi var:  Türkiye’de şu anda kadınların hayatları pahasına haklarına kavuşma mücadelesi var. Toplum ilerliyor ve biz modernleştikçe kadınlar haklarını daha çok arar hale geliyor, bu büyük kentlerde daha çok yoğunlaşıyor. Kadınlar kendi hayatlarına dair karar almak istiyor, eğitim almak, çalışmak, istediği gibi giyinmek ve mutlu değilse boşanabilmek. En sık boşanmaya çalıştıkları evrede şiddet gördüklerini ve öldürüldüklerini görüyoruz. Kadınların modern haklarına kavuşmasına erkek egemenliği ayak diriyor ve ne yazık ki hükümet politikaları kadını değil erkeği koruyucu davranıyor. 

Dolayısıyla raporda İzmir, Ankara gibi illerin başta gelmesi hiç de şaşırtıcı değil, daha modern illerde kadınlar daha çok modern haklarını arıyorlar. Bu nedenle, bizim verilerimize göre de bir dönem önce İzmir’de kadın cinayetleri de daha sık yaşanıyordu. Ancak son aylarda çok iyi bir şey oldu; orada yürüttüğümüz kuvvetli mücadele sonucunda cinayetler geriledi. Bu da bize kadın mücadelesinin ve aslında devletin uygulaması gereken erkekleri cesaretlendirmek yerine bu direnci kıracak kadın dostu bir siyasetin cinayetleri ve şiddeti durdurabileceğini, bu yapılırsa çok iyi bir topluma kavuşacağımızı gösteriyor. 

Kadın cinayetlerini durdurmak için binler yürüdü

Bazı günler beş kadın cinayeti haberi aldığımız, kadınların her gün en temel hakkı yaşama hakkının ortadan kaldırıldığı bir boyuttur yani bir an önce acil alarm verilerek sorunun üzerine gidilmesi gereken durumdayız. Bunun için bizim öldürülen kadın kardeşlerimizin aileleri ve tüm toplumla birlikte sürdüğümüz sürekli bir mücadele var. Son yürüyüşümüzde de gördük ki toplumun tüm kesimleri yeter artık diyor, kadın cinayetlerinin durması için binlerce kadın yürüyor. 

5 temel talebimiz kabul edilmeli

Platformumuzun öne sürdüğü 5 temel talep var; 

1. Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclisteki bütün parti liderlerinin kadına yönelik şiddeti kınamasını istiyoruz. 

Mademki her gün kadın öldürülüyor, her gün açıklama yapsın parti başkanları. Bu kadar sık kadın cinayeti var iken, bunu kınamayı da aynı sıklıkta yapsalar, emin olun durum değişecektir.  Ve devamında; 

 2. 6284 Sayılı Korunma Kanunun etkin uygulanması

3. Ceza kanununda caydırıcı ceza

4. Kadın Bakanlığı kurulması 

5. Cinsiyet ve cinsel yönelim eşitliğini esas alan yeni anayasa, Türkiye’li kadınların hayatını kurtaracak, hem kadınlara hem bütün topluma iyi bir hayat getirecektir. 

Bu beş talebin her biri, beş yıla yakın kesintisiz süren mücadeleden, kadın cinayeti davalarında sayısız ilde adliye binalarının içinde yaşananlardan, ailelerin adaleti çağırış şekillerinden, öldürülen kadın kardeşlerimizin hayatlarından ve hiç unutmayacağımız yüzlerinden geliyor.

Kadın hareketinin bu 5 temel talebi aynı zamanda geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesinin getirdiği kadınların evrensel haklarıyla uyumludur. Biz platform olarak hem kendi taleplerimizin hem Sözleşmesinin uygulanmasının sonuna kadar takipçiyiz. Hiçbir kadın kardeşimiz şiddet karşısında yalnız değildir,  kaybettiğimiz kadınların aileleri de yalnız değildir. Yıllardır olduğu gibi kadın cinayetlerini durdurana kadar onlarla omuz omuza mücadele edeceğiz.