Başbakanın eşi Sare Davutoğlu geçen hafta 5. Uluslararası İş Kadınları Forumunda konuşmacı olmak üzere Katar’dayken Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan'a bir röportaj verdi. 17 Aralık tarihinde yayınlanan bu röportajda kadın cinayetlerinin AK Parti hükümeti döneminde artıp artmadığı ile ilgili soruya cinayetlerinin arttığını düşünmediğini söylemiş ve bu dönemde kız çocuklarının okutulması dâhil birçok şey yapıldığını eklemiştir. Turkiye bu sorunu neden çözemiyor? sorusuna ise aslında kadın cinayetlerinin dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan bir sorun olduğu cevabını vermiş ve sorunu genellemiştir. Halbuki ülkemizde sırf 2010 yılında Adalet Bakanlığının açıkladığı verilere göre yedi yılda kadın cinayetleri % 1400 artmıştır. 2014 yılında da bir önceki yıla göre kadın cinayetleri artmış, Aralık ayı ortasında 290 kadın hayatını kaybetmiştir. Kendisi ayrıca pek çok çalıştayda feminist arkadaşlarla bir arada bulunduğunu ekleyip “Ülkemizde feminist arkadaşlar ‘ya hep ya hiççi’. Bu mantıkla olaya bakıyorlar ve bu, olayı zorlaştırıyor. Hiç uzlaşmacı olmayan bir tavır.” diyerek hem sorunu ve çözümsüzlüğü bir nevi kabullenmiş hem de suç maalesef feminist arkadaşlarımızın omuzlarındaymış gibi talihsiz bir açıklama yapmıştır.
Biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak bu röportajdaki olumsuz söylemler yerine kendisinin kadın cinayetlerinin bir sorun olduğunu açıkça kabullendiği “Allah şahit, o gerçekten hepimizin daha çok çalışmamız gereken bir konu. En çok istediğim şey bu çalışmalarda biz yürüyelim en önde. Millet olarak bu bize yakışmıyor.” söylemini ciddiye alıyor, bu konuda samimi ise beraber çalışmak için somut adımlar atmasını bekliyoruz. Ancak bunun tam tersi gelişmeler oluyor; uygulandığında kadınların hayatını kurtaracak olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili GREVİO toplantısında konunun asıl muhatabı olan kadın örgütleri sürecin dışında tutuluyor. Kadınlar olmadan kadın sözleşmesi uygulanamaz, Ankara toplantısında Bakanlığın tavrı kadına yönelik şiddet sorununa gerçek bir çözüm aramamak anlamına gelir. Biz platform olarak yayınladığımız 5 temel taleplerden ilkinde kadın cinayetlerinin durması için atılacak olan temel adımın Cumhurbaşkanı, Başbakan ve meclisteki parti liderlerinin kadın cinayetlerini kınaması olduğunu söylüyoruz.
Erdoğan ise halen bunun tam tersini yapıyor, kadınların kazanılmış haklarına saldırıyor. Son olarak bugün artık sağlık hizmetlerinin temel bir şartı olan doğum kontrol yöntemlerine bile sırf kadınları özgürleştiren bir yönü olması nedeniyle- savaş açmış durumda.
Biz Sare Davutoğlu'ndan öncelikle kadınları kıskaca alan bu söylemlere karşı çıkmasını, kadın cinayetlerini sıradanlaştırıp görmemezlikten gelmek yerine resmen kınamasını ve gerekli olan bu adımları atmasını bekliyoruz. Kendisi çok çalışmamız gerektiğini söylemiş. Biz zaten çok çalışıyoruz. Yıllarca süren mücadelemiz sonucu 6284 sayılı koruma kanununu yasalaştırmayı başardık Yasa çıktı fakat uygulanmıyor. Yasa uygulanmadığı için yüzlerce kadın öldürüldü ve halen öldürülmekte. Gerçekten samimiyse koruma kanunun da takipçisi olsun.
Kadın Hareketi olarak taleplerimiz açık ve nettir. 5 temel talebimiz şunlardır :
1) Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis’teki tüm parti liderlerinin kadına yönelik şiddeti
kınaması.
2) Koruma kanununun etkin uygulanması.
3) Ceza Kanunu’nda caydırıcı ceza.
4) Kadın bakanlığının kurulması.
5) Cinsiyet ve cinsel yönelim eşitliğini esas alan yeni anayasa.
Sare Davutoğlu eğer kadın cinayetlerini durdurmak konusunda daha çok çalışmamız gerektiğini samimiyetle düşünüyorsa konuyla ilgili elimizdeki bilgi ve belgeleri kendisiyle paylaşmaya hazırız. Kapımızı çalabilir.
Röportaj şurada : http://www.milliyet.com.tr/3-ay-ruzgar-gibi-gecti/siyaset/ydetay/1985460/
default.htm