TBMM 24. Dönemi nasıl bilirdiniz diye sorarlarsa bir gün, “kadına ayar verme dönemi” diyeceğim.
Siyasetin kadının yaşam tarzına karışmasının eski yıllardaki tezhürü, kadının türbanı idi. 24. Dönem siyaseti bu tartışmayı sonlandırırken, iktidar yeni sorunları attı masaya.
Daha önce yapılan tüm söylemlere rağmen kız çocuğunun çocuk yaşta örtünmesi hayaldi gerçek oldu.
Kızlarla erkeklerin ayrı sınıflarda okumaları ve hatta okullarda ayrı merdivenleri kullanmalarına tanıklık ettik.
Kızlı erkekli evleri diline dolayan Erdoğan gençleri hedef gösterdi. Mitinglerde kadın erkek ayrıldı. Birileri pembe otobüs istedi, diğerleri plajı ayırdı.
“Evlilik olayını geri atmayın. Nasibinizi bulunca kararınızı verin. Çok seçici de olmayın. O zaman gülistandan boş çıkarsınız!” sözlerinin hedefi genç kızlardı. Söyleyen ise ülkenin Cumhurbaşkanı. Kadınlar evlensin ama boşanmasındı. Bunun için mümkünse Aile İrşad Büroları, Aile İmamları devreye girmeliydi. Sağlıklı boşanmalardansa, sağlıksız evlilikler yeğdi.
Her düğünde, her nikahta 3 çocuk isteyen Erdoğan ve kabinesi, çıtayı yükseltip 5 çocuğa çıkardı. Ama asgari ücreti soran yoktu.
Bu yüzden kürtaj bir Uludere idi. Asla kürtaj olunmamalı, hamile kalındı mı doğurmalıydı. Peki ya tecavüz bebekleri. Olsundu. Ona devlet bakardı. Tecavüzü normalleştirildi.
Peki, kadın doğursundu. Ama nasıl? Zinhar sezaryen olmayacaktı. Normal doğum yapacaktı. Normal doğum fıtrattı. Bağıra, çağıra, korkarak belki.
Öyle ya Türk kadını tarlada doğurur göbeği taşla keserdi. İyi de bu kadınların tarlalarına HES yaptınız. Kente geldiler, taşeron firmada temizlik işinde çalışıyorlar.
Peki evlendik, normal doğurduk, boşanmadık. Mutluyuz...
Aman ha kahkaha da yasak! İffetsizlik...
Hayaldi kabus oldu...