Toplumun en küçük birimi olan aileyi konu alan Evim! Güzel evim! çok tanıdık bir tabloyu gözler önüne seriyor. Oyun ne çok abartılmış ne çok ajıtasyon yapılmış ne de durağandı, tam anlamıyla günlük hayatta herkesin kendi ailesinden pay biçebileceği bir oyun.
Çok çalıştığını, haksızlığa uğradığını iddia ederek sürekli hizmet, ilgi bekleyen, ailesini özellikle de karısını hem fiziksel hem de manevi olarak şiddet uygulayan baba rolündeki Fatih Özkan neredeyse oyun boyunca hiç kızları ve karısıyla göz göze gelmiyor. Gerçek anlamda yüzleşmediği bir yere konan koltuğunda baba sürekli yüzü seyirciye yönelik konuşuyor, emirlerini veriyor. Anne rolünde oynayan Füsun Demirel ise bana göre oyunda en dikkat çeken cümlesi kızının “3. sayfanın birinde senin haberini görmek istemiyorum” cümlesi üzerine verdiği “Ben okumuş kadınım onlar gibi cahil değilim” cevabıydı. Toplumdaki “Ne de olsa benim başıma gelmez” bakışını gözler önüne seriyordu. Kadının bir türlü o evden çıkamaması, ekonomik, psikolojik şiddetin birçok boyutunu gösteriyor olması cidden dikkat çekiciydi.
Oyunun ardından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav ve İstanbul Temsilcisi Fidan Ataselim ve Evim! Güzel evim! oyuncuları ve yazarı Ebru Nihan Celkan oyun için birlikte neler yapabileceklerini konuşarak, oyunun gösteriminin Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ile birlikte yapabileceklerine karar verdiler.
Yarın Haber’e konuşan Evim! Güzel evim! yazarı Ebru Nihan Celkan oyun hakkında şöyle konuştu:
Her yazar biraz kendi hikayesini yazar. Şiddetin özellikle aile içi şiddetin basında belli bir çerçeve ve ezber üzerinden tartışıldığını gördüğüm için şiddetin farklı yönlerinin olduğunun altını çizmek istedim.
Beni yazmaya iten ezber neydi? Alt sınıftan bir kadın yine alt sınıftan kocası tarafından katledilir. Bu büyük şehirlerin unutulmuş ve bilerek yoksul bırakılmış semtlerinde veya Anadolu’nun kasabalarında ya da doğu (!) denen uzak bir yerde olur. Bu haber diline göre aile içi şiddet alt sınıfın sorunu olarak sunulur. Genel olarak şiddet özelde aile içi şiddet alt sınıfın sorunudur.
Bu sunuş biçimini birçok farklı açıdan problemli buluyorum. Aile içi şiddet her sınıftan her inanıştan her din ve ırktan kadının yani her kadının sorunudur. Bunu sadece kişisel deneyimim üzerinden değil aynı zamanda oyunu çalışırken bizim için çok önemli bir kaynak teşkil eden Ayşe Gül Altınay ve Yeşim Arat’ın 2006-2007 yılları arasında TÜBİTAK desteğiyle yürüttükleri Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet araştırmasının sonuçlarına dayanaraktan söylüyorum.
Bir diğer sıkıntılı nokta sonucu ölüm olan şiddet vakalarına odaklanmak. Ölüm yaşanmadığı takdirde aile içi şiddet haber niteliği taşımıyor. Yıllarca psikolojik ve fiziksel şiddet altında yaşayan kadınların yaşadığı şiddet bir anlamda bu şekilde yok sayılıyor. Çocukların yaşadığı bu şiddet ortamının etkileri ve sonuçları yok sayılıyor.
Evim! Güzel evim! Özellikle bu iki ezberin tekrar sorgulanması amaçlayan bir oyun. Hiçbir habere konu olmadığı için yakın arkadaşlarla ailenin diğer fertleriyle konuşulmadığı için sanki yok gibi davrandığımız şiddet üzerine düşünmek isteyen bir oyun.
Bulut oyunlarının üst amacını her zaman Dünya’yı değiştirmek olarak koyuyoruz. Bu oyun için de aynı şey geçerli. Bu amacımız yanlış anlaşılmasın, bizim için Dünya’yı değiştirmek bir kişiyi değiştirmekten geçiyor ve bu değişim “yalnız değilmişim” cümlesi kadar basit bir değişim olabiliyor. Oyunun bu anlamda bizim hedeflediğimiz sonucu sağladığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Oyunu izleyenlerden “bunu bir tek ben yaşıyorum sanıyordum”, “annemi hiç anlamamışım”, “kimseye anlatamamıştım” gibi cümleleri hem ben hem oyuncu arkadaşlarım hem de ekibin geri kalanı sıkça duyuyoruz.
Oyunu yazarken yalnız olmadığımı görmek istiyordum şimdi hiç kimsenin yalnız olmadığını bilmesini istiyorum. Sanırım oyunu oynamaya farklı şehirlere farklı insanlara ulaştırdıkça bunu daha fazla göreceğiz.
Bu oyunu ben yazdım fakat dramaturglarımız Ayşe Gül Altınay, Özlem Karadağ ve Fatih Artvinli’nin derin analizleri ve yönlendirmeleri, Füsun Demirel’in hem oyunculuk tecrübesiyle hem feminist bakış açısıyla katkıları diğer oyuncu arkadaşlarımızın deneyimleri ve teknik ekipteki arkadaşlarımızın kendi tecrübeleri oyunun son haline gelmesini sağladı.
Evim! Güzel Evim! Bizi dönüştürmeye devam ediyor umarım her dokunduğumuz insana da aynı etkiyi yapar.
Evim! Güzel evim! oyununda başrolü oynayan Füsun Demirel ise Yarın Haber’e şöyle konuştu:
Ebru Nihan Celkan texti gönderdi, okudum. Aile içi şiddet çok hassas olduğumuz bir konu. Melek karakteri ilgimi çekti. Çünkü yasadığı psikolojik ve fiziksel şiddete rağmen aile birliğini ve evliliğini korumak için caba gösteriyordu.
Bir de tabii bulut tiyatronun diğer oyuncularıyla tanıştığımda o gençlerin ışıldayan yüzlerini görünce oyuna dahil olmam gerekliliğini anladım.
Oyunu izleyen hem tiyatro eleştirmenleri hem. Seyircilerden çok iyi notlar aldık. Oyun herkesi çok etkiledi. Kadını da erkeği de genci de yaşlıyı da çok etkiledi. Çünkü bu ülke topraklarında yaşayıp da psikolojik ve fiziksel şiddeti yasamamış insan herhalde yoktur. Hele hele kadınsanız bu oran katlanır. Hemen herkes kendinden ailesinden yakın çevresinden bir şeyler buldu oyunda.
Ve bu travmaların bu acıların ortak olduğuna çözümünde ortak bulunabileceğine kanaat getirdiler pek çoğu. Biz oyunu sadece İstanbul’da Beyoğlu’nda ve ayda bir iki oyunla sınırlandırmayıp geniş kitlelere ulaştırabildiğimiz oranda kadına yönelik şiddeti önlenebilir kılmanın minik adımlarından biri olduğumuz inancını taşıyabiliriz.