Kadın katillerine indirimler tamamen kaldırılsın
Kadın cinayetlerini durdurmak için kadın örgütlerinin yıllardır verdiği mücadele, Özgecan’ın ölümü ardından da neredeyse tüm toplum tarafından kucaklanınca, Meclis kadınların taleplerini dikkate almak zorunda kaldı. Meclis Kadına Yönelik Şiddeti İzleme ve Önleme komisyonu, seçim tatili başlamış olmasına rağmen, kadın örgütlerinin taleplerini de dinleyerek hazırladığı raporu yayınlamaya hazırlanıyor.
Kadınların taleplerini dinlediler
Raporun taslağını haberleştiren Star Gazetesinin aksine, kadın örgütlerine değerlendirmelerini sorduğumuzda raporun bütünüyle talepleri karşılamadığını söylemek mümkün. Ancak böyle bir raporun hazırlığını bile gündeme almayan komisyonun, kadın örgütlerinin taleplerini dinlemek zorunda kalarak, işret edilen pek çok noktaya da rapor da yer vererek hazırlık yapmaları kadınlar lehine önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Kadın cinayetlerinin “iyi hali” olmayacak
Taslakta AKP hükümetinin kadınlara yönelik bakış açısını yansıtan maddeler de bulunuyor. Örneğin kadına yönelik şiddeti imamlar vasıtasıyla azaltmak, yâda dizilerde “iyi annelerin” gösterilmesi bunlardan bir kaçı. Ancak kadın örgütleri öldürülen kadınların aileleri ile yürüttükleri mücadele de rapora damgasını vurmuş. Raporda cezai indirimlerin kaldırılması öneriliyor. Bir diğer önemli nokta ise, TCK’da hali hazırda yer alan “töre saiki” ile işlenen cinayetler tanımlanırken, “namus” tanımlaması daha doğru bir ifade olarak yerini alıyor. Zorla evlendirmelerden, mobinge dair pek çok düzenlemede taslakta yerini almış. Kadın örgütleri taslağın bu haliyle eleştirileri doğrultusunda değiştirilerek yayınlanmasını talep ediyor.
Taslağı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu genel Temsilci Gülsüm Kav ile değerlendirdik.
Yapılan tek değişiklik mevcut yasada yer alan töre cinayeti yerine, bizim feminist literatürde yer aldığı gibi “sözde namus adına işlenen cinayet” tanımlamasının kullanılması. Ama bu yasa maddesi 2005’ten beri var. Ama bize gerekli olan sözde namus adına öldürülmüş olmayan, Özgecan’da olduğu gibi, hiç tanımadığı kişiler, reddettikleri tarafından öldürülenler tanıdığı halde boşanmak isterken öldürülen kadınlar; kadınların sırf kadın olduğu için öldürülmeleri ile ilgilidir.
Kadın cinayetine, kadın cinayeti dememek arkaik bir durumdur
Türkiye’deki kadınlar modernleşmeyle beraber modern haklarına kavuşmak isterken öldürülüyorlar. Modernleşmeyle beraber hayatımızda yeni bir olgu olarak kadınların kadın olmalarından kaynaklı kadın cinayetleri var. Bunlar içeren güncel kavramsal çerçeve zaten İstanbul sözleşme içerisinde yer alıyor. Bizim yapmamız gereken bu uluslararası sözleşmeye göre yasalarımızı düzenlememizdir. Bu düzenlemeler 6284 ile koruma kanununda yapıldı. Ancak Türk ceza kanunda halen hayata geçirilmedi. Orada hala arkaik bir şekilde devam ediyor. Kadın cinayetine kadın cinayeti dememek arkaik bir durumdadır. Sözleşme ruhunu mutlaka Türk ceza kanununa da verecek. Zaten olacak bir düzenlemeyi hemen yapsınlar. Kadınlar boşanmaya çalışırken öldürülüyor, Özgecanlar öldürülüyor, bunun namusla ne alakası var. Kadın olduğu için hayatına dair karar vermez görüyor erkekler ve cinsiyeti kadın olduğu için öldürülebilir görüyor.
Kadınların boşanması kolaylaştırılmalıdır
Zorla evlendirmelerde cezai yaptırım getiriliyor bu çok iyi bir şey. Zorla boşandırtmamayla ilgili de cezai yaptırım getirmelidir. Kadınların boşanmaları kolaylaştırılmalıdır. Kadınlar boşanamıyor ve öldürülüyor. Bu böyle iken sadece evlenme ile ilgili değil kadınların boşanma haklarını rahatça kullanmaları ile ilgili de bir düzenleme şart. İstanbul sözleşmesinde birinin cinsiyeti nedeniyle öldürülmesinin terimi kadın cinayetidir. Raporda böyle yer almalıdır.”
Star Gazetesi’nin yayınladığı taslakta yer alan bazı maddeler şöyle
- Zorla evlendirmenin TCK kapsamında bir suç olarak düzenlenmesi. Takdiri indirim mevzuatında düzenleme yapılması. Kanunda evlenme yaşının 18 olarak değiştirilmesi.
- TDK ve Aile Bakanlığı işbirliği içinde dilimizde yer alan ve kadınlar aleyhine ayrımcılık, şiddet ve cinsiyetçi ifadeler içeren sözcük ve deyimlerin sözlüklerden ayıklanması.
- Kadın ve çocuğa yönelik şiddetin, cinayetlerin önlenmesi konusunda hutbe ve vaaz verilmesi.
- Askerlik eğitiminde, camilerde, üniversitelerdeki ders müfredatlarına da konulmalı.
- Evlenme ehliyetini edinmenin koşulları arasına; kadına yönelik şiddet, eşitlik, kız ve erkek çocuklarına ayrımcı olmayan eğitim ve çocuğa yönelik şiddet/istismar konularının yer aldığı uygun eğitim ve bilgilendirme programlarına katılımın zorunlu tutulması.
- Dizi, film ve reklamlarda kadınların güçsüz, aciz, kurban, şiddeti hak etmiş gibi şekillerde sunulmaması. Reklamlarda kadının cinsel obje olarak metalaştırılmaması. Sözde töre ve namus cinayetleri haberleri için kadının fotoğrafının daha büyük olmaması. Kadının cazibesine, başına buyrukluğuna vurgu yapılmaması, geçmişten kalan sıcak mutlu aile fotoğraflarının verilmesi.
- Vali yardımcıları ile belediye başkan yardımcılarından en az birinin kadın olmasının sağlanması.
- Hapishanede tarafların yalnız kaldıkları ve koğuşlara göre müdahalenin sınırlı olduğu bölümlerde gerçekleştirilen eş görüşmesi ödülünün kadına yönelik şiddet suçları ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar yönünden kaldırılmasına ilişkin mevzuatta düzenleme yapılması.
- Elektronik takip yöntemlerinin benimsenerek uygulamaya geçirilmeli.
- Kadına yönelik işlenen şiddet ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda, ‘tahrik fiili’ sayılabilecek olan durumların kanunda sınırlandırılması.
- Sözde ‘namus’ saikinin adam öldürme suçunun nitelikli halleri arasında sayılmasına yönelik Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme yapılması.
- Ensestin varlığı halinde mağdurun bu duruma katlanmasının “rıza” olarak değerlendirilmemesi, ayrıca bu suçun re’sen soruşturma ve kovuşturmaya tabi kılınması,
- İşyerinde psikolojik tacizin Türk Ceza Kanunu’nda ayrı bir başlık altında suç olarak sayılması yönünde mevzuatta düzenleme yapılması.