Sıra arkadaşlarımızın aramızdan alınmasına izin vermeyelim
Devletin kadın düşmanı politikaları ve kadın cinayetlerine gösterdiği toleransla; üniversitelerde ÖGB’lerin ve akademisyenlerin tacizleriyle, diyanetin fetvalarıyla sıra arkadaşlarımız her geçen gün aramızdan alınıyor. Okullarda her gün bir kişi eksik başlıyoruz derslerimize. Diyanetin bir babanın kızına şehvet duyabileceğine ilişkin rezil fetvasının ardından, pantolon giyen öğrencilerine şehvet duyan öğretmen gibi buna riayet edip verilen emri yerine getirircesine hareket eden türlü türlü insan görebilirsiniz. Türlü türlü dediğime bakmayın. Birbirlerinden veya nedenlerden bağımsız hareket eden insanlar değil bunlar. Devlet buna izin verir ve yapılması halinde olması gerekenden az -hatta bazen hiç ceza verilmeyebiliyor da- ceza verileceğinin garantisini de verirse bu insanlar olayın faili olmadan evvel önceki davaları inceler ve “üstünde şu vardı, erkekliğime laf etti” gibi nedenleri kullanabieceğini bilerek hareket etmiş olur.
Bağdat Caddesi’nde cinsel saldırıya uğrayan kadın arkadaşımız için de yapılmaya çalışılıyor aynı şey.
Evet efendim!
Cinsel saldırının meşrulaştırıldığı ülkeyi arıyorsanız,hoşgeldiniz!
Cinsel saldırıyı da sınıflandırabiliyoruz: Yeri, saati, saldırıya uğrayan kadının giysisi... Bunlar zaman zaman kadın cinayetlerini bile haklı gösterme çabalarına malzeme olabiliyor. Failin ruh halini anlamaya çalıştığımız zamanlar bile oldu!
Kimin model alındığını da biliyoruz: "Hamile kadınlar dışarı çıkmasın şu kadınlar şöyle yapmasın, kadınlar kahkaha atmasın..."
Rahatsız mı oluyorsunuz, nefes alabilir miyiz?
Hayatlarımız hakkında karar veremiyoruz
Kadınlar her gün kendi hayatları hakkında karar almak istedikleri için öldürülüyor. Sadece 2015 yılında kadın cinayetleriyle aramızdan alınan 303 kadının %24’ü genç kadınlardı.
20 yaşındayken cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürülen Özgecan Aslan, 21 yaşındayken reddettiği erkek tarafından öldürülen Dilay Gül, 18 yaşındayken cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürülen Cansu Kaya, 22 yaşındayken reddettiği erkek tarafından öldürülen Hüsne Aslan ve diğer kadın arkadaşlarımız...
Bunu yapanların dayanağı kadın düşmanı AKP ve onun hukuk sistemi. Bırakın cinsel saldırı davalarını, kadın cinayeti davalarında indirimler verildiği için erkekler cinsel saldırıların faili olmakta bir beis görmüyor. Çünkü biliyorlar ki kadın cinayetlerini türlü durumlarda haklı gören devletin cinsel saldırı davalarında söyleyecek sözü olmayacaktır.
Üniversiteli kadınların en büyük çığlığı şudur: Sıra arkadaşlarımız aramızdan alınmasın!
Yaşam hakkına sahip çıkan kadınlar; kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadele edecek ve birlikte kazanacağız.
Elmas Mavzer