Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı Türkiye genelinde işlenen cinayetlerin tümümün görüldüğü temyiz merci Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nden geçtiğimiz aylarda bir açıklama geldi. Daire, eşini veya sevgilisini öldüren erkeklere verilen cezalarda ''haksız tahrik indirimi'' uygulamasının bozma nedeni sayılacağına işaret etti. Şiddet gördüğü sırada kendini savunurken kocasını öldüren kadınlarla ilgili tahliye kararları da bu daireden çıkmıştı. Kadınların kendilerini korurken suç işlemek zorunda kalmaları durumlarının meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesini olumlu bulmuştuk.
Daire'nin 2008 yılından bu yana başkanlığını yürüten Mehmet Yalçın, son yıllarda kamuoyunda sıkça yer alan kadın cinayetleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu açıklamasında ; Türkiye’de “acımasızca kadın cinayeti var , kadınların haklarının korunması bizim sorumluluğumuzdadır” dedi.
Erkek egemen sistemin sarsılmaz kalesi olan yargının temyiz merci Yargıtay kadınlarla ilgili ilk kez konuştu böylelikle. Sadece “kadın cinayeti” demiş olması bile eşi benzeri bulunmaz bir adımdır bizce. Bunun bir adının olduğunu, kadınların sistematik bir şekilde öldürülmüş olduklarını kabul etmiş de oldu. Biz Yargıtay kadın katilleri konusunda indirimlerden uzak durur diyorduk, öyle olmadı.
Geçtiğimiz günlerde Yargıtay bir kararını açıkladı. Karar 2009 yılına ait bir kadın cinayetine ilişkin. Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 26 yaşındaki Zeynep Silku'yu boğarak öldürdüğü için 2 sene evvel 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Y.B.O.'nun cezası avukatı tarafından temyize götürüldü. Mahalli mahkemenin verdiği önce müebbet, ardından iyi halden dolayı 25 yıl hapis cezasını inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi cezayı onadı.
Zeynep Silku, sevgilisi Y.B.O.'nun evinde, 2009 yılı Nisan ayında boğularak öldürülmüş halde bulunmuştu. Y.B.O, polise verdiği ilk ifadesinde, "Zeynep ile evlenmeyi düşünüyorduk. Anlaşmazlık yüzünden ayrılmaya karar verdik. O gün son kez birlikte olmak için yalnız kaldığım evime gittik. Gece burada kaldık. Sabah kalktığında Zeynep’ten o gün işe gitmemesini birlikte olmamızı istedim. Kabul etmedi. Israr edince bağırmaya başladı. Komşuların duymaması için ağzını kapatmak istedim, ama öldü. Korkudan cesedi bırakıp kaçtım. O benim aşkımdı. Kendisini öldürmeyi hiç düşünmedim" diyerek kendini savunmuştu. Duruşmalarda sürekli susan ve hiç ifade vermeyen Y.B.O, 25 yıl hapis cezası verildiğinde bile sessizliğini korumuştu.
Zeynep Silku'nun katili önce müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı fakat sanığın cezası, sabıkasız oluşu ve duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 25 yıla indirildi. İşte Yargıtay 1. Ceza Dairesi bu cezayı onayarak bir kadın katilinin daha “iyi halli” olabileceğine kanaat getirmiş oldu.
Bizim ne insan haklarına sırt çevirdiğimiz var ne de gözümüze nefret perdesi çektiğimiz. Biz artık adalet tecelli etsin istiyoruz. Yargıtay “haksız tahrik” indirimi ile başlayan açıklamalarına “iyi hal” ile devam etsin. Mahkemede sessiz sakin, gayet ağırbaşlı, oturaklı oturanların aslında öyle olmadıklarını biliyoruz. Siirt’te 2010 yılında öldürülen Esin Güneş’in kocası eşini kasten öldürmekten müebbet hapis cezası aldı. Aslında ağırlaştırılmış müebbet hapis alacaktı da “ İyi hali” sebebiyle o cezada indirime gidilmesi gerektiğini söyledi Sayın Mahkeme.
Karısına bir süre şiddet uygulayan, yardım isteyemesin diye cep telefonunu saklayan, en sonunda da götürüp uçurumdan atan adam iyi halli! Üstelik de bu adam bir buçuk yıl boyunca “ben karımı öldürmedim” demek suretiyle adaleti yanlış yola sevk etti, bir nevi kandırdı. Nasıl oluyor da alacağı cezanın hayatının geri kalan kısmında olumlu yönde etki edeceğine kanaat getirebiliyor? Kadına sistematik bir şekilde şiddet uygulayıp en sonunda da onu öldüren birinin indirim alması için duruşmalarda sadece sessizce oturması yeterli midir?
Erkek egemen sistemin yargısı kadın katillerine “elinize sağlık” mı demiş oluyor böylelikle? Otomatik uygulanan iyi hal indirimi bir nevi “hediye” kapsamına girmiş vaziyette. Yargıtay’ın haksız tahrik konusuna dikkat çekmiş olması ve indirime gitmeyeceğini söylemesi tarafımızdan olumlu bulundu. Ama işte yetmiyor. Maalesef TCK’da düzenlenen tek indirim hali değil bu. Cezalarda bu denli kolay indirime gitmek caydırıcılıktan o kadar uzaklaşmak demek. Caydırıcı cezanın ise indirim uygulanmamasından geçtiğinin farkındayız. Biz bu konuda üzerimize düşeni yaparak Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılması için bir öneri hazırladık. Yargı da görevini bilsin, adalete hizmet etsin.