Gözünü açınca yansa da görüyorsun
15.5.2013
Kendi hayatlarına dair karar almak isterken, boşanmak isterken öldürülüyor bu topraklarda birçok kadın. Erkek egemen sistem içerisinde hukuken düzenlenmiş olasına rağmen erkeklerin bir türlü kabul edemediği, en doğal hakları yolunda kadınlar öldürülmeye devam ederken bu hafta Fatma Kurt'un bu konuyu ele aldığı yazısını yayınlıyoruz.

Ama bir de başına gelirse işin rengi büsbütün değişiyor.


Ailenin parçalanmasını önlemek üzere yeni Aile Kanunu alarmı Aile Bakanlığı’nca verildi. Aile birliğini korumak için “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un yetersiz görülmesi yeni kanuna sebep gösteriliyor. Diğer tarafta ise aile içi şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadın ve çocukların haberlerini duymadığımız, komşumuzda görmediğimiz ya da başımıza gelmediği bir gün geçmiyor ne yazık.

 

Ailesinin birliğini korumak adına uzun süre sessizliğini koruyan kadın kardeşlerimizin, yeter dediği anda takıldıkları engeller ve hatta canlarından olmaları ise bu yakıcılığın kafamıza dank ettiği nokta.

 

Şiddet, taciz ve tehdit ortamından çocuklarıyla birlikte kurtulmak isteyen kadınlar her adımda zorluklarla karşılaşıyor.

 

Anayasa’nın 41. Maddesinde her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alacağına dair söz veren devletin kendisidir. Ancak boşanma söz konusu olduğunda başvurulardaki aile içi şiddet farkını gözetmeden süreci zorlaştıran prosedürler de devletin yasal sistemindeki uygulamalardan kaynaklanıyor. Bu zorlukların mağdurlarıysa zaten şiddet mağduru kadınlar ve korunacağına söz verilmiş çocukları oluyor.

 

“Adli yardım kriterlerindeki matematiksel tutarsızlıklar, yanlış yazılma sebebiyle geri dönen boşanma dilekçeleri ve koruma taleplerinde beklenen mesailer korku ve travma sürecini uzatıyor. Kadınları canından olma tehlikesiyle burun buruna getiriyor.”

 

-Adli yardım, sigortalı çalışan kadın kardeşlerimiz için ulaşılmaz hale gelebiliyor.


-Boşanma davalarında asgari 1300 TL civarındaki avukatlık ücretinin ise 774 TL asgari maaştan nasıl ve ne kadar zamanda arttırılabileceği sorusu büyük bir sorun. Hele de birçok durumda olduğu gibi çocuklarını geçindirmeyi büyük ölçüde kendisi üstlenmişse…

 

-Bu sorunu, türlü şiddetin mağduru davacının geri dönmesi muhtemel dilekçe trafiği takip ediyor.

 

Boşanma öncesi danışmanlık hizmeti ise koşullara bakmaksızın, öncelikle boşanmanın önüne geçme söylemiyle devreye giriyor. Şiddetin söz konusu olduğu ve aile içinde kişilik haklarının zedelendiği durumlarda bu hizmetin işlevsizliği ortadadır. Mağdura istismarcıyla uzlaşma önermek acılarının üstüne ek bir travma olacaktır.

 

Aileyi istismarcı bireylerle birarada tutmaya zorlamak aileyi korumak değil, sağlıklı aile ortamının oluşturulmasını engellemektir.

 

Fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet uygulanan kadın kardeşlerimizin, durumunu bildirdiği andan itibaren yasalarca ve uygulamalarla etkin bir şekilde korunması gerekmektedir. Şiddet ortamı yok edilip sağlıklı bir aile ortamı sağlanmalı, can güvenliği korunmalı ve adli yardım hemen atanmalıdır.

 

Şiddet, taciz ve tehdit yoluna giden bireylere karşı caydırıcı cezaların ve korumanın en etkin şekilde uygulanması Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nca tekrarlanan taleplerdir. Güvenli ve sağlıklı bir ortama kavuşma talebindeki kadınlar için bu sürecin yasal düzenlemelerle etkinleştirilip yetkin uygulamalarla hızlandırılması gerekmektedir.

 

Aile birliği, aile bireylerinin beden ve ruh sağlığı bütünlüğü ile mümkündür.


Boşanma taleplerinde şiddet ya da tehdit gördüğünü bildiren kadın:
-Koşulsuz ve hızlı adli yardım alabilmelidir,
-Korunma ve barınma desteğinden mesai beklemeden faydalanabilmeli, kendisi gerek görüyorsa bu desteklere ulaşana kadar geçecek dakikalarda dahi koruma eşliği alabilmelidir.
-Şiddet uygulayan ya da tehdit eden ise yaşam ve esenlik içinde yaşama gibi temel insan haklarına zarar verdiğinden cezalandırılmalıdır. Sağlığını ve güvenliğini tehdit ettiği aileden uzaklaştırılmalıdır.

 

Ailenin esenliğini ve birliğini korumak, düzenlenecek yasalarla aile bireylerinin canını ve sağlığını korumakla başlar. “Sistem problemleri yüzünden sağlıksız ortamından kurtulamayan ve yeni travmalar yaşamak üzere çaresizleşen kadınlar ve çocukların bulunduğu evde, birlik içerisinde olan bir aile değildir yaşayanlar.” Canı, geleceği ve sağlığı tehdit altında olan, sistemin çaresizleştirdiği bireylerdir.

 

Kadınların, kurdukları ailenin birliğini bozmak için değil, kendileri ve çocuklarına sağlıklı bir aile ortamı sağlamak için boşanma yoluna gittiklerinin anlaşılması önemlidir. Yaşamak veya esenlik içinde yaşamak gibi en temel insan haklarının zedelendiği koşullarda, sistemin -şöyle bir durup- “mevcut ailenin birliği mi kişinin canı mı” diye düşünme lüksü olmamalıdır. Başa gelip can almadan tehditçinin harekete geçmesini engellemek öncelik olmalıdır.


Fatma Kurt