Taksim'i koruma
17.5.2013
Taksim korunmalıdır; çünkü Taksim insanlar sayesinde Taksim olmuştur. Var olduğundan bu yana eylemler, yürüyüşler, kutlamalar, etkinlikler, sokak sanatçılarından tutun da tarihine kadar farklıdır. İstanbul'a gelip taksimi görmemek, tanımamak olmaz olduğu için Taksim olmuştur. Burası İstanbul için bir simgedir. Bu hafta, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Elife Kaya'nın 1 Mayıs sürecince İstanbul'daki OHAL'i değerlendirdiği yazısını yayınlıyoruz.

Bu yıl 1 Mayıs kutlamaları için, fiziksel olarak kutlamaya uygun olmadığından, insanların can güvenliği düşünüldüğünden Taksim’de kutlamalara izin verilemeyeceği açıklandı. Bunun için başka illerden polis, panzer, gaz sıkmak için araçlar getirildi. İnsanlara nasıl zarar verdiği, sonraki zamanlarda nasıl bir hasar oluşturacağı bilinmeyen tonlarca gaz hazır edildi. Taksim’deki toplanmayı önlemek için yaklaşık otuz bin polis görev aldı. Bunun için hiçbir masraftan kaçınılmadı. Polislerin ulaşımı, yememeği, mesaisi, sıkılacak gaz, sorun edilmedi.

 

İstanbul adeta eve hapsedildi; otobüs, metro, metrobüs, tramvay, deniz ulaşımı iptal edildi. Küçük teknelerin bile kıyıya yanaşması yasaklandı. 43 yıl aradan sonra Galata ve Haliç köprüleri havaya kaldırılarak adeta özgürlük önüne set çekildi işçi bayramında. Yılın on iki ayı düşük ücret, sosyal hak, iş güvencesi olmadan çalışan, bazen patlayan bir kazanda, bir maden ocağında, bir AVM şantiyesindeki yangınla ve daha sayılabilecek birçok iş kazasında hayatlarını kaybetme pahasında ekmek parası için çırpınırken; yılda bir gün bayram yapmak, duygularını, coşkularını, sıkıntılarını dile getirmek için toplanmak istiyorlardı. Bunu engellemek için adeta seferberlik ilan edildi. Bir kişi bile çukura düşer de burnu kanarsa nasıl hesap veririz diyerek. Tüm güç bu insanlara karşı kullanıldı. Sokak aralarında sıkışanlara, binlerce gaz bombası atıldı, adeta nefes alamayın ölün dendi, aralıksız atılan gaz bombaları ile. Sınır, yer, kişi gözetilmeksizin hastane aciline bile gaz sıkıldı. Öyle ki atılan gaz bombalarından birisi 17 yaşındaki lise öğrencisinin başına isabet etti, ağır yaralandı. Üçü ağır olmak üzere toplam yirmi beş yaralı vardı. Sonra amaçları ve söyledikleri arasındaki uyumsuzluk açığa çıkınca, artık Taksim’de toplu yürüyüş, eylem, kutlama, yasak dediler. (Eğer taraftar, fanatik değilsen) Bir gün taraftarlar da kutlama için Taksime geldiklerinde Taksim’in yerinde binalar bitmiş olacak. Yani onlara da bir süreliğine serbest.

Üstelik insan sağlığı konu olduğunda başbakan; Akkuyu nükleer santral yapımını protesto edenlere evinizde tüp patlamıyor mu demişti. Nükleer santralin canlılara nasıl zarar verdiği görülmüşken, Japonya dâhil tüm dünya bu projelerden vazgeçip daha güvenli yollar ararken, biz hızla nükleer santral yapıyoruz. Yani başbakana göre nükleer patlama ile ev tüpü patlaması aynı. Günümüzde kanser olma riski o kadar yüksek ki özel sağlık sigortası poliçelerinde kanser hastalığını kapsamadığı açıkça yazmakta. Çok hasta ve yüksek maliyet nedeni ile devlet bile kanser tedavisi gören hastalarla ilaç konusunda sıkıntıya düşmektedir. Buradaki gerçeğin insan sağlığı olmadığı açık.

 

Bunu; kadın cinayetleri dursun diyen bir gruba yaptıkları ile net olarak göstermiş oldular. Yirmi kadar kadın karşısında bir ordu kadar, zırhlı polis, gaz sıkma araçları, kalkanları ile hazır beklediler; beş dakika ve yüz metrelik yürüyüşe hayır dediler. Okunan anayasa maddelerine rağmen, anayasada açıkça burada yürüyüş yapma haklarının olmasına rağmen engellendiler. Gerekçeleri anayasa değil, hassasiyetti. Yani Hassasiyet anayasanın önüne geçmişti. Hassasiyet var. Çevredeki yüzlerce insan hassas davrandı ve toplumu korumakla görevli polisler tam da gruba şiddet uygulayıp, gaz sıkacakken tepki gösterdi. Alkış, ıslık,yuh sesleri ile grubu destekleyip bunu yapmalarına engel oldular.

 

En azından böyle haklı bir talep karşısında, böyle saçma savunma gerekçesi ile bunca insan içinde yapmadılar.

Türkiye’nin ayıplarından biri olan kadın cinayetlerini önlemek için her kadının başına bir polis dikilemez belki ama önlemek ve korumak için her türlü imkân var. Ciddiye alınsa bunlar kullanılabilir.

 

Taksim’i korumak için her imkân var. Hatta anayasanın önüne geçebilecek kadar. Peki, Taksim’i bu kadar koruma konusunda öne geçiren, önemli kılan nedir?

 

Gözden “ırak olan gönülden de ırak olur” atasözü hatırlanarak bir araya gelebilen, kitlesel düşünebilen insanlar uzak tutulursa, gezi parkında bulunan yüzlerce ağacın kesilip, yerine rant sağlamak için bina yapılması ve diğer alanlarda düşünülen inşaatlar olabilir mi?

 

Taksim korunmalı; tarih olduğu için, 1977’den kalan 34 canın kanı olduğu için, simge olduğu için, Taksim olduğu için korunmalı. AVM yapacak çok yerimiz, mantar gibi çoğalan çok da AVM’miz var. Ama bir Taksim daha yok ve yenisi olamayacak. Taksim bunun için korunmalı.


Elife Kaya