Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, bugün görülen Gülşah Sarcan davası için adliye önünde eylem gerçekleştirdi. Eylemde Gülşah Sarcan'ın babası Yaşar Sarcan, Kadın Cİnayetlerini Durduracağız Platformu İstanbul temsilcisi Fikriye YIlmaz ve Gülay Yaşar’ın babası Duran Yaşar katillere ağırlaştırılmış müebbet talebinde bulundular.
Gülşah Sarcan'ın babası Yaşar Sarcan :
Hükümet görevini yerine getirsin
Hükümeti göreve çağıran Sarcan, "devlet yetkilileri kadın cinayetlerini durdursunlar. Gereken ceza verilmediği takdirde bu olaylar sürmeye devam edecektir." şeklinde konuştu.
Gülay Yaşar’ın babası Duran Yaşar :
Ölenler kadınlar değil, aileler de ölüyor
Kızının bir kadın cinayeti sonucu hayatını kaybettiğini belirten Yaşar, devlet yetkililerini göreve çağırdı ve kadın cinayetlerinin son bulması gerektiğini söyledi. " Daha nice nice canlar yanmasın. Aslında ölen kızlarımızın yanında aileler. Ailerlerin de hayatı kararıyor. Kolluk görevleri daha dikkatli olup bunların üstüne gitmelidir. Herkesin yardımlarını bekliyoruz. Kolluk görevlileri bizi mağdur etmesinler. Yargı, katillere ağırlaştırılmış müğebbet versin. Katiller rahatça iyi hal indirimlerden yararlanmasınlar" şeklinde konuştu.
Platform İstanbul Temsilcisi Fikriye Yılmaz : Mücadele, Türkiye'nin bütün illerini kapsayacak Gülşah Sarcan için adalet talebinde bulunmak üzere burada bulunduklarını belirten Yılmaz, kadın katillerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilinceye kadar mücadele edeceklerini söyledi. "Daha önce takip ettiğimiz davalardan gördük ki aslında kadın katillerine ağır ceza verilebiliyor. Aslında adaleti sağlamak için kadınlar bir araya geldiğinde sonuç alabiliyor. Bunun için nasıl Gülşah için mücadele ediyorsak, diğer kadın cinayetleri davaları için de mücadele edeceğiz. Kadriye Menkeş davası bunu için bir örnek oldu. Aynı şekilde burada da biz bu kazanımı sağlayacağız. Bunun için adliye önlerinde olmaya devam edeceğiz. Devlete, hükümete sesleniyoruz. Görevinizi yerinize getiriniz. Kadın kardeşlerimiz öldürülmesin diye kadınları koruyun diyoruz. Kadın katillerini adil şekilde yargılayın ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verin diyoruz. Bu taleplerimiz kabul edilinceye kadar mücadelemiz devam edecek, büyüyecek ve Türkiyenin bütün illerini kapsayacak." şeklinde konuştu.
Hangi vicdan kabul edebilir Yılmaz'ın konuşmasının ardından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında 2 Ocak'ta öldürülen Gülşah Sarcan'ın katilinden hesap sormak için toplanıldığı belirtildi. Ardırdan "Gülşah Sarcan yıllarca şiddet gördüğü eşinden boşanmış oğluyla birlikte hayata tutunmaya çalışıyordu..Ancak 2 ocak günü Gülşah kardeşimiz eski eşi Sinan Seven tarafından çeşitli yerlerinden bıçaklanarak acımasızca yaşamdan ve sevdiklerinden koparıldı ..Sinan seven Gülşah kardeşimizi öldürmekle kalmayıp soğukkanlılıkla TEM otoyoluna atıp kaçtı...Bİz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak soruyoruz Gülşah’ın maruz kaldığı bu vahşeti hangi vicdan kabul edebilir?" denildi.
Destan yazan polisler nerede Basın açıklamasında Recep Tayyip Erdoğan'ın destan yazıyor dediği polislerin konu kadınlar olduğu zaman neden ortada olmadığı "Gülşah Sarcan 2013 yılında öldürülen ilk kadın kardeşimizdi ne yazık ki son değildi onu izleyen günlerde birçok kadın kardeşimiz katledildi ...Eşinden şiddet gördüğü için emniyet birimlerine başvuran kadınlar “eşindir sever de döver de “denilerek evlerine geri gönderildi. Şimdi soruyoruz kadınları öldüren sadece silahı kullanan el midir? Gezi parkı olaylarında hükümetin kahraman ilan ettiği polisler Gülşah kardeşimizin cansız bedeni otoyola atılırken neredeydi ? Devlet neden kadınları koruma konusunda bu kadar aciz bir tutum içersinde ?" sözleriyle belirtildi.
Açıklamaya, devletin esas vazifesinin kadınların öldürülmeden önce korunması gerektiği belirtilerek devletin yetkili kurumları görevini yapmaya çağrıldı. "Gülşah kardeşimizin katilinin ve diğer tüm katillerin en ağır cezayı alması için haklı mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz…" denilerek basın açıklaması sona erdi ve Platform duruşmayı takip etmek için mahkeme salonuna girdi.
Duruşma, Adli tıptan otopsi raporu beklenildiği gerekçesiyle 5 Eylül 2013 tarihine bırakıldı.