Polis destan yazdı : Beyaz Bal'ı korumadı
11.8.2013
Bayramın ikinci günü, defalarca polis koruması talep eden, beyaz bal boşanmak istediği eşi tarafından öldürüldü. Osman Bal eşi Beyaz Bal'ı 27 defa bıçakladı. Gezi Direnişi sırasında, hükümetin deyimiyle destan yazan polis, Beyaz öldürülürken, anında müdahale edebilecekken, ortalarda görünmedi. Katil tesadüf eseri yakalandı.
Kadın cinayetleri bayram tatili boyunca da devam etti. Üç günde iki kadın öldürüldü. Bayramın ikinci günü İstanbul’da gerçekleşen kadın cinayetine ise polisin ihmali damga vurdu.  Aylardır Taksim’de kuş uçurtmayan polis, kendisine 150 metre uzaklıkta gerçekleşen saldırıya müdahale etmedi. Beyaz Bal, Taksim Tarlabaşı Bulvarı üzerinde bulunan otobüs durağında, 27 kez bıçaklanarak öldürüldü. Beyaz Bal’ı bıçaklayan eşi Osman Bal tesadüf eseri oradan geçen bir komiser tarafından yakalanmasaydı, elini kolunu sallayarak kaçabilirdi bile.
 
Kadınlar bayramda da korunmadı 

Beyaz Bal, Türkiye’de her ay öldürülen onlarca kadın kardeşiyle benzer gerekçelerle, benzer yöntemlerle öldürüldü. Zaten uzun süredir şiddet gören kadın, evden çıkar çıkmaz eşi tarafından takip edildi. Osman Bal önce sözlü saldırıda bulunduğu eşini öldürmeye hazırlıklı gelmiş olacak ki yanında taşıdığı ekmek bıçağıyla taşıyordu.  Cinayetin ardından Beyaz’ın boşanmak istediği, aldığı tehditler nedeniyle defalarca koruma talep ettiği öğrenildi. Hatta ailesinden edinilen bilgiye göre, Beyaz aldığı ölüm tehditleri nedeniyle en son yakın koruma talebinde bulundu. Ancak ne başvuruları, ne de karakola 150 metre mesafede bulunması onu hayatta tutmaya yetmedi.
 
Kadın cinayetleri planlı, polisin müdahalesi şansa bağlı

Beyaz’ın katili şans eseri oradan geçen bir komiser tarafından yakalandı.  Yaşananlar, kadın katilleri bu kadar kararlı ve planlı hareket ederken, polisin halen kadınların can güvenliğini korumadığını, hatta olaylara bile şans eseri ve kişilerin iyi niyetleri kadar müdahale ettiğini gözler önüne seriyor.

AKP, Gezi’ye karşı Palalıyı, kadına karşı bıçaklıyı savunuyor

Bayramda yaptığı açıklamayla kadınlara "3 çocuk lütfedin" diyen Başbakan, kadınlara temel yaşam hakkını bile lütfetmiyor.  Gezi direnişi sürecinde halka saldırtmak için seferber ettiği polisler halkı öldürürken yazdıkları “destana”, kadınlar öldürülürken ortalarda görünmeyerek devam etti.  

Beyaz Bal'ın bıçaklandığı haberini alır almaz, kaldırıldığı Taksim İlk yardım Hastanesine giderek, Beyaz'ın ailesini yalnız bırakmayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İstanbul Temsilcisi Fikriye Yılmaz şunlar söyledi : "Beyaz Bal kardeşimiz boşanmak istediği kocası tarafından, birden fazla koruma başvurusu bulunmasına rağmen, Taksim Polis Karakolu'nun yanında 27 kez bıçaklanarak öldürüldü. Polisin yazdığı destanda kadınların yaşam hakkına yer yok. Bu mudur kadınları korumak ? Bu mudur adalet ? Platformla birlikte bu davanın takipçisi olacağız." 

“Bizim asıl şikâyetçi olacağımız yer karakollardır”


Beyaz Bal’ın amcasının oğlu, Fahrettin Yanmaz duygularını paylaştı.

“Bunun sebebi, sorumlusu devlettir. Ölsün dediler. Kocasıyla geçinemiyordu, boşanma davası açmıştı. Beyaz Esenyurt karakoluna gitti. Taksim, Kasımpaşa karakollarına gitti. Yakın koruma istedi kendisine verilmedi. Biz bu karakollar hakkında dava açacağız. Biz önce Allaha sonrada Devlete de güvenmiştik. Başka ne yapabiliriz. Bizim kardeşimiz can güvenliğim yoktur diye başka nereye gidecekti. Karakola gitmiş orada da koruma verilmemiş.

Beyoğlu karakoluyla aralarında en fazla 50 metre var. Gelebilirlerdi. 27 tane bıçak ne demek.  En azından yarım saatten fazla bir boğuşma olmuş. Bu yüz metre alanda polis yetişemezse kimse yetişemez ki. Demek ki kulak arkası yapmış.

Eğer devlet bir iki sene verecekse, hiç şikâyetçi olmayalım. Bu tip insanların ömür boyu ceza yemesi lazım ki bir daha böyle olaylar çıkmasın. Platformun da desteğiyle, biz kendimiz de avukat tutarak ne gerekiyorsa yapacağız.

Hangi polis kulak arkası yapmışsa, korumamışsa, hesap vermeli. Sana şikâyete gelen canından korkmuş ki şikâyete gelmiş. Karakola başvuruyorsa, bir tane polise, komisere derdini anlatıyorsa, bu derdini dikkate almayanlardan şikâyetçiyiz. Zaten o kadın kendi başına halletseydi karakola gitmezdi. Bir yerde bin tane polis savunma yapabiliyor, copluyor haksız yere, ama bir kadını bir polis koruyamıyor. Bizim asıl şikâyetçi olacağımız yer polis karakollarıdır."