"Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Din Görevlilerinin Katkısının Sağlanması" konulu işbirliğinin imza protokolü töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, projenin bir Birleşmiş Milletler (BM) projesi olduğunun altını çizdi.

Törende bulunan BM Temsilcisi Zahidul Hugue’ye seslenen Görmez şunları söyledi: “BM başta olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar, bütün insani kuruluşlar, hatta benim de başında bulunduğum kurum dahil olmak üzere toplumlara din ve ahlak öğretmekle yükümlü olan bütün kuruluşlar bugün meşruiyet krizi yaşıyor. Ben öncelikle BM temsilcimiz mahiretiyle buradan onlara sesleniyorum: Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin. İnsanlığa karşı cinayetleri önleyemeyen kurumlar, kuruluşlar toplumların kadına karşı şiddeti, insan haklarını, aile içi şiddeti ve benzeri konuları nasıl önleyecekler?”

"Esma için vicdanlar harekete geçmiyorsa"
“Ben dün bir karar aldım. Dostumuz (BM temsilcisi Hugue) kusura bakmasın. Biz 2010 yılından itibaren bu projeye destek veriyoruz. Bundan sonraki kısmında en azından Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ilgilendiren kısmında BM’nin bir kuruşunu harcamayacağım. Kabul etmiyorum o parayı. O parayı insanlığa karşı işlenen büyük suçları ve cinayetleri önlemeye kullansın. Bizim kadına karşı şiddeti, insana karşı şefkati ve merhameti toplumumuza, milletlerimize anlatacak kadar hem imanımız, hem maneviyatımız, hem de maddiyatımız var. Bugün aslında bütün kadın hakları savunucuları ve onların aktivistleri, dernekleri de bir meşruiyet krizi içine girmişlerdir çünkü Rabia Meydanı’nda 17 yaşında Esma’nın nişancıların hedefi haline getirildiği bir dünyada eğer kadınlardan, herkesten insanlığın vicdanı orada harekete geçmiyorsa, bizim salonlarda oturup sadece kadın haklarından söz etmemizin hiçbir anlamı kalmıyor.”

Diyanet: Medya iyi niyetli değil
Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in sözlerinin tepki çekmesi üzerine dün akşam saatlerinde Diyanet yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi:  “Sayın Mehmet Görmez’in kadına karşı şiddeti reddeden, kadına karşı her türlü ayrımcılığı ‘en kötü ırkçılık’ ilan eden 20 dakikalık konuşmasında BM’nin insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları gibi konularda artık inandırıcılığını kaybettiğini ifade etmek için söylediği bir cümleden kadın aleyhtarı bir yargı ve düşünce üretmek ve bunu sosyal medya üzerinden bir kampanyaya dönüştürerek topluma takdim etmek hiçbir iyi niyetle bağdaştırılamaz.” 

BM ve Diyanet arasında imzalanan protokolün ardından vaiz, Kur’an Kursu öğreticisi, murakıp, imam-hatip ve müezzin-kayyum kadrolarında 20 bin personele kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadın hakları konusunda eğitim verildi. Yenilenen protokol kapsamında, eğitici, gözlemci ve katılımcıların ulaşım, konaklama ve eğitim materyali masrafı BM Nüfus Fonu 5. Ülke Programı bütçesinden karşılanacak.

Kadınları yaşatmak için protokol
Diyanetle "Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Din Görevlilerinin Katkısının Sağlanması" konulu işbirliğinin imza protokolü yapılırken, kadın cinayetlerini önlemek için kadınları korumakla yükümlü olan kurumlarla da bu şekilde yapılmayan protokollerin eksikliğini görüyoruz. Kadınları yaşatmak için seferber olması gereken tüm kurumlar da yine Diyanet gibi ortak alanlara çağırılarak ortak bir çözüm geliştirilmesi konusunda seferber olmalıdır. 

10 Ağustos'ta Tarlabaşın'da 27 kez bıçaklanarak öldürülen Beyaz Bal'ı kolluk kuvvetleri korumayarak görevlerini yerine getirmemişlerdi. Kadına yönelik şiddeti önlemek, kadınların yaşam hakkını korumak için tüm kurumlar harekete geçirilmelidir.

Diyanet karışıklığa mahal vermemeli
Mısır'da süren katliama seyirci ve suskun kalmamakla birlikte, kadınların yaşam hakkı ihlalini ikinci plana koymak, kadın cinayetlerine sessiz kalmak demek. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in açıklamalarının, karışıklığa mahal vermeyecek şekilde açık ve net olması, Diyanet'in kadınlara yönelik sorunlara da yaklaşımını açıkça gösterecektir.