Nazliye Sincar'ın tabutu kadınların omzundaydı
2.9.2013
1 Eylül Dünya Barış Günü'nde eski eşi Şeyhzade H. tarafından göğsünden 3 kurşunla vurularak öldürülen BDP Kadın Meclisi üyesi Nazliye Sincar'a kadın örgütleri sahip çıktı. Cenazesi, toprağa verilene kadar nöbet tutan kadınlar, Nazliye Sincar'ın tabutunu da omuzlarında taşıdılar.
Nazliye Sincar, 1 Eylül Dünya Barış Günü etkinliklerine katılmak için araca binerken Küçükçekmece'de eski eşi tarafından vurularak öldürüldü. Nazliye Sincar'ın cenazesi Adli Tıp Kurumu'nun ardından Kanarya Camii'ne götürüldü. BDP Kadın Meclisi, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Gökkuşağı Kadın Derneği ve İHD Nazliye Sincar'a sahip çıkmak için Kanarya Camii'ndeydiler. BDP Kadın Meclisi ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, ertesi gün öğlen namazında cenazesi kaldırılana kadar Nazliye Sincar'a sahip çıkmak için nöbet tuttu.
 
Kadınlar için mücadele etti, kadınların omuzlarında taşındı
Nazliye Sincar, BDP’li vekiller Sebahat Tuncel ve Levent Tüzel ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav'ın katılımıyla, kadınların omuzlarında taşındı mezarına. Yarın (3 Eylül 2013) saat 19.00’da taziye için gelen konuklar Nazliye Sincar'ın ailesi tarafından kabul edilecek. 
 
10 yıl sonra öldürdü
Öğrenilen bilgilere göre, Nazliye Sincar'ın eski eşi Şeyhzade H., 10 yıldır Suriye'de yaşıyor. Suriye'de yeniden evlenen Şeyhzade H., 10 yılın ardından Türkiye'ye döndü. Sebebi tam olarak bilinmeyen bir sebeple 11 çocuk annesi Nazliye Sincar Şeyhzade H. tarafından tehdit edilmeye başladı. Bunun üzerine yaklaşık bir aydır tehdit edilen Nazliye Sincar, polise başvurarak korunma talebinde bulundu. 
 
Her kadın ölümle yüz yüze
BDP Kadın Meclisi üyesi olan Nazliye Sincar,  toplum adına bir mücadele yürütürken eski eşi tarafından sokak ortasında katledildi. Kadınlar toplumun içinde var olup toplum için emek verirken, gelecek için üretirken öldürülüyorlar. Öldürülen kadınların katillerine verilen cezai indirimler ise her gün bir yeni kadın cinayetini doğuruyor. 
 
BDP Kadın Meclisi üyesi Nazliye Sincar'ın eski eşi tarafından öldürülmesi, tüm muhalefetin, kadın cinayetlerine karşı sürdürülen mücadelenin birleşikliğinin güçlendirmesinin önemini öne çıkardı.
 
BDP İstanbul İl Kadın Meclisi Sözcüsü Semiha Demir: 
Öncelikle böyle anlamlı bir günde barış adına yürürken katledilmesi acı verici, katliamcı, zalim erkek zihniyetini kınıyoruz. Kadınların özgürlük mücadelesini uzun zamandır veren bir arkadaşımızın on yıl önce ayrıldığı eşi tarafından öldürülmüş olması ayrıca acı verici. Kadın cinayetlerinin artmasının nedeni, hükümetin kadına yönelik şiddeti teşvik eden politikalarının sonucudur. Dünya Barış Günü'nde böyle bir cinayeti olması bir de manidardır. Siyasetle uğraşan güçlü bir kadınla uğraşamayan şahsiyetin onun kadın özgürlük mücadelesine karşı oluşudur. Öldürüldüğü noktada pek çok polis vardı. Bu da devletin kadına yönelik zihniyetini yansıtır. Bu tür durumlarda kadınlar birlikte olmalı, omuz omuza yürümelidir. Kadın mücadelesinde, kadının dili, dini, ırkı yoktur. Bölesi durumlarda tek yürek olmaya, tek yumruk olmaya kadın mücadelesine çağırıyoruz.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav: 
Biz, kadın cinayetlerini, toplumsal bir sorun olarak yaşıyoruz. Kadın katillerine devlet cüret kazandırmaya devam ediyor. Nazliye Sincar 11 çocuk annesi, 55 yaşında ve hayatı emekle geçmiş bir kadın. Nazliye'nin hayatını kaybetmesi üzücüdür, acıdır ve aynı zamanda kadın cinayetlerinin geldiği aşamanın göstergesidir. Onun hayatını kaybetmesi bir vesile olsun ki tüm muhalefet kadın cinayetleriyle ilgili olarak harekete geçsin. Kadın cinayetlerinin toplumsal bir sorun olarak geldiği seviye, örgütlü muhalefete görev düştüğünü gösteriyor. Nazliye'nin barış gününde barışa yürürken öldürülmüş olması, kurmak istediğimiz dünyaya bu kadar uzak bir olayın yaşanması bizim için ayrı bir acı. Kadın cinayetlerini durdurmak için yürüyen bir mücadele var, tüm muhalefet bu mücadeleye güç versin. Kadın cinayetlerine karşı birleşik kuvvetle ses çıkarmaya ihtiyaç var. 

BDP’li Milletvekili Sebahat Tuncel, Nazliye Sincar'ın mezarı başında yaptığı konuşmada şunları söyledi :
Öncelikle bugün bir çalışma arkadaşımızı, yoldaşımızı hakkın yolculuğuna gönderiyoruz. Biz Nazliye arkadaşımıza kıyan bu zihniyeti kınıyoruz. Nazliye arkadaşımıza kıyan bu zihniyet beş bin yıldır iktidarda. Erkek her zaman kendisini aklıyor tıpkı devlet gibi. Nazliye arkadaşımız tam da bu erkek şiddetine hayır demek için, kendi yaşadıklarını başkaları yaşamasın diye BDP kadın meclisinde çalıştı. Bu sadece Nazliye yoldaşımızın sorunu değil. Dün yine Urfa'da bir kadın daha öldürüldü benzer gerekçelerle. Bu katliamları kınıyoruz. Bu katliamların karşısında duracağımızın, kadınların özgürlük mücadelesini sonuna kadar yükseltebileceğimizin sözünü veriyoruz Nazliye arkadaşımıza. 
Bakın eşinden on yıldır ayrıymış ama hala erkek, üzerinde söz sahibi olduğunu iddia ediyor. Kadınlar kimsenin malı değildir. Kadınlar kimsenin namusu değildir. Namus adına, onur adına katlediyorlar. Peki, bu kadınların hiç onuru yok mu ? Hele hele Kürt özgürlük hareketinde yer alanlar, binlerce yıldır bu ülkede kadınların özgürlük mücadelesini verenlerin katledilmesini kabul etmiyoruz. Nazliye arkadaşımız niye 1 Eylül'de katlediliyor ? Nazliye 1 Eylül'de barışı haykıracaktı. Bu aynı zamanda Kürt kadınlarına verilen bir mesajdır; tıpkı Paris'te Sakine yoldaşımın katledildiği gibi. Biz bıktık artık kadınların tabutlarını taşımaktan. Biz bıktık artık kadınların arkasından ağlamaktan. 
Biz bir daha kadınların tabutlarını taşımak istemiyoruz. Onların yaşamasını istiyoruz. Yaşam hakkı kutsaldır. Kadınların yaşam hakkını savunamayanlar kendi yaşam haklarını da savunamazlar. Bu katliamın son olması gerektiğini düşünüyoruz. Nazliye arkadaşımızın oğlu çok güzel bir söz söylemiş, keşke bütün erkekler bu sözün sahibi olsa : "Erkek egemen düzenin son kurbanı annem olsa" demiş.  Çünkü sevgili kadınlar biz bunları öğretmediğimiz zaman çocuklarımıza, her gün böyle durumlarla karşılaşacağız. Nazliye arkadaşımız anlamsız bir yaşam yaşamadı. Nazliye''yi nasıl bilirdiniz dediğinizde, o halkı için mücadele eden bir kadındı; bütün yaşadığı sorunlarının yanında o halkının en ön saflarında özgürlük mücadelesine sevdalıydı diyecektir herkes. Bundan daha büyük bir onur var mıdır ? Biz Nazliye yoldaşı kadın özgürlük mücadelesinin şehidi olarak görüyoruz. Biz de onu koruyamadık.