İnsanda şiddetin kaynağı
2.11.2013
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi Gülsen Çakır yazdı : Öfkeli ve sevgisizlik yapı, toplum hayatını çekilmez hale getirmektedir. İşte tam da bu hoşgörüsüzlükten ülkemizde her gün ortalama 5 kadın öldürülüyor, taciz ve tecavüze uğruyor ve 13 yaşında bir çocuğun rızası vardı deniliyor.

İnsanoğlunda kötülüğün kaynağını anlamamızı sağlamak için eski söylencelere başvurmak gerekmektedir. Âdem ve Havva'nın cennetten kovulmaları söylencesi başlangıçta kötülük olarak değerlendirilmemişti. Tevratta bu olay insanın kendini özgürleştirme sürecinin başlangıcı olarak, Tanrı’nın güvenli kollarından kendini tanımaya giden bir süreç olarak görülmüştü. İncil’de bu tavır günah olarak değerlendirildi. Aydınlanma çağına kadar da bu düşünce böylece devam etti. Günümüzde sekülerleşme anlayış bu yöndeyken dinsel inanç ne yazık ki bu özgürleşme çabası hala en büyük günah olarak değerlendirilmektedir.

Batıda insanın kötüleşmesine karşı olan görüş Rönesans’la başlayarak giderek yok olmuş ve aydınlanma Çağın'da doruğa ulaşmıştı. Yaşanan iki büyük dünya savaşı ve sonrasında oluşan soğuk savaş dönemi insanlarda tam bir hayal kırıklığı yaratmış ve iyiliğe olan inanç büyük yara almıştı. Öyle ya insanca yaşamak varken Hitlerin ve sonrasında Stalin'in yaptıkları ve tüm yandaşlarının buna ortak olmaları nasıl izah edilebilirdi. Daha çok yakınımızda olan Srebrenica katliamı gibi olaylar, canlı yayınlarda izlediğimiz Allah adına insan kıyımları için ne denilebilir.

Günümüzde bu kötülükler giderek artmakta ve yaşamın bir parçası olarak kabul edilmektedir. Oysa bebek doğduğunda çoğunlukla bir sevgi yumağında yaşama başlamaktadır. Aile içinde yaşadığı olumsuzluklar ve toplumu içine alan sevgisizlik sarmalı bu güzelliği yok etmektedir. Artık toplumda kendi dışında hiç kimseyi önemsemeyen ve gündelik pratikte güçlü gözükmek adına hiç kimsenin hakkını gözetmeden yaşayan erişkinlerin bu davranışları çocuklara örnek olmaktadır. Ne acıdır ki kendinden ve yakın çevresinden başka kişilerin hakları aklına gelmemektedir. Toplum yaşamının gerçekleri olarak çocuklar mutsuz ve tedirgin bir toplumun bireyleri olmaktadırlar.

Toplumun sağlıklı bir bireyi olmak yerine kendi ve yakın çevresi dışında herkesi başkası olarak gören insanlar topluluğu olarak yetişmektedir. Bu hastalıklı yapı siyaset tarafından da desteklenmektedir.  Ortak değerlere ve insan haklarına saygılı bir toplum yerine, bizim taraf ve karşımızdakiler olmak üzere toplum bölünmektedir. Bu davranışı spordan siyasete her alanda görmekteyiz ve ne acıdır ki gün geçtikçe bu sağlıksız yapı topluma egemen olmaktadır.

Aile içinde de bu yapı değişmemektedir. Ayrıldığı için karşı tarafa geçen eş, sevgili bu kötülükten payını almaktadır.  Bu öfkeli ve sevgisizlik yapı toplum hayatını çekilmez hale getirmektedir. İşte tam da bu hoşgörüsüzlükten ülkemizde her gün ortalama 5 kadın öldürülüyor taciz ve tecavüze uğruyor ve 13 yaşında bir çocuğun rızası vardı deniliyor.

Bu sorunun çözümü tüm yurttaşları sevgi ve anlayışla kucaklayan siyasetçilerin yeniden oluşturacakları çağdaş demokratik düzenden geçmektedir.