Kadınların diğer sorunları ne zaman bitecek?
3.11.2013
Yıllarca ülke gündeminden düşmeyen başörtüsü meselesi kamu kuruluşları kılık kıyafet yönetmeliğinin düzenlenmesiyle çözüme kavuştu. Başörtüsü yasağının meclisten kalkması ile yepyeni bir döneme girildi. Ancak alınan kararlarda yine kadınların yaşam haklarına yönelik hiçbir düzenleme olmaması tepkileri çekti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi üyesi Hülya Say, durumu analiz haberinde değerlendirdi.
Ülke gündemini günlerce meşgul eden Kadın Vekillerin Mecliste başörtüleriyle çalışmalara katılması sorunu geçtiğimiz günlerde parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin elbirliği yapmasıyla çözüldü.
AKP-MHP ve BDP’nin uzlaşmaları üzerine CHP’nin konumu gereği küçük bir iç tüzük uyarısı dışında muhalefet etmediği mecliste, başörtüsü sorunu sağduyu ile aşıldı.
AKP’li dört kadın milletvekilin meclise başörtüleri ile gelmesi üzerine mecliste grubu bulunan partilerin temsilcileri birer konuşma yaparak değerlendirmelerde bulunurken CHP’li Muharrem İnce ve Şafak Pavey, CHP’nin rahatsızlığını üstü kapalı bir şekilde dile getirdi.
Kırmızılı kadını savunmadınız
CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, başörtülü vekillere “Üzerine biber gazı sıkılan kırmızı giysili kadını bir kez burada savunmadınız. Kıyafeti nedeniyle işten atılan sunucuyu hiçbir zaman savunmadınız. Türbanla meclise gelme savaşını verdiniz.” şeklinde yaptığı açıklamayla rahatsızlığını dile getirdi.
Şafak Pavey kadınları emanet etti
CHP Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey, haksızlığa uğrayan bütün kesimleri başörtülü Milletvekillerine emanet ederek: “İnanç üstünden öbürünü kirli ilan edebilmek kimin haddi olabilir. Bundan böyle; mini etek giydiği için işten atılan, dekoltesi bakanın hoşuna gitmediği için linç edilen, oruç tutmadığı için öldürülen, Hıristiyan olduğunu gizlemek için isimlerini değiştirenlerin güvenlikleri, herkesten çok bu kadın vekillere emanettir” dedi.
Buldan, Nusaybin’e dikkat çekti…
BDP’li Buldan: “ Sadece başörtüsü meselesinde değil, kadına yönelik her türlü şiddet meselesinde bir araya gelebilmeliyiz. Kadın haklarını savunabilmeliyiz. BDP Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan ölüm orucuna girdi. Kadınları birlik ve beraberliğe, birlikte hareket etmeye davet ediyorum. Tüm özgürlükler bizim olsun istiyorum'' sözleriyle Nusaybin’de yapılan duvara karşı kadın dayanışması önerdi.
MHP’li Demirel, Kadınların giyim tarzına karışılmamasını istedi
MHP'li Ruhsar Demirel ise şunları söyledi: “'Özgürlük adı altında mobbing yapılıyor. Kadınların hayatları mikroskop altına kondu, inceleniyor. Özellikle erkeklere sesleniyorum, hanımlarınız, kızlarınız var. Biraz empati gösterin. Nasıl giyindikleri kimsenin haddi değil. Bugün TBMM'de 4 kadın üzerinden mobbing yapılıyor, bize de onlar üzerinden yapılıyor. Tüm dünyadaki kadınlar üzerinden siyaset amaçlı bir hareketi MHP'li kadınlar olarak reddediyoruz.” dedi.
Kadınların üzerinden siyaset yapılmasın
Hükümet kadınların nasıl doğum yapması gerektiğine, kaç çocuk yapması gerektiğine, kadınların ne giyip ne giymeyeceğine karar vermeye çalışıyor. Buna karşın Gezi direnişi ile de büyüyerek, her kesimden kadın omuz omuza vererek mücadele etmeye devam ediyor. Yıllar önce başörtüsü yüzünden meclisten hakaretlerle kovulan Merve Kavakçı ve diğer kadınların hak mücadelesi sonucunda bu kazanım elde edilmiştir. Öte yandan Başbakan ‘’kimsenin yaşam hakkına müdahale etmiyoruz açıklamasını yaparken kıyafetinden dolayı Gözde Kansu’nun işine son verilmesi bir kadının yaşam tarzına müdahale değil midir?
Kadınların gerçek sorunları yine konuşulmadı
TBMM’de grubu bulunan partilerin temsilcilerinin partileri adına yaptığı konuşmalarında gündelik politikalara sıkça yer vermelerine rağmen, Kadınların kendi hayatları üzerinde karar almak isterken işlenen kadın cinayetleri, kadın istihdamı, taciz, karakolda gözaltındayken tecavüze uğrayan kadın tutuklulara yönelik bir kelime sarf edilmedi. Çocuk yaşta başlık parasına satılan kız çocuklarının, kadına şiddetin, gözaltında kaybedilen siyasi tutsakların analarının acılarının adı geçmedi. Meclisteki karar alıcılar kadınların gerçek sorunlarıyla ne zaman yüzleşecekler?