1 çocuk annesi Emine Yayla 20 kez koruma başvurusunda bulunmasına rağmen daha 17 yaşındayken babasının evinde korunmadığı için öldürülmüştü. Katil ise indirim alabilmek için çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek DNA Raporu istemişti. Adli tıptan gelen DNA Raporu ise çocuğun Emine Yayla ve katile ait olduğunu kanıtladı.
Böylelikle Emine Yayla'nın kendisini aldattığı gerekçesiyle indirim almaya çalışan katile ise indirim yolu kapanmış oldu. Dava ise 31 Aralık'a ertelendi.
Diğer davalarda olduğu gibi bugün de adliye önünde olan Kadın Cinayetlerini Durdurcağız Platformu eylem yaparak hem Emine Yaylayı korumayan devletten hesap sordu hem de Yayla’nın katiline ağırlaştırılmış müebbet istedi.
Platform 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma gününde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadın katillerine ağır ceza uygulanması için, kadın cinayetlerinin nitelikli halden sayılması için TCK’ya ek madde önerimizi sunmuştu.
Okunan basın açıklamasında ise: “Bugün AKP, kadınların kaç çocuk doğuracağına karar verirken, yeni istihdam paketiyle kadınların iş gücüne katılma zeminini yok ederken, boşanmayı zorlaştırıp öğrencileri dahi evliliğe teşvik ederken kadınların gerçek sorunlarıyla hiç ilgilenmedi. Kadınların karar alma haklarına karışırken yaşam hakkına dair AKP neden tek bir söz söylemiyor?” diyerek kadın cinayetlerinin durdurulması için devlet yetkililerini, tüm valileri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını , Adalet Bakanlığını, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığını göreve çağırdı.
Emine yayla davasını değerlendirdik;
Platform İstanbul Temsilcisi Fikriye Yılmaz: “Emine Yayla kardeşimizin davası için Sakarya'daydık. Cinayet davasında karara yaklaşıyoruz. Bugünkü duruşmada gelen DNA raporu, katilin "beni aldattı" diyerek indirim almaya çalıştığını bir kez daha kanıtladı. Bizler katillerin indirim yollarına başvurmalarını engellemek için mucadele ediyoruz ve 25 Kasım' da meclise ek madde önerimizi sunduk. Emine gibi kardeşlerimizin öldürülmemesi için kadın cinayetlerinin nitelikli halden sayılması gerekiyor. Duruşma 31 Aralık'a ertelendi, yeni yılın adaletin yerini bulmasıyla başlamasını istiyoruz.”
Duruşmanın avukatı Leyla Epözdemir: “Kadın cinayetleri bir insanlık sorunu, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada kadına yönelik şiddetin en çarpıcı göstergesidir. Ama bu davada başka bir istismarda var. Emine yayla 15 yaşında cinsel istismara uğramış. Bu çocuğun istismarıdır ve suçtur. Önce cinsel istismarla karşımıza çıkıyor emine yayla dosyası. Ve zaten hamile kaldığı için aile bunu bir baskı olarak algılıyor, toplumsal bir baskı olarak algılıyor ve tabi kendi rızasıyla ve evlendiriyor. Çocuklar evliliğe 18 yaşından önce hazır olmadıkları için, sadece fiziksel değil hem psikolojik hem sosyal açıdan hazır olmadıkları için ve çocuk gelinlerin fiziksel sağlık problemlerinin yanış sıra böyle aşırı uç şiddetle karşılaştıkları için karşıyız çocuk gelinlere. Emine Yayla hem çocuk gelin, hem çocuk anne. Birçok hak ihlalini görüyoruz burada. Emine yayla okuldan da mahrum kalıyor. Bu da bir istismar. Ben avukatı olarak giriyorum Emine yaylanın, en büyük talebimiz, Süleyman yaylanın en ağır cezayı alması. Adaletin yerine gelmesi açısından, kamu vicdanı açısından, caydırıcı bir örnek alması açısından en ağır cezayı alması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bunun bir toplumsal sorun olduğunu fark etmeliyiz. Başka Emine Yaylaların olmaması için acilen neler yapmamız gerektiğine acilen tedbir alarak bakalım. Bu çocuk gelinlerin ardından, kadın cinayetlerinin ardında erkek egemen zihniyet yatmaktadır. Bu zihniyetler mücadele etmediğimiz sürece, erkeğin yakınındaki kadının bırakın akrabası olması halini, sevgilisi olması halinde bile onun üzerinden denetim kurma, onun efendisi olması, onun nasıl yaşayacağı hakkında kendisi karar verme yetkisini kendisinde görmesi en büyük acıdır. Nicelikle kadının yakındaki erkek tarafından kontrol edilmesi gerektiği zihniyetinin değişmesi gerekmektedir. Kadınlar bir bireydir. Nasıl yaşayacaklarına, nasıl giyineceklerini, kendisini ilgilendiren her konuda birey olarak kendisi sorumlusudur. Kadınların en büyük sorunu şu, hep biz yasalarla halletmeye çalıştık ama kadınların yaşamlarını yazılı yasalardan çok yazılı olmayan yasala belirliyor. Ve bunları değiştirmek biz kadınlar hakikaten çok pahalıya mal oluyor. Ama birey olmamız içinde hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.”
Platform Genel Hukuk Sorumlusu Gökçesu Özgül: “DNA raporu geldi. Bu rapor sanığın, beni aldattı, çocuk benden değil iddialarının gerçek olmadığını kanıtlıyor. Evin krokisini istediler buda reddedildi. 31 Aralıkta karar çıkmasını bekliyoruz. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını alamsını bekliyoruz. Zaten bende bir hukukçu olarak planlayarak yaptığını düşünüyorum, ama tabi mahkeme ne der bilemiyoruz. 25 Kasımda meclise gittik, TCK’daki değişiklik için. Eğer bu ceza kanunun düzgün uygulasalar, haksız tahrik indirim filan yer vermeseler, zaten böyle bir kanun değişikliğine gerek kalmayacak önemli olan onun uygulamasının kötülüğü. Daha önceki şikâyetçileri Emine yaylanın dikkate alınsaydı öldürülmeyecekti. Kadınların korunması gerektiğini valilik önlerinde de dile getirdi. Kadın cinayetlerinin durdurulması gerekli önlemler alınarak mümkündür. Biz tüm yetkileri görevlerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bizde kendimize düşen görevi yerine getirerek onları teşvik edici mekanizmalar yaratmaya çalışıyoruz.“
Emine Yayla’nın babası Hasan Yılmaz: “Dava çok güzel geçti. Gelen DNA testi doğru çıktı. Ağırlaştırılmış müebbet bekliyoruz. İnşallah da katil gerektiği cezayı alır.“