Kadınlar "Asla Yalnız Yürümeyeceksin" dedi
8.2.2013
"Asla Yalnız Yürümeyeceksin" paneli İstanbul Derviş Eroğlu Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.

14.03.2012 I Konuşmacılar arasında öldürülen Gülay Yaşar'ın babası Duran Yaşar, öldürülen Zeynep Yılmaz'ın ablası Güllü Yılmaz, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcisi Berna Görgülü, Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Hukuk Sorumlusu Av. Gökçesu Özgül vardı.


Kadın cinayetleri %1400 arttı
Panel, Platform'un İstanbul Sorumlusu olan İlke Acar'ın kürsüde yaptığı konuşmayla başladı. Acar, konuşmasında devletin hazırladığı resmi verilerle kadın cinayetlerinin ne kadar ciddi boyutta olduğunu görebildiğimize değindi. Son 7 yılda kadın cinayetlerinin %1400 arttığından bahsetti. Daha 2 yıl önce eylemlerine başladıklarında kadın cinayetlerinin kadın cinayeti olarak değil, aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti olarak geçtiğini söyledi. Bu tür haberlerle katillerin kahramanlaştırıldığına, olayların romanlaştırıldığına değindi. Ama platformun her hafta cuma günü inançla eylem yaptığını, pazarlarda bildiri dağıtarak, stantlar açarak, Facebook, Twitter üzerinden kadın cinayetlerinin maddi bir olgu olarak hayatımızda var olduğunu anlattıklarını söyledi. Ne zaman kadınların toplumsal cinsiyet rollerinden çıktığında kadın cinayetlerinin gerçekleştiğinin görüldüğünü anlattı. Bu iki yıllık süreçte meclis görüşmelerini yaptıklarını ve kadın cinayeti davalarını takip edip, adliye önünde eylem yaparak ailelerle omuz omuza hareket ettiklerini söyledi. Hazırladıkları yasa tasarısının tamamen yasalara geçmesi için sonuna kadar mücadele edeceklerinden bahsetti.
 

"Adalet arıyorum"
Platform hazırladıkları videoyu göstererek panele devam etti. İlk sözü alan Güllü Yılmaz şunları söyledi: " Kardeşim 2011 Nisan ayında 19 yerinden bıçaklanarak imam nikahlı kocası tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Benim kardeşim katledildi. Adalet arıyorum ben. Artık çok rahat bir şekilde insan katlediyorlar. 6 aile Ankara'ya, meclise gittik. Bize sözler verildi. Çalışmalar yapacaklarını söylediler. Cezalar şu an yeterli değil. Kız kardeşime tanıştıktan 5 ay sonra tecavüz edildi. Aldırmak istedi kardeşim ama tehdit edildi ve çocuğu doğurmak zorunda kaldı. Kardeşim suç duyurusunda bulundu ama korunma verilmedi. Müebbet hapis cezası verilmeli." 4 Mayıs'ta 3. Duruşmalarının olacağını söyleyerek konuşmasını bitirdi.


"Kızıma koruma verilmedi"
Daha sonra Duran Yaşar sözü aldı ve " 28 Ağustos 2011 yılında 2 ay öncesinde ayrıldığı kocası tarafından kızım katledildi. Kızımı barışacağız diye kandırarak eve götürdü ve balkondan attı. Ancak şikayetimiz dikkate alınmadı ve kızım tehdit edildi. Kızım Etiler Karakolu'na suç duyurusunda bulunmuştu ama koruma verilmedi. Davamız devam ediyor ve sonuna kadar devam edeceğiz. Devlet korunma talebinde bulunanlara koruma verin. Cezalar çok hafif, katilin iyi hali diye bir şey olamaz." Dedi.
 

"Kadınlar sadece aile içinde ele alınamaz"
Daha sonra Berna Görgülü kadın cinayetleriyle ilgili elindeki verileri açıklayarak devam etti. Dünyadaki bütün erkekler arasında derin, gizli bir anlaşma olduğunu ve dünyanın her yerinde kadın ölümlerinin %85'inin boşanma konusunda meydana geldiğini söyledi. Görgülü cümlelerine şu şekilde devam etti: " Kadın bakanlığının kurulmuş olması gerekiyor. Kadınlar sadece ailenin içerisinde ele alınamaz. Buna dair koruma mekanizmaları olması gerekiyor. Kocası tarafından çocuğuyla birlikte benzin dökülerek öldürülen kadınlar var. Erkek ve kadın arasında bir eşitsizlik var biz bunu aşmak istiyoruz. Kendi hayatına dair hayatına dair karar vermek isteyen kadınlar öldürülüyor. İşsizlik ve krizde kadınların öldürülmesinden sorumludur. Öldürülen kadınların hiçbiri kimsenin haberi olmadan öldürülmüyor. Koruma talep ediyorlar fakat karşılanmıyor. Sığınma evine yerleştirilmiş ancak korunmayan kadın arkadaşlarımız var. Ayşe Paşalı cinayeti müebbet hapis cezasıyla bir emsaldir. Ondan öncesinde hiçbir caydırıcı ceza yok. Biz 2 yıl önce bunun bir ihtiyaç olduğunu düşündük ve kurulduk. 30 kadından 2000 kadına ulaşan eylemler yaptık. Meclise gittik yasa tasarımızı sunduk. Ama hala sadece evli kadınlar için yasalar geçiriliyor. Biz tasarımızın geçmesi için ailelerle mücadelemizi sürdüreceğiz."
 

Sibel Uzun: "İnancımız yüksek, kararlılığımız kuvvetli"
Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun da şunları söyledi: " Herkesin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum. Aynı zamanda devrim ve sosyalizm mücadelesinde kaybettiğimiz kadınları, her hafta Cumartesi Anneleri'nde direnen anneleri, fikirleri ve düşünceleri yüzünden tutsak olan kadınları ve işçi ölümlerinde kaybettiğimiz kadınları anmak isterim. Kadın cinayetlerini dünyada var olan bütün sorunlardan azade görmüyoruz. Biz kadın cinayetlerini dünyanın en temel problemlerinden biri olarak görüyoruz. Burada sorunu ele alırken sadece erkeklerin kadınları katletmesini değil, kadınların o noktaya gelene kadar neler yaşadıklarını da ele almak zorundayız. Baktığımızda kararlı kadınların öldürüldüğünü görüyoruz. Türkiye'de yönetenlerle ilgili ciddi problemlerimiz var. Başbakan bugün kadın ve erkek eşit değildir, kadınlara 3 çocuk doğurun ve evinizde oturun diyor. Yani kadınlara bilimde, siyasette, sanatta yer almayın diyor. Politikasını bunun üzerine kuruyor. Başörtüsü problemini çözdüm diyor ama hala mecliste başörtülü kadın yok. AKP Hükümeti kadın ve sosyal politikalardan kadını çıkarıp aile ve sosyal politikalar ismini koydu. Aileyi koruduklarını söylüyor ama aileler biz başvuruyor. Yasamız gündeme getirilmiyor. Kadınları korumak devlete karlı gelmiyor. Ama biz toplum sorunları neyse mücadelemizi o doğrultuda ilerleteceğiz. Mücadelemizi büyüte büyüte geliyoruz. İnancımız yüksek, kararlılığımız kuvvetli..."


Gökçesu Özgül: "Yasalar kadınları korumaktan aciz"
Son olarak sözü Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Hukuk Sorumlusu Av. Gökçesu Özgül aldı. Kadın cinayetleri vakalarının yoğunlaşmasıyla hukukta bir eksiklik olduğunu fark ettiklerini söyleyerek söze başladı. Özgül şu şekilde devam etti: "Yasaların kadınları korumaktan aciz olduğunu fark ettik. Yasaların kadınları korumaktan aciz olduğunu fark ettik. Bir yasa taslağı hazırladık ve 2 yıl kadar bekledik. Örneğin şike yasası hemen uygulamaya geçti. Demek ki hızlı bir şekilde de bu yasalar geçebiliyormuş. Ama bizim yasamız hala bekletiliyor. Biz hazırladığımız yasada her türlü kadının korunmasının öngörülmesini istedik ama yasada sadece evli kadınların korunması söz konusuydu."


Konuşmacılar konuşmalarını tamamladıktan sonra oyuncu Laçin Ceylan kürsüye çıkarak konuşmasını gerçekleştirdi. Ceylan, kapitalizmin insanı kıskaca sürüklediğini ve bireyi öne çıkarmayan, engelleyen, cinselliği ortaya koymada hep geri durduran toplumun etkisinin cinayetlerde çok büyük etkisi olduğunu söyledi. Daha sonra sözü alan Köşe yazarı Mehveş Evin, kadınların ben ne yapacağım sorusunun cevabını bulması gerektiğini, toplumda korkunç bir nefret söyleminin olduğunu ve bu konuda bir yaptırımın olmadığını söyledi. Gazeteci Burcu Karakaş sözü alarak her kadının hayatının bir döneminde taciz, tecavüz ya da şiddet ile karşı karşıya kaldığından fakat kadınların bu konu üzerinden konuşmadıklarından bahsetti. En son Sosyal Hizmet Uzmanı Nazmiye Atalay "ben de bir erkek çocuğu annesiyim ve kendimi çok sorguladım." dedi.
 

Panel, soru-cevap kısmı da gerçekleştirildikten sonra sona erdi.