Yasa ne getiriyor, ne getirmiyor?
8.2.2013
1 yılı aşkın süredir yasalaşmasını beklediğimiz kadınlar için hazırladığımız yasa Meclis'ten geçti. Ama nasıl geçti? Konuyla ilgili değerlendirmemiz.

15.03.2012 I Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Değerlendirmesi
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak, kadın cinayetlerine karşı yürüttüğümüz mücadelede hukuki kazanımların öneminin farkındayız. Kadınları korumayan, kadın katillerine ağır ceza yerine indirim veren yasaları yapanlar kadın cinayetlerinden sorumludur. Bu sorumluluklarını yüklenerek yasaları yazmalarını istediğimiz meclisteki milletvekillerine 2011 yılının Şubat ayında çeşitli yasal düzenleme önerileri götürdük. Bunun üzerine BDP, CHP ve AKP meclise yasa tasarıları sundular. O dönem AKP milletvekili olan şu an Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olan Fatma Şahin yasayı kadın örgütlerinin görüşleri doğrultusunda yazdığını belirtse de, bizim hazırladığımız bu yasaya başta kendisi, ardından Bakanlar Kurulu ve onun ardından da Başbakan, kendi görüşleri doğrultusunda şekil verdi.


Ancak yasayı erteleme, tamamen değiştirme çabaları sonuçsuz kaldı. Bir yılı aşkın zaman boyunca yasaları düzeltmeyenler yürüttüğümüz kararlı mücadele ile yasaları değiştirmek zorunda kaldılar. Bunun üzerine oluşturulan ve 8 Mart 2012 günü meclis Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edilen Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kadın örgütlerinin talepleri dikkate alınmak zorunda kalınarak yazılmış bir yasadır. Başlı başına yasa yazdırabilmiş olmanın kendisi dahi, mücadelemizin önemli bir kazanımı oldu. Yürütülen sistemli mücadelenin bir sonucu olarak yazılan bu yasa 4320 sayılı Ailenin Korunması Kanunu'nu bir miktar daha ileriye götürüyor. Ancak elbette bu yasa da, muhafazakar-kapitalist bir hükümet olan AKP hükümetinin kadına bakışından nasibini aldı. Bu nedenle önemli bir kazanım olan bu yasa ile ilgili görüşlerimizi açıklıyoruz:
 

Yasa kadınlara ne getiriyor?
-Yasanın kapsamı, verdiğimiz mücadeleler sonucu, medeni haline bakmaksızın tüm kadınları koruyacak biçimde en geniş şekliyle yazıldı. Ayrıca yasa, başta "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeleri esas alıyor. Bu da, yasanın kadınların her ne suretle olursa olsun korunmalarını sağlayacağının önemli bir güvencesini oluşturuyor.
-Yasa ile sadece şiddete uğrayanlar değil, "şiddete uğrama tehlikesi altında olanlar" da korunmuş oluyor. Böylece riskli her tür durumda kadınlara koruma verilmesi güvence altına alınıyor.
-Yasa ile ilk kez "ev içi şiddet" ve "kadına yönelik şiddet" gibi kavramlar hukuki literatüre giriyor.
-Yasa, gecikmesinde sakınca olan durumlarda polise koruma kararı verme yetkisi tanıyor. Kadınların çantalarında koruma için verdikleri dilekçelerle öldürüldükleri Türkiye için bu olumlu bir adım.
-Yasa ile kurulacak olan Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri ciddi anlamda işlevli kullanılır ise, önemli bir kazanım olarak duruyor.
-Yasa ile tedbir kararına aykırı davrananlara "zorlama hapsi" denen direk hapis cezası veriliyor.
-Yasada tehlikenin büyük olduğu durumlarda Tanık Koruma Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtiliyor. Bu sayede estetik operasyondan kimlik değiştirmeye, ülke değiştirmeye kadar çok geniş kapsamlı koruma tedbirleri geçerli kılınıyor.
-Erkek koruma tedbiri gereği müşterek konuttan uzaklaştırıldığında ve müşterek konut kadına tahsis edildiğinde, erkeğin konutu satmasını engellemek için konuta "aile şerhi" konulması güvence altına alınıyor.
-Hakkında tedbir kararı alınan kişi eğer çocuklarını görmek istiyorsa, bunun bir refakatçi eşliğinde yapılabileceği uygulaması getiriliyor.
-Teknik yöntemlerle koruma getiriliyor.
-Koruma tedbirine aykırı tutumlar anında işleme alınıyor.
-İlköğretim ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda eğitime yönelik dersler konuluyor.
-Kamu görevlilerine de aynı eğitim zorunlu hale geliyor.
 

Yasa ne getirmiyor?
-Kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddet ve buna benzer davalara katılma hakkının yasal güvence altına alınmasını istemiştik. Ancak bu maddeye yasada yer verilmedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak pek çok kadın cinayeti davasını takip ediyoruz. Adliye önünde yaptığımız eylemlerin yanı sıra davalara da katılarak müdahale talebinde bulunuyoruz. Çünkü biz, kadın cinayeti davalarında tarafız ve bütün kadınlar olarak kadın cinayetlerinde "suçtan doğrudan zarar gören" konumundayız. Erkeklerin kadınları öldürdüğü ve devletin kadından değil katillerden yana olduğu bu düzende kadın cinayeti davalarında taraf olmak bizim mücadelemizin önemli bir parçası olarak önümüzde duruyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Nahide Opuz kararı ile Türkiye'yi mahkum etmesi kadın örgütlerinin davalarda müdahil olmasının önemini bir kez daha gösterdiği halde, bu madde yasaya eklenmedi.
-Yasanın adı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olarak kabul edildi. Kadına yönelik şiddet toplumumuzda en çok aile içerisinde yaşanıyor ve cinayete kadar giden sonuçlar doğuruyor. Bu nedenle, kadına yönelik şiddeti önlemeyi önüne temel hedef olarak alan bu yasanın isminin de buna uygun olarak tercih edilmesi gerekirdi. Kadını yalnızca ailenin içerisinde olduğunda koruyacağı izlenimi uyandıran bu düzenleme, yasanın amacıyla uyuşmuyor.
-"Toplumsal cinsiyet" kavramı yasadan tamamen çıkarıldı. Kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığının kabul edildiği anlamına gelen bu kavramın yasada kalması son derece önemli idi. Yasadan çıkarılmış olması da yine hükümetin, aslında yaşamımızda olan toplumsal cinsiyet rollerini görmezden geldiği anlamına gelmektedir.
-Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı yasada tanımlanmıyor. Bu tanımlanmanın olmaması hükümetin, LGBTT toplumunu da tanımadığı anlamına gelmektedir.
-Ara buluculuk ve uzlaşmanın bu kanun kapsamındaki kişiler için yasak olduğu açıkça belirtilmiyor.
-Bu kanunla verilen koruma tedbirinin ertelenmesi veya para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığı yasada yazılmıyor.
-Son derece önemli bir adım olan Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri yasada muğlak bırakılıyor. Nasıl ve nerelerde kurulacağı, ne işlev göreceği, bunlar kurulmadan evvel aynı işlevi görecek başka kurum tayin edilip edilmeyeceği belirsiz biçimde yasada yer aldı.
-Kadına karşı şiddetin önlenmesinde son derece önemli bir ayağı oluşturan sığınma evlerine bu yasada hiç değinilmemiş olması sığınma evlerinin mevcut yetersiz haliyle bırakılacağı endişesi doğuruyor.
-Koruma alan kadın için sunulan kreş hakkına sınırlama getiriliyor.
-Mülki amirlerin karar verebileceği bazı konularda hakime karar yetkisi tanımıyor. Mülki amirlerin kadına yönelik şiddet konusunda deneyimsiz olduğunu ve mevcut siyasi iktidarın atadığı kişiler olduğunu düşündüğümüzde, bazı tedbir kararlarını yalnızca mülki amirin alabilecek olması sorunludur.


Bu haliyle baktığımızda oldukça önemli bir kazanım olan bu yasayı mücadelemizle çıkarmış olmamız kritiktir. Ancak yasanın kadın cinayetlerini durduracak zemini yaratmayacak biçimde düzenlenen kimi maddeleri ise tamamen AKP hükümetinin sorumluluğundadır.
 

Ancak şimdiye kadar yürüttüğümüz mücadeleyi takip edenler bilmelidir ki, bizim tek mücadelemiz yasayı yazdırmaktan ibaret değil. Nihayetinde bu yasayı uygulatacak olan da yine kararlı biçimde yürüttüğümüz mücadelemiz olacak. Bu nedenle biz Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak platformumuzun mücadelesine dayanarak yazılan bu yasanın takipçisi olacağımızı, uygulatılmasında da mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu