Gülsüm Kav'ın röportajı Hürriyet Daily'de
Kadınların meşru müdafaayla birini öldürmesi denilince gözümde iki fotoğraf canlanıyor – biri bir Amerikan müzikalinden, diğeri ise Türkiye gazetelerinden. İlki çoğunlukla parodiden oluşan, 6 kadın katilin neden erkeklerini öldürdüğünü anlattığı Chicago müzikalinden “Cell Block Tango”. Nakaratı oldukça akılda kalıcı: “Başından beri hak etmişlerdi / bizi kullandılar / ve istismar ettiler / bize nasıl haksız olduğumuzu söyleyebilirsiniz?” deyip “Bir cinayetti ama suç değildi.” ile biter.
İkinci fotoğraf ise Çilem Doğan ve üzerindeki “Dear past, thanks for all the lessons. Dear future, I am ready”(Sevgili geçmiş, tüm dersler için teşekkürler. Sevgili gelecek, hazırım) t-shirt’ü ile şiddet gösteren kocasını öldürmekten yargılandığı için baş parmaklarıyla yaptığı işaret. Doğan sürekli kocasının şiddetine maruz kaldı. En sonunda fuhuşa zorlandığında da, Doğan kocasını silahla öldürdü. Bu yılın başlarında, Yargıtay’ın hükmün temyizinin incelemesine kadar avukatının başvurusu üzerine kefaletle serbest bırakıldı.Uluslararası medya, bu yuvarlak suratlı ve güzellik beni olan kızgın genç kadının arkasındaki büyük duyguyu yansıtmak için onu “sosyal medya ikonu olan kadın katil” olarak andı.
Doğan’ın davası gizli saklı görülmekten çok uzaktı: Eylülde, Hürriyet’te ayrıldığı eşi bu sebepten Kader K.’yi vurmak isterken Kader’in onu vurduğu haberi yazıldı. Aynı hafta Cumhuriyet’te, İstanbul’da E.O adlı bir kadının caddede kendisini taciz eden, duvara sıkıştırarak öpmek isterken dilini ağzına sokan adamın dilini kopardığı yazıldı.
Mevcut yasalarla şiddetten korunmayan Türkiyeli kadınlar kurban olmayı reddedip erkek şiddetine karşı kendilerini mi savunuyorlar?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun genel temsilcisi Gülsüm Kav’a göre, kadınların kendisini savunmak için şiddeti çare olarak görmesi yeni birşey değil. Hürriyet Daily News’e verdiği bir ropörtajda “Yıllar önce cezaevine kadın koğuşuna gönüllü sağlık taraması için gittiğimde kocasını öldürmüş birçok kadınla görüşmüştüm. Ama son dönemde, görünürlüğüyle birlikte bir artıştan da söz edebiliriz” diyor.
Kav, bu artışı iki faktöre dayandırıyor. Biri, kadına yönelik şiddetin hem sayı hem de vahşiliğindeki artış; “Kadınlar daha önce görülmemiş sıklıkta, yaygınlıkta ve vahşilikte şiddete maruz kalıyorlar.” diyor.
Davalar üzerine olan sayılar ve raporlar bu incelemeyi destekliyor. Bağımsız Gazetecilik Platformu’nun yaptığı interaktif Türkiye’deki Kadın Cinayetleri Haritasına göre, 2010 ile 2015 arasında 1.134 kadın cinayeti yaşandı. Kadınların büyük çoğunluğu koca/eski koca (608 kadın) ve sevgili/eski sevgili (161) tarafından öldürüldü.
İkinci faktör ise şiddetin artık gizlenemiyor ve saklanamıyor oluşu. 20 yıl öncesi ile karşılaştırıldığında, vakaları mahkemeye götürerek kadınlara yardım eden kadın örgütleri, avukatlar ve failin adını ve suçunu açık biçimde sunup aklanamamasını sağlayan kitle iletişim araçları artık daha fazla. Kav, “Türkiye’deki kadın mücadelesi sayesinde eskiden örtülen “adli” bir olay olarak ele alınan şiddet olgularının toplumsal bir sorun olduğunu kabul ettirmiş durumdayız.” diyor.
Hem Kav’ın platformu hem de diğer kadın örgütleri diyor ki “ Kadınlar net bir şekilde, tehdit edildiklerinde polis korumasına olanak tanıyan sözde 6284 sayılı madde uygulanmıyor”.
Kav, “Yanında sprey, çakı taşımaktan, dövüş kurslarına katılmaya kadar çeşitli yollar akla geliyor” diyor.
Fakat Kav, kendini savunmaya zorlanan kadınlar, şiddete başvurmadan önce erkeklerin iki kere düşünmesine neden oldukları zannını dile getiriyor. “Ben bunu Uma Thurman’ın canlandırdığı ve aynı zamanda “Gelin” olarak da bilinen, Bill’i ve ekip arkadaşlarını öldürerek eski aşkından intikam almaya çalışan hayali karaktere atıfta bulunarak Kill Bill’deki Beatrix sendromu olarak adlandırıyorum. “Bu hayali bir imaj olabilir fakat gerçeklikten uzaktalar. Hukuki üstünlüğun ve hukuki korumanın olduğu bir toplumda kadınlar -veya erkekler- haklarını kendi elleriyle almaya gerek duymaz. Kadın cinayetlerini durduracak asıl mücadele kadına şiddete karşı sıfır tolerans izleyen bir politik irade, iyi bir hukuki çerçeve, örgütsel çaba ve kadınlar için bir güvenlik ağı yaratma yollarıyla olmalıdır.
Hukukçular ve aktivistlerin iddiasına göre, meşru müdafaa hakkını kullanan kadınların genellikle, polis korumasına başvurmuş oldukları halde, indirimli ceza veya aftan yararlanmaları zor oluyor. Kav, “Hukuken ceza indirimleri erkek faillere bol bol verilirken kadın faillerden esirgendiğine rastlıyoruz, bu haksızlığı gidermek için gayret gösteriyoruz.” diyor.
Doğan istemsiz adam öldürmeden ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı, ancak ceza daha sonra haksız tahrikten 18 seneye ve duruşmalardaki iyi halinden de 15 seneye düşürüldü. Bu davanın benzer davalara emsal teşkil edip etmeyeceğini zamanla göreceğiz.