Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kadın cinayetlerini raporladı
Kadın Cinayetlerini Durdurcağız Platformu'nun Perspektif Strateji Araştırma ekibi ve Süleyman Demirci ile Prof. Dr. Semra Günay ve Talha Aksoy’un katkılarıyla hazırladığı kadın cinayetleri raporunda eylül- ekim ayları içerisinde 45 kadının öldüğü belirtildi.
Raporun tamamı şu şekilde:
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun derlediği 1 Eylül – 28 Ekim arasındaki kadın cinayetlerine dair verilerden oluşturulan rapordur. Bu bilgiler yayına hazırlanırken İzmir’de Nurcan kardeşimiz, İstanbul’da Ayşe Bilgehan kardeşimiz öldürülmüştür. Kadın cinayeti raporu olarak tanımlanan veriler, sadece kadın olduğu için öldürülen kardeşlerimizin bilgilerini içermektedir.
1 Eylül – 28 Ekim tarihleri arasında 45 kadın kardeşimiz öldürüldü, sadece eylül ayında ise 32 kardeşimiz öldürüldü. Bu dönemde kadın gündemi ile ilgili erkek şiddeti ve baskı, ülke gündemi ile ilgili ise de devlet şiddeti ve baskı gündemdeydi. Bu gündemlerin kadın cinayetlerine yansıması: daha fazla kadının öldürülmesi, daha çok ateşli silahın kullanılması, koruma altındayken öldürülen kadınların sayısının artması oldu. Kadınların haklarının genişletilmesine ve Özgecan Yasası’nın çıkarılmasına dair bu zaman aralığında da adım atılmazken, kadınların hak arama mücadelesi durmadı ancak bunun karşısında gördükleri şiddetin artarak daha fazla kadın cinayetine maruz kalıyor olması, kadınların ülke koşullarından da etkilenerek yaşama hakkı ve diğer hak mücadelelerinin zorlaştığı görüldü.
Aile Bakanlığı ve yargı, kadın mücadelesine karşı kadın düşmanlığını besledi
Aile Bakanı Ayşen Gürcan börek açmayı bilmeyen kadının yuvasının dağılacağını açıkladığı iddiasıyla gündeme gelmesinin ardından sadece eylül ayında 32 kadın kardeşimiz öldürüldü. Ayşen Gürcan’ın Özgecan Yasası’nı gündem etmediği bu dönemde, kadın cinayeti işleyen erkeğin suçsuz olduğunu söyleyebilip beraatini talep eden Mağdur Babalar Derneği, Seda Camgöz kardeşimizin katilinin yargılandığı davaya katilin tarafı olarak müdahillik talebinde bulundu. Ayşen Gürcan söz ettiği yuvada öldürülen kadınları gündem etmezken 1 Eylül – 28 Ekim tarihleri arasında öldürülen 45 kadın kardeşimizin %44’ü evli ve 7 kadın evliliğini sonlandırmak istediği için öldürüldü.
Ayşen Gürcan’ın geçici kadın düşmanı açıklamaları burada bitmedi. Kendisinin gündem etmesi gereken cinayetleri basın emekçileri kendisine sorduğunda ‘kadın cinayetlerini’ni‘ev içi cinayetler’ olarak adlandırdı ve AKP’nin evli olmayan kadını saymadığı kadın düşmanı politikasını devam ettirdi. Bu süreçte ise 22 kadın kocası, eski kocası, babası veya erkek kardeşi tarafından öldürülürken, 20 kadın, aile bağı bulunmayan veya hiç tanımadığı biri tarafından öldürüldü.
Kısa aile bakanlığı görevine birçok kadın düşmanı söylem ve icraat sığdıran Ayşen Gürcan’ın, Eskişehir’deki yaptığı konferansta kendisine Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına ‘2015 yılı içerisinde kaç kadın cinayeti işlendi’ğini sormak için bulunan 2 kadın, konferans başlamadan koltuklarından ‘makul şüpheli’ olarak gözaltına alındı. Bu konferanstaki kadın düşmanı konuşmasını da kadın cinayetlerine değinmeden atlatabilen Ayşen Gürcan “Zorla güzellik olur. Evlenin, aile kurun. Muhakkak en az 3 çocuk yapın” diyebildi. İşte Ayşen Gürcan’ın bunu dediği dönemde öldürülen kadınların %48.8’inin çocuğu vardı ve %13.3’ü hamileydi, ancak Gürcan bu kardeşlerimizin yaşama hakkına değinmedi.
Koruma başvurularını uygulamayanlar, evlilik başvurularını uygulamaya aday oldu
Ayşen Gürcan’ın bıraktığı yerden devam eden Ahmet Davutoğlu’nun, “Annenize, babanıza gideceksiniz inşallah onlar size hayırlı bir eş bulacak. Bulamazsa bize başvuracaksınız. Böyle devlet sevilmez mi” dediği dönemde öldürülen 4 kadının koruma ve adli başvuruda bulunduktan sonra öldürüldüğü ortaya çıktı. Kızını korumak isterken öldürülen Neziha Sağlam’ı öldüren katil ile ilgili ise uzaklaştırma cezası, tehditleri nedeniyle savcılığa suç duyurusu, Neziha kardeşimiz öldürülmeden saatler önce emniyete bildirilen tehdit durumu ve BİMER’e yapılmış başvuru olmak üzere defalarca korumaya dair adli başvuru gerçekleştirildiği belirlendi. Ancak devlete yapılan bu başvuruların gereğinin yerine getirilip kadının korunmadığı gerçeği ile ilgili açıklama yapmayan Davutoğlu, halktan evlenmek için başvuru yapmalarını istiyor. Koruma ve adli başvurularla ilgili öldürülen 45 kadın kardeşimizden 41’inin koruma veya adli başvurusu olup olmadığı açıklanmadı, devletin işletmediği kadını koruma mekanizmalarının yanında, 3 kadın kardeşimiz bir başka kadına karşı uygulanan erkek şiddetini engellemek isterken öldürüldü.
Kadın düşmanı politikaların yanında, halk düşmanı poltikaların da kadın cinayeti raporlarına yansıdığı verilerle ortaya çıktı. AKP halk düşmanlığını genişleterek hem ülke içerisinde kendi halklarına karşı savaş başlattı hem de diğer ülkelere karşı izlediği savaş politikasını gerçekleştirmek için icraatlarda bulundu. Canlı bomba şüphesi taşıyanlar gözaltına alınmadı ve yaşanan Ankara Katliamı’nda 108 kişi öldürüldü ve bu kişilerin içerisinde barış için yola çıkmış birçok kadın vardı. Ayşen Gürcan kadın cinayetleri yerine ‘ev içi cinayet’ terimini uydururken bu terimi tam olarak karşılayacak şekilde Dilan Doğan evinin içinde galoş giymesini istediği polis tarafından öldürüldü.
Halklara açılan savaş, kadın cinayetlerinde ateşli silah kullanımı ve sayıda artışa neden oldu
Meclis soluğu alır almaz 2 Eylül’de savaş tezkeresini gündem etti ve onayladı. Silopi, Cizre, Yüksekova, Dağlıca, Şemdinli, İdil, Varto, Lice, Silvan, Sur ve Nusaybin’de olağanüstü haller ilan edilerek sokağa çıkma yasağı getirildi ve her yaştan birçok kardeşimiz evinin içerisinde oturuken dahi yaralandı veya öldürüldü. Toplum olarak bebeklerin tabutlarının taşındığı cenazeleri, cansız insan bedeninin panzer arkasında sürüklendiğini, sağlık görevlilerinin ambulansla sokağa çıktığında öldürüldüğünü, cenazesi kaldırlamadığı için küçük bedenlerin buzdolabında bekletildiğine tanık olduk. Şiddetin meşrulaştırıldığı bu dönemde, kadın cinayetlerinde ateşli silah kullanma oranı oldukça artarak %46’dan %66.6’ya çıktı ve daha fazla kadın kardeşimiz öldürüldü.
En çok kadın cinayetinin işlendiği iller İstanbul, Diyarbakır ve Bursa oldu. İstanbul’da 5, Diyarbakır’da 5, Bursa’da 3 kadın kardeşimiz öldürüldü.
Zorla evlilik, çok çocuk ve savaş politikaları ve bunların sıraladığımız sonuçları AKP’nin diktatörlük hevesine dayanır. Bunlar dünyanın genelinde gördüğümüz diktatörlük uygulamalarının parçalarıdır. AKP’nin diktatörlük hevesi de bu çok çocuğu, yapabildiği kadar ucuza çalıştırıp refah ve huzurun olmadığı koşullara bırakmayı, diktatörlüğün çıkarı için savaşlara ölüme göndermeyi AKP’nin hedefine koyar. Kadınların hak ve özgürlüklerini kazandığı noktada kendi hayatlarına dair verdikleri kararlarda daha az çocuk da doğurabildiklerini gören diktatörlük hevesi, kadınların hak ve özgürlüklerinin önünü açmak bir yana elindekileri de geri alır. Ancak kadınların mücadelesindeki tavır hem kendi hakları için hem toplumun hakları için mücadeleye devam etmek oldu. Kadınlar kendi üzerlerinde uygulanan kadın düşmanı politikayı ve toplumun geneli üzerinde uygulanan halk düşmanı politikayı kabul etmiyor, mücadele ediyor.
Not:
- Veri dökümü ve grafik çalışmaları için Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu çalışanları Cansu Kayacan ve Duygu Ece Toksavul ile Perspektif Strateji Araştırma ekibi ve Süleyman Demirci’ye,
- Harita çalışmaları için Prof. Dr. Semra Günay ve Talha Aksoy’a katkıları için teşekkürler.