Çocuklar sokakta oynarken, okulda, camide, otobüste, sosyal ağlarda istismara uğruyor. Kadınlara yönelik cinsel şiddeti ve çocuk istismarını artıracak yönde hareket edilmesi bu vakaların artmasına sebep oluyor. Bu ay darbe girişimi ile beraber kadın düşmanı zihniyetin belirtilerini de hemen gördük.  Trabzonspor Başkanı’nın kadınları ganimet olarak gördüğünü açıkça dile getirebiliyor olması, bir polisin askeri 10 yaşındaki çocuğuna tecavüz etmekle tehdit etmesi bunun bir göstergesidir. Darbe girişimi ile beraber birçok kadın sokak ortasında tacize uğradığını sosyal ağlarda paylaşmış, bunlar kanıtlanabilir olmadığından haberlere yansımasa da yine bu ayki somut veriler cinsel şiddetin arttığını bize gösteriyor.  Cinsel şiddet en çok İstanbul’da yaşanmakla beraber, kadınlar ve çocuklar tanımadıkları kişiler tarafından sokak ortasında tacize tecavüze maruz kalıyor. 

 

AKP’nin “hadım yasasını” çıkarması bu durumu değiştirmiyor. Hadım yasasının çıkarılmasının hemen ardından Hakkari Havaalanı müdürü 3 kadın güvenlik görevlisini taciz ederken,  Bursa’da iki çocuk evlerinin önünde oyun oynarken istismara uğradı. Çünkü AKP bugüne kadar cinsel şiddet ve çocuk istismarını engellemek bir yana, bu şiddeti daha da körükleyecek uygulamalarda bulundu. Cinsel şiddet ve çocuk istismarına karşı mücadele eden kadınlara sırtını çevirdi, çözüm önerilerini dinlemedi. Şimdi ise “hadım yasası”nın çıkarılması çözümü değil, cinsel şiddet ve çocuk istismarını daha da artıracak şekilde önümüze düşüyor.

 

Ekonomik kriz kadın cinayetlerinin en temel sebeplerinden birisi olmakla birlikte, kadınlar boşanmak, ilişkisini sonlandırmak, kendi hayatlarına dair karar almak istediği için en yakınları tarafından öldürülüyor. Ekonomik krizle beraber kadın cinayetlerinin yüzde 1400 artışına 2008’li yıllarda şahit olmuştuk. Yine bu ay kadınların %12’si ekonomik nedenlerden, %24’ü kendi hayatlarına dair karar almak istedikleri için öldürüldü. 

 

 

 

 

Temmuz ayında kadınların %41’i ateşli silahla öldürüldü. IŞİD gibi bir vahşetin benimsenerek darbe girişimi ile beraber silah kullanımının önünün açılmaya çalışılması, “hadım yasası” gibi evrensel hukuka, insan haklarına aykırı hareket edilerek şiddetin körüklenmeye çalışılması, kadın cinayetlerindeki vahşetin de önünü açacak vaziyette ilerlemesine sebep oluyor.

 

 

 

 

Yine geçtiğimiz ay olduğu gibi bu ay da öldürülen kadınların tamamının tespit edilemiyor oluşu bizlere kadınların açıkça korunmadığını gösteriyor. Öldürülen kadınların %52’si hem evli hem de çocuğu var. kimisi çocuğunun gözünün önünde, kimisi çocuğuyla birlikte öldürüldü. Bu ay tam 25 çocuk annesiz kaldı.

 

  

 

 

 

 

 

 

- 11 kadın cinayeti 

- 3 cinsel saldırı 

- 1 cinsel istismar 

- 1 öldürmeye teşebbüs 

- 1 kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma 

 

davasını takip ettik. Bu ay davalar en çok İstanbul'da görüldü. Onu İzmir ve Eskişehir illeri takip etti. Bu davalardan bir tanesi sonuçlandı. 

 

Kütahya'da koruma altındayken eşi tarafından öldürülen Nil Güloğlu davasında örnek bir karar ve mütalaa çıktı. Savcı failin gerekçelerinin asla kadına şiddeti meşrulaştırmayacağını belirtirken, katil ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Kadın dayanışmasıyla davalarda verdiğimiz mücadele sonuç veriyor. Takip ettiğimiz davalardan ve yine bu ay ki verilerden de bir kez daha anlaşılıyor ki, “hadım yasası”nın aksine, 6284 koruma yasası etkin uygulanırsa, cezai indirimler uygulanmazsa, İstanbul Sözleşmesi’ne bağlı kalınırsa kadın cinayetlerini cinsel şiddet ve çocuk istismarını durdurmak mümkün.