Manisa E.C.A. fabrikasında genel müdürü tarafından tacize uğrayan Zuhal Güneş tacize sessiz kalmadığı için işten çıkarıldı. İşyerinde tacize, hukuksuzca işten çıkarılmaya karşı Zuhal’in yanındaydık, fabrika önünde ilk kez taciz nöbeti tuttuk. Zuhal’in işyerinde uğradığı taciz ile ilgili Savcılık “Yeterli delil olmadığını” iddia ederek dosyasına takipsizlik kararı vermesine rağmen sadece Manisa da birçok ilde yapılan eylemler sonucu taciz davası açıldı. İstanbulda ise Defterdarlıkta Mobbinge uğrayan Sevil Çobanın sesise ses olduk daha güçlü olduk. İşyerlerinde çalışan kadınların karşılaştıkları sorunlar karşısında asla sessiz kalmadık.
AKP Hükümeti’nin çocuk düşmanı politikaları çocukların istismarına bir yenisini eklerken çocukların ölümüne yol açtı. Haziran ayında Yalova’da 12 yaşındaki Gizem tacize direndiği için öldürüldü. Çocukları çözümsüzlüğe hapsetmeye çalışan, geleceğini ellerinden almaya, hayatlarını karartmaya çalışan AKP Hükümeti’nin “bir kereden bir şey olmaz” zihniyeti sonucu Bursa’da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Sevgi Evlerinde ve Bitlis ENSAR Vakfı’nda çocuklar istismara uğradı. Yine istismarın üzerini örtmeye çalışmak için harekete geçti ve Sevgi Evleri’nde devlet koruması altındaki çocukların istismarını “algı” olara basına yansıtmaya çalıştı. Manisa’da ENSAR yaz okulunu açabilmek için türlü yollara başvurdu. Tecavüzcüleri aklatmaya çalışanlara karşı toplum hem Sevgi Evleri’nin hem de Manisa’da ENSAR’ın kapısından ayrılmadı. Karaman’daki ENSAR rezaletini unutturmadı, çocukları ENSAR karanlığına teslim etmedi. Verilen mücadele sonucu Yaz okulunun yapılacağı devlet okulunun açılışında çocuklardan çok AKP’li yöneticiler ve Ensarcılar bulunuken, ailelerin büyük çoğunluğu çocuklarını yaz okuluna göndermekten vazgeçti okul kapısından geri döndü.
Kadın kadındır, yarım aklındır
Haziran ayının başında Cumhurbaşkanı Erdoğan kadını hiçe sayıp “anneliği reddeden, evini çekip çevirmeyen kadın eksiktir; yarımdır” açıklamasında bulundu. Haziran ayına kadar 151 kadın öldürüldü, 128 çocuk annesiz kaldı. Bunu görmezden gelen Erdoğan ve AKP Hükümeti’ne en güzel cevabı 78 yaşında işçi emeklisi Emine Yılmaz verdi: “Kendisi bir tane çocuk mu doğurmuş? Kadınları o mu yönlendirecek? Kurban olsun kadınlara. Erdoğan’ı kınıyorum, hiçbir kadını aşağılamaya hakkı yok.”
Hadım, idam değil; Özgecan yasası
15 Temmuz Darbe girişimi ile beraber cinsel şiddet ve çocuk istismarına karşı mücadele eden kadınlara sırtını çevirenler, çözüm önerilerini dinlemeyenler, cinsel şiddete karşı “hadım yasası”nı çıkardı. İmzacısı oldukları İstanbul Sözleşmesi’nden, modern hukuktan uzak bu söylemlerle getirmeye çalıştıkları uygulamalar çözümü değil, cinsel şiddet ve çocuk istismarını daha da artıracak şekilde önümüze düştü. Cinsel şiddet ve çocuk istismarını engellemek bir yana, bu şiddeti daha da körükledi.
Haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz, Laiklik için direneceğiz
OHAL döneminde kadın cinayetleri 2 kat arttı. AKP Hükümeti’nin şiddeti körükleyen açıklamaları “hadım yasası” “idam” gibi intikama dayalı uygulamaları getirmeye çalışılması kadın cinayetlerindeki vahşetin önünü açtı. Kadınlar kendi hayatlarına dair karar almak isterken öldürülüyorken AKP Hükümeti “kadınların itaat etmesinden”, “adam gibi ölmekten” şeklinde kadın düşmanı açıklamalarıyla kadın cinayetlerine bir yenisini ekledi, kadınların yaşam ve özgürlük alanlarına müdahale etmeye devam etti. Kadınlar darp edilerek, boğazı kesilerek, yakılarak, ateşli silahlarla, işkencelerle öldürüldü. Eskişehir'de 17 yaşındaki Kader Kaya, cinsel saldırıya direndiği için öldürüldü. Batman'da 17 yaşındaki Amine Demirtaş, telefon şifresini söylemediği için abisi tarafından dövülerek öldürüldü. Bursa’da Kadriye ayrıldığı kocası tarafından bombayla öldürülmeye çalışıldı. Trans kadınlara yönelik nefret suçlarına zemin hazırladı. İstanbul'da trans kadın Hande Kader tıpkı Özgecan aslan gibi yakılarak öldürüldü, failleri hala bulunamadı.
Kadınlar için hayati olan laikliğe ve modern haklarımıza yönelik saldırıların karşısında platform kadınların haklarına kavuşarak yaşaması için 10 maddelik mücadele alanlarını açıkladı. 81 ilde kadınlar bu saldırılar karşısında yılmadan mücadeleye devam dedi. 33 ilde kadınlar Özgürlükleri ve Laiklik için eylem yaptı.
Laiklik ve Özgürlüklerimizden Vazgeçmeyeceğiz, Kadın ve Çocuk Düşmanlarına Direneceğiz
OHAL dönemi ile beraber çocuk düşmanı politikalarını sürdüren AKP Hükümeti çocuk istismarının katlanarak artmasına sebep oldu. “babalar mağdur” diyerek bir gecede geçirmeye çalıştığı önergelerle çocuk istismarının, çocuk yaşta evliliklerin önünü açmak üzere harekete geçti. Cinsel şiddete uğrayan bu çocuklar öldürüldü. Bu dönem cinsel saldırı sonucu 4 yaşındaki Irmak’ın ölümüne şahit olduk. 14 yaşında imam nikahıyla evlendirilip, 15 yaşında doğum yapan Derya erken yaşta doğum nedeniyle hayatını kaybetti. Savaş ortamı nedeniyle Gaziantep’te çadırda yaşayan Suriyeli ailenin 9 aylık bebeğine tecavüz edildi. AKP Hükümeti Ensar’da olduğu gibi Adıyaman Gerger İmam Hatip Lisesi’nde ki istismarı gizlemeye çalışırken, 76 çocuğun istismara uğradığı açığa çıktı. İzmir’de 9 yaşındaki çocuk, kendisini taciz eden kişiyi görme korkusundan kalp krizi geçirip öldü, yine Kahramanmaraş’ta 8 yaşındaki bir çocuk aynı sebeple intihara kalkıştı. TCK’nın 103. Madde değişikliğinin eki olan bu “utanç önergesi” ile akranlar arası ilişkinin baskılanarak genç insanların hayatları karartılırken, yetişkinlerin bağnazlıklarına göz yumulmaya çalışıldı. 17 yaşında Mihriban akranıyla yan yana oturduğu bahane edilmesi, bu bahane ile tehdit edilmesi ölümüne sebep oldu. Ancak çocuk düşmanları istediklerini elde edemedi. Toplum buna izin vermedi. Ülkenin dört bir yanında hak meydanları doldurdu, Meclisin kapısına dayandı, önergeyi geçirtmedi. Çocuklar ile ilgili yapılacak her türlü düzenlemede Çocuk Koruma Kanunu ve Lanzarote sözleşmesi esas alınmalı, çocuğun yüksek yararı gözetilmelidir.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ile beraber bu ay kadınlar söz sahibi oldu, bunu mücadelesiyle meydanlarda dile getirdi. Kasım ayında kadın cinayetinin bir nebzede olsa geriletebiliniyor olması bizlere gösteriyor ki, kadınların mücadelesiyle ve kadına yönelik her tür hak ihaline karşı mücadele eden kadınların söz sahibi olduğu bir ülkede kadın cinayetlerini durdurmak mümkün.
Kadınlar için laiklik renkli elbise ve daha fazlasıdır, hayatidir
OHAL dönemi ile beraber Laikliğin zedelenmesi kadına yönelik şiddetin önünü açtı. İstanbul’da Ayşegül Terzi’ye şort giydiği için tekme atıldı. Başbakan “mırıldanabilir” açıklamasında bulunarak şiddeti resmen onayladı. Mırıldanabilirsin açıklaması sonrasında trabzonda epilasyon broşürü dağıtanlara saldırı gerçekleşti, İstanbulda bir markette “düzgün yürü” diyerek bir kadına saldırıldı, Başbakanın mırıldanabilirsin oluru erkeklerin sırtını sıvazladı. Duruşmada Sanığın “İslam hukukuna göre davrandım” diye savunma yapması Ayşegül’ün "bacaklarım kapalıydı, kucağımda poşet vardı" diye açıklama yapmak durumunda bırakılması laikliğin, hukukun zedelendiğinin göstergesidir. Kadınların kendi suçuymuş gibi açıklama yapmaya zorlanması, AKP Hükümeti’nin IŞİD vahşetini benimsemesinin sonucudur. Aylar sonra spor yaparken tekmelenen Ebru Tireli’nin “her yerim kapalıydı” demesi, Ayşegül’e atlan tekmeyi onaylayan “mırıldanabilir” açıklamasının sonucudur. Kadınların bacakları açık da olabilir, istedikleri gibi giyinip istedikleri gibi yürüyerek istedikleri saatte dışarıda olabilirler. Kadınların yanında bir devlet yoksa biz varız. Türkiye'yi de, bizim içimizi de kararmaya çalışanlara karşı bu puslu karanlık havayı dağıtacağız.
Kadınların direnişi dolu 2016 yılı umut veren kazanımlarımızı doğurdu
· Platform olarak takip ettiğimiz davalardan bir tanesi olan Cansu Kaya’nın davasında katiller tutuksuz yargılanırken davayı takip eden avukatlar kadın örgütleri sayesinde katiller tutuklandı indirim uygulanmadı. Sanık Kasım’da görülen karar duruşmasında "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Birçok takip ettiğimiz kadın cinayeti, cinsel şiddet, çocuk istismarı davasında sanıklara kolayca indirim uygulayamadılar.
· İntihar eden Cansel için liseli arkadaşları sessiz kalmadı, Zonguldak’ta yurttan kaçırılan arkadaşları için genç kadınlar asla sessiz kalmadı tüm kadınları harekete geçirdi.
· Saadet Öğretmen Çocukların istismar edilmesine göz yummayıp açığa çıkardı ve tüm toplumun mücadelesi haline getirdi.
· 8 Mart’ta meydanları kadınlara yasaklamaya çalışanlara karşı binlerce kadın bu yasakları hep birlikte aştı.
· Kadınlar boşanamadığı için öldürülürken Meclis boşanmaları araştırma komisyonu kurdu ve rapor yayınladı. Kadınlar komisyonu da raporunu da tanımıyoruz deyip o raporu yırtarak tarihin çöplüğüne gönderdiler. Bir daha o rapordan söz edilmedi.
· Çok zordur diye düşünülen işyerinde taciz davası Zuhal Güneş’le birlikte kadınların kararlı direnişi ile açıldı.
· Kadınlara sürekli anneliğin kutsal görev, en iyi kariyer olduğunu anlatanlara karşı tam yarım demeden tüm kadınlar anneliğin ancak tercih olabileceğini gösterdi.
· Hayatta kalabilmek için şiddet uygulayan kocasını öldürmek zorunda olan Çilem Doğan kadınların mücadelesi sonucu tahliye edildi.
· Tehlikenin farkında olan kadınlar istediği yerde istediği saatte gezmek için, istediği kıyafeti, şortu giyebilmek için özgürlükleri ve laiklik için OHAL’e rağmen 33 ilde eylem yaptı.
- Ayşegül Terziye atılan tekme tüm kadınlara atıldı diyerek kadınlar eylemler düzenledi. Parkta saldırıya uğrayan Ebru tireli için her akşam başka bir parkta gezi düzenledi kadınlar.
- Yakılarak öldürülen Hande Kader’in ardından tüm toplum nefret cinayetinin ne demek olduğunu gördü ve sokaklara döküldü, belki de uzun zamandır ilk kez LGBTT hareketinin taleplerini gerçekten anladı.
- TCK’nın 103. Madde değişikliğinin eki olan tecavüzcünün suçunun ertelenmesini öngören önerge iptal ettirildi. Bu utanç önergesine karşı binlerce kadın sokaklarda meydanlarda buluştu, çocuklardan elinizi çekin diyen, istismarcıları aklatmayacağız diyen kadınlar önerge görüşüleceği gün meclise akın etti. Meclisin koridorları kadınların sesleri ile yankılandı.
- Kadınlar dünyanın tüm kadıları için dünyanın tüm kadınları ile birlikte mücadeleyi sürdürdü, Arjantin, Polonya, nice kadın direnişi ile sınır tanımadan bağ kurdu.
- Aralık ayında her şeye rağmen 60 yaşındaki Ayşe teyze hepimize ışık oldu. Ayşe Teyze kocasından boşanınca “hür oldum” demiş ve 25 Ülke gezmişti.
2016 yılında 328 kadın kardeşimiz hayatını kaybetti. Öldürülen kadın kardeşlerimizin %45’i kendi hayatlarına dair karar almak istediği için, boşanmak istediği için, ilişkisini sonlandırmak istediği için öldürüldü. Kadınlar en yakınları tarafından öldürülürken, %46’sının çocuğu vardı. OHAL ile beraber kadına yönelik şiddet arttı, kadınlar türlü işkencelerle öldürüldü. Devlet kadınları korumadı. Bu yıl kadınların %70’i silahla ve kesici aletle öldürüldü. Bu yıl öldürülen kadınların %20’si genç kadınlarken, yine OHAL dönemiyle beraber 15 yaşından küçük kız çocuklarının da erkekler tarafından öldürülmesine şahit olduk. Kadın cinayetinin en çok yaşandığı iller: İstanbul’da 34, Adana’da 17, Ankara ve İzmir’de 16, Antalya ve Gaziantep’te 14, Kocaeli ve Muğla’da 11, Manisa ve Konya’da 10 kadın kardeşimiz öldürüldü.
2017de de mücadeleye devam…
* Femisid; embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir