Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Ocak 2019 Raporu
Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları yapmamaktadır. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Ancak çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla. Buna göre; 2019 yılının ocak ayında 43 kadın öldürüldü, çocuk istismarı ve cinsel şiddet devam etti.
Ocak ayında öldürülen 43 kadının 7’si gölde, çayda veya ormanlık alanda toprağa gömülü halde öldürülmüş ve hatta parçalara ayrılmış bir şekilde bulundu. Durum böyleyken ay boyunca somut adımlar atmasını beklediğimiz devletin ilgili kurumlarından kadın düşmanlığını, kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini artıracak söylemleriyle karşılaştık. Kamu Başdenetçisi Malkoç yaptığı bir açıklamada “Eşler tartıştığında kadın, karakola telefon açıp şikayette bulunduğunda koca evden uzaklaştırma alıyor. Bu da öfkeyi ve kadına şiddeti körüklüyor. Biz eşler ayrılsın diye kanun çıkarmışız.” diyerek kadına yönelik şiddeti körükleyecek bir açıklamada bulundu. Kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin artmasının sebeplerinden birisi de şikayetçi olduklarında veya karakola gittiklerinde tekrar evlerine gönderilmeleri ve hukuki işlem başlatılmamasıdır. Devletin görevi, şiddeti normalleştirmeden 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi’ni etkin bir şekilde uygulamak, geliştirmek ve şiddete maruz kalan kadını korumak ve boşanmaları zorlaştırmamaktır.
Bu söylemlere ek olarak Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da yaptığı bir açıklamada şiddetin orta ve uzun vadede eğitimle çözüleceğini söyledi. Hulusi Akar şiddetin orta ve uzun vadede eğitimle çözüleceğini söylerken, her gün bir kadın cinayeti işleniyor.
Kadına yönelik şiddetin çözülmesi acildir. AKP Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta’da “insan hakları ihlali denilince somut bir iki tane olay bile gündeme getiremiyorlar” dedi. 2018 yılında 440 kadın öldürüldü, 440 kadının en temel insan hakkı olan yaşama hakkı ihlal edildi. Kadın cinayetlerinde iyi hal indirimi ve cezasızlık devam etti, 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulanmadı.
Bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 10’u şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 18 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi ve 13’ü kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
İllere göre Ocak ayının kadın cinayetleri verileri ise şöyle:
Adanada 4, İstanbul 3, Eskişehir 3, Ankara 2, Bursa 2, İzmir 2, Konya 2, Hatay 2, Malatya 2, Edirne 2,Bartın 1, Burdur 1, Denizli 1, Düzce 1, Kayseri 1, Kırşehir 1, Kocaeli 1, Kütahya 1, Manisa 1, Muğla 1, Mersin 1, Ordu 1, Osmaniye 1,Sakarya 1, Şanlıurfa 1,Trabzon 1, Zonguldak 1.
Birbirinden farklı bölgelerde ve illerde kadınlar öldürülüyor ve kadınlar öldürülmediği şehirler istiyor.
Şüpheli ölümler artıyor, Kadınlar kadın cinayeti gerçeğini açığa çıkartıyor
Öldürüldüğü günden bu yana intihar olduğu öne sürülen, Ankara’da bir plazanın 20. katından düşerek ölen Şule Çet cinayetinde bir gerçek daha ortaya çıktı. Şule’nin faillerinin bir adli tıp uzmanına parayla hazırlattığı cinsiyetçi ve insan haklarına aykırı raporda “Bir kadın bir erkekle tenhada içmeyi kabul etmişse cinsel ilişkiye rıza göstermiştir” denilerek failler aklanmaya çalışılmıştır. Şule Çet’in Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşması 6 Şubat günü Ankara Adliyesi’nde gerçekleşerek adalet isteğimizi yineliyoruz.
Yasaların, korumanın ve adaletin etkin sağlanmamasıyla artan intihar süsü verilmiş cinayetler artıyor. Şanlıurfa’da yaşayan ve 2 aylık hamile Esma Kurt’un ilk önce intihar ettiği öne sürüldü. Yapılan incelemelerde doğrultusunda gözaltına alınan evli olduğu erkek Mahmut Kurt’un Esma’yı öldürdüğü ve intihar olduğu zannedilsin diye Esma’nın telefonundan annesine intihar mesajı attığı ortaya çıktı. İstanbul Avcılar’da bir evde ölü bulunan Aysheh Khalil ve Bursa’da yaşayan Elvan’ın pencereden atlayıp intihar ettiği öne sürüldü.
28 Şubat 2018’de iş yerinin üçüncü katından düşerek hayatını kaybeden Aysun Yıldırım’ın ölümü, pencerede parmak izi olmamasına, parmak içi ve vücut içi karşılaştırmalı DNA testi yapılmamasına, intihar ettiği söylenen Aysun'un telefonu paramparça olmasına, çelişkili ifadelere ve HTS kayıtları olmamasına rağmen önce kayıtlara şüpheli ölüm, sonra kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle intihar olarak geçti. Ailesi karara itiraz etmesine rağmen, itiraz reddedildi. Etkin kovuşturma yapılmadığı için Kadın Meclisleri davayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak, davanın takipçisi olacağını duyurdu.
Edirne’de bedeni parçalanarak ormanlık alana gömülen Didem Uslu’yu öldüren kişinin babası olduğu ortaya çıktı. 18 gündür kayıp olan Dilek Dağdelen’in parçalanmış cesedi ormanlık alanda bulundu. Adana’da 25 yaşındaki Suriye uyruklu İ.E.K.’nin cansız bedeni toprağa gömülü olarak bulundu. İstanbul Beyoğlu’nda çıkan bir yangının söndürülmesinden sonra binada bıçakla öldürülmüş olan 25 yaşındaki R.K.’nın cesediyle karşılaşıldı erkek kardeşi ve kardeşinin arkadaşı gözaltına alındı.
Ocak ayında da bireysel silahlanma kadınların hayatlarının son bulmasına neden oldu, 16 kadın ateşli silahla öldürüldü. Çankaya Üniversitesi öğrencisi Hasan İsmail H., araştırma görevlisi Ceren Damar’ı bıçak ve tabancayla öldürdü. 2018 yılında kadınların %40 oranla ateşli silahlarla öldürüldüğünü açıklamıştık. Kadın cinayetlerini durdurmak için bireysel silahlanmanın engellenmesi ve adaletin sağlanması gerekirken, artan savaş politikaları ve ilgili kurumların somut bir adım atmaması kadın cinayetlerini artırmaktadır.
İzmir’de polis, trans kadın Hande Şeker’i ateşli silahla öldürdü ve iki kişiyi de yaraladı.
Edirne’de Kübra Olgun boşanmak üzere olduğu ve uzaklaştırma kararı aldırdığı eşi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Boşanma aşamasında olan hamile Sibel G. ve annesi Fatma Özdemir, Ümit G. tarafından öldürüldü.
Öldürülen ve yaralanan kadınlar için adalet mücadelesi devam ediyor
Boşanmak istediği için ateşli silah ile evli olduğu erkek tarafından yaralanan Emine Girişken, saldırganın silahı tutukluk yaptığı bahanesiyle adli kontrol şartıyla serbest bırakılması ardından Kadın Meclisleri ile birlikte itiraz ederek failin yakalanması sağlandı, talep üzerine Mehmet Murat Girişken tutuklandı.
Daha önceden evli olduğu erkek tarafından boşanmak istediği için silahla yaralanan Zülfiye Yıldız’ın duruşması gerçekleşti. Bu ay yapılan duruşmada, tutuklu sanığın mahkemeye getirilmesi unutuldu.
İstanbul’da polis, bir kadının şiddete uğradığını ihbar eden vatandaşı “beni oyalama” diyerek geri gönderdi. 6284 sayılı kanuna göre kadına yönelik şiddet olaylarında üçüncü kişiler de ihbar ve şikayette bulunabilirler. Polis buna göre kadını korumalı ve önlem almalıdır. Fakat buna karşın Antalya’da bir kadın, evine erkek girdiği iddiasıyla karakola götürüldü.
Yusuf Y. eşi Fatma Y.'yi bıçakladıktan sonra ambulansın kapısını açıp, “Şikayetçi olabilirsin ama sonunu sen düşün” diyerek tehdit etti. Kadınları bu şekilde tehdit etmeye cesaret edenlere hak ettiği ceza verilmedikçe ve adalet sağlanmadıkça kadınlar her gün ölümle burun buruna yaşıyor.
16 yaşındaki kızını öldürüp valize koymaktan yargılanan fail “rahatsızlıklarım var, herkesin bilmesini istemiyorum” diyerek basına kapalı duruşma istedi.
Kadınlar cinsel şiddete uğramaya devam ediyor
Elde ettiğimiz bilgilere göre Ocak ayında 30 kadın cinsel saldırıya uğradı, ancak gerçek rakamlar çok daha fazla. Sosyal medya sayesinde kadınlar uğradıkları cinsel ve fiziksel şiddeti ifşa etmeye ve adaletin sağlanması için hukuki yollara başvurması arttı.
İstanbul’da meydana gelen olayda ikisi de polis olan Şeref Şık ve İsmail Gök, trafik kontrolü bahanesiyle taksiden indirdikleri 27 yaşındaki I.K.’yı 4 saat alıkoydu ve polis aracında cinsel şiddette bulundu. Emniyete giden kadının şikayeti, amir tarafından “Onun da çocuğu var, zaten it gibi pişman şu an, cezasını vereceğim. Evine git banyo yap” denilerek işleme alınmadı ve üstü örtülmeye çalışıldı. I.K. ise peşini bırakmayarak, “Evine git, banyo yap” diyen polis memurundan ve şikayetini almayan komiserden şikayetçi oldu. Şık ve Gök tutuklandı, görevlerini yapmayan diğer 3 polis adli kontrolle serbest bırakıldı.
Beraber olduğu erkekten ayrılmak isteyen M.B., erkek arkadaşı Mehmet Halit S. tarafından tecavüze uğradı, ancak 9 gün sonra evden kaçarak polise gidebildi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Klinik psikolog ve Terapist Yard. Doç. Murat Paker'e danışanına uyguladığı cinsel saldırı nedeniyle 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi.
Daha önce evli olduğu erkekten boşanan 3 çocuk sahibi Gül K., boşandığı erkek tarafından 1 hafta boyunca çocuklarının gözü önünde işkenceye ve cinsel şiddete maruz kaldı. Görülen mahkemede fail İlhami K.’ya hiçbir indirim uygulanmadan üst sınırdan 30 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Kadınlar Ocak ayında #10YearsChallenge kampanyasında sosyal medya üzerinden de “Kıyafetime Karışma” diyerek mücadelesine devam etti
Dünya çapında sosyal medya üzerinden #10yearschallenge etiketiyle paylaşılan fotoğraflar bir anda çoğaldı. Ama biz biliyoruz ki sadece bizim topladığımız verilere göre Türkiye’de 2018 yılında 440 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak hazırladığımız kadınların erkek şiddetiyle öldürülmüş oldukları için 2019 yılında çekilmiş fotoğraflarının olmamasına dikkat çektiğimiz paylaşımlar dikkat çekti.
#10yearschallenge etiketi ile başörtüsünü çıkarma kararı almış kadınların özgürlüğü sembolize ettikleri paylaşımları da büyük yankı uyandırdı. Aynı zamanda başörtülü kadınlar da başörtüleriyle özgür olduklarını paylaştılar. Kadınlar 2019 yılının ilk ayında da “Kıyafetime Karışma” diyerek her türlü baskıya karşı boyun eğmediklerini, kendi tercihlerine göre hareket ettiklerini söylediler. Ankara’da bir okul müdürü de “dinen caiz değil” diyerek kadın öğretmenlerin topuklu ayakkabı giymesini yasakladı. Kadın düşmanı uygulamalara ve baskılara rağmen kendi hayatına dair kararları kendisi alan kadınlar mücadeleye devam edecek.
Kadınlar Öldürülmedikleri Şehirler İstiyor
İstanbul Sözleşmesi’ni savunması için Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi Denetleme Komitesi (GREVIO) adayı olarak tek aday gösterildi ve siyasi bir karar verilerek GREVIO’nun başkanlık görevini Türkiye adına yürüten Prof. Dr. Feride Acar aday olarak gösterilmedi. Kadınlar #GREVIOAdayımızFerideAcar diyerek bu karara tepki gösterdi.
31 Mart Yerel Seçimleri yaklaşırken, partilerin çıkardıkları 793 adaydan sadece 26’sı kadın. Bu kadar az kadın aday çıkarılmasına rağmen kadınlar öldürülmediği, çalışabildiği, yönetebildiği ve geçinebildiği şehirler için mücadeleden vazgeçmeyeceklerini duyurdu.
Dünyada da kadınlar mücadeleye devam ediyor
Hindistan’da 5 milyondan fazla kadın cinsiyet eşitliği için sokağa çıktı, yaklaşık 620 km insan zinciri oluştu. Eylemde, mahkeme kararına rağmen kadınların tapınaklara alınmaması protesto edildi.
İrlanda’da yeni ev içi şiddet yasasıyla, duygusal şiddet de suç kapsamına alındı.
Kadınlar için dünya gündeminde de önemli adımlar atılmaya devam ediliyor. Berlin’de 8 Mart Kadınlar günü resmi tatil ilan edildi.
İspanya’da aşırı sağcı Vox Partisi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele yasasının iptaline ilişkin girişimlerine karşı binlerce kadın eşitlikte bir adım bile geriye gidilemez diyerek meydanlara döküldü.
Çalışan kadınların hak mücadelesi devam ediyor
“Kriz var” denilerek maaşları ödenmeyen ve kötü şartlar altında çalışan çoğu kadın işçi olan Eksen Makina işçileri haklarını almak için direnişe geçti.
Bursa’da taşeron firmada çalışan 59 yaşındaki Emine A., iğne iplik koymak için iş yerinde bulduğu boş bir çikolata kutusunu evine götürdü. Emine A. boş kutu yüzünden işinden atıldı ve tazminatı da ödenmedi.
Çocuk istismarları devam ediyor
Bu ay da çocuk istismarı haberleri gelmeye devam etti. Çocuk koruma odaklı istatistik toplama ve analiz bilgi paylaşım sistemi oluşturulmadığı; bu istatistiklere göre somut adımlar atılmadığı ve çocuklar için adalet sağlanmadığı müddetçe haberler gelmeye devam edecek. Bu adımlar uygulanmadığı için çocuk istismarının üzeri örtülüyor ve çocukların uğradığı şiddetin boyutu büyük oluyor.
2016 yılında AKP hükümeti bir gece yarısı, çocukların istismarcılarıyla evlenmesini öngören utanç önergesini Meclis’e getirmişti. Yüzlerce kadın bu çağdışı utanç önergesine karşı bir araya gelerek “İstismarı aklatmayacağız” diyerek güçlü bir mücadeleyle bu öneriyi geri çektirmişti. Bunun ardından çocuk istismarları bizim de hazırladığımız raporlara göre artarak devam etti, istismarcılar adil olmayan şekillerde yargılanıp, iyi hal indirimi almaya ve cezasız kalmaya devam ettiler. Yine bu ay cinsel istismar suçlarında mağdur ve failin evlenmesi halinde, cezanın ertelenmesini öngören 'çocuk istismarına af' gündeme geldi. Kadın Meclisleri olarak yaptığımız basın açıklamasında bu durumun çocuk istismarlarının üstünün örtülmesine ve istismarların artarak devam etmesine ön ayak olduğunu belirttik. Çocuk istismarının önüne geçmek için imzacısı olduğumuz Çocuk Hakları Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi, Uluslararası Lanzorate Sözleşmesi ve Çocuk Koruma Hizmetleri Koordinasyon Strateji Belgesi harfiyen uygulanmalıdır. Tüm kadınlar #İstismarınAffıOlmaz diyerek bu utanç önergesine yine karşı çıktı.
İzmir’de üvey ağabeyinin cinsel istismarına uğrayıp hamile kalan 12 yaşındaki kız çocuğu ikiz bebek doğurdu.
Malatya’da 9 yaşındaki bir kız çocuğunun 4 kişi tarafından 9 ay boyunca cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı.
Hatay’da ödevini yapmadığı bahanesiyle babası tarafından dövülerek komalık olan 6 yaşındaki Mertcan yaşamını yitirdi.
6284 ve sonuçları
Ocak ayında öldürülen kadınların 40’ının koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; 1’inin uzaklaştırma kararının olduğu biliniyor. 1 kadın için ise herhangi bir koruma veya uzaklaştırma kararı bulunmuyor.
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik değiştirmeye birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor.
Bu ay 6284 etkin uygulansaydı, çocuklar annesiz kalmayacaktı. Öldürülen kadınların 12‘sinin çocuğu vardı, 2’si hamileydi.
* Femisid; embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.