Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 Raporu
31.12.2019
2019 Yılında Erkekler Tarafından 474 Kadın Öldürüldü, Cinsel Şiddet ve Çocuk İstismarı devam ediyor

2019 Yıllık Raporu*

 

Kadın cinayetlerinin her geçen yıl daha çok arttığını her gün sokaklarda, her ay raporlarımızda söylüyoruz. 6284 sayılı kanunun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir şekilde uygulanması için kadınların gösterdiği çabayı yetkili kurum ve kuruluşlar göstermiyor. Yasayı etkin bir şekilde uygulamadıkları 2019 yılında da 474 kadın kardeşimiz erkek şiddeti ile öldürüldü. (*aylık raporları topladığınız zaman yıllık rapordaki rakamlara ulaşamayabilirsiniz. çünkü sonradan verilere eklediğimiz kadın cinayeti haberleri mevcuttur.) Kadınların evde, yol kenarında, denizde, dere kenarında şüpheli bir şekilde ölü bulunduğu durumlarla çokça karşılaştık. Yangın veya intihar süsü verilmiş kadın cinayetleri oldu. Koruma altında ve boşanma davası çıkışında kadınlar öldürüldü. Koruma kararı istediği halde verilmediği için kadınlar erkek şiddetiyle öldürüldü veya yaralandı. Ayrılma veya boşanma isteği bahane gösterilerek kadınlar öldürüldü. Evlenme teklifini kabul etmediği gerekçesiyle kadınlar öldürüldü. Şiddetten kaçarak sığınma evinde yaşayan kadın öldürüldü. Tüm dünyaya dalga dalga yayılan erkek şiddetine karşı ortaya çıkan Las Tesis performansına polis şiddetle müdahale etti, gözaltı yaptı. 

 

2019 yılında işlenen kadın cinayetlerinin 115’ü şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 218 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 27’si ekonomik bahaneyle, 114’ü boşanmak istemesi, barışma isteğini reddetmesi, arkadaşlık isteğini reddetmesi gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe;  adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.

 

Her biri birer yaşam olan Aralık ayında öldürülen 42 kadın kardeşimizin isimlerini sizinle paylaşmak isteriz:

 

Aralık ayında öldürülen 42 kadının 20’si kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemedi, 11’u evli oldukları erkek, 2’si birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i akrabası, 2’si tanıdığı kişiler, 1’i babası, 2’si oğlu, 2’si de tanımadığı kişiler tarafından öldürülmüştür.

 

Bu ay kadınların 12’si ateşli silahlarla, 6’sı kesici aletle, 2’si boğularak, 3’ü yüksekten düşerek, 6’sı darp edilerek öldürüldü. Ve ne yazık ki 13’ünün nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir.

 

Aralık ayında kadınların 27’si evinde, 5’i sokak ortasında, 1’i arazide, 1’i işyerinde, 2’si otelde öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 2’si cansız bedenleri göl veya deniz gibi suda bulundu. 4 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.

 

2019 yılında kadınlar kimler tarafından öldürüldü?

 

2019 yılında öldürülen 474 kadının 152’sinin kim tarafından öldürüldüğü tespit edilemedi, 134’ü evli oldukları erkek, 25’i eskiden evli olduğu erkek, 51’i birlikte olduğu erkek, 8’i eskiden birlikte olduğu erkek, 29’u  amcası, eniştesi, evli olduğu erkeğin babası, kardeşinin evli olduğu erkek gibi akrabalık ilişkileriyle bağlı olduğu kişiler, 19’u tanıdık, 15’i babası, 13’ü kardeşi, 25’i oğlu, komşusu, çocuğuyla aynı okulda veli olan kişi gibi tanıdığı kişiler, 3’ü de tanımadığı kişiler tarafından öldürülmüştür.

 

2019 yılında kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürüldü

 

185’i ateşli silahlarla, 101’i kesici aletle, 29’u boğularak, 6’sı kimyasal ilaç, 27’si darp edilerek, 6’sı yakılarak, 19’u yüksekten düşerek öldürüldü. Ve ne yazık ki 101’inin nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir.

 

2019 yılında kadınlar çoğunlukla evlerinde öldürüldü

 

Kadınların 292’si evinde, 52’si sokak ortasında, 9’u arabada, 3’ü dükkanda, 2’si eğlence mekanında, 2’si hastanede, 6’sı işyerinde, 1’i kafede, 1’i okulda, 5’i otelde, 5’i parkta, 1’i ise diğer bir kamusal alanda öldürülmüştür. Öldürülen kadınların 31’i göl, gölet, sulama kanalı, nehir, çay, dere, dere kenarı, deniz kenarı, sahil gibi su ve kenarı alanlarda öldürüldü veya cansız bedenleri bulundu. 32’si ise ormanlık alan, orman, mera, piknik alanı, bahçe, tarla gibi arazi alanlarında öldürüldü veya ölü bulundu. 3 kadın da ahır, metruk bina gibi ıssız yerlerde öldürüldü veya ölü bulundu. 29 kadının nerede öldürüldüğü tespit edilememiştir.

 

2019 yılında öldürülen kadınların çalışma durumu hala tespit edilemiyor

 

Kadınların çalışma durumlarını tespit etmek ise çok zor. Önemli olan bu verinin de basın mensupları tarafından dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ulaşılabilen veriye göre kadınların 60’ı bir işyerinde çalışıyor, 20’si çalışmıyor ve 394 kadının çalışma durumu bilinememektedir.

 

Birbirinden farklı bölgelerde ve illerde kadınlar öldürülüyor ve kadınlar öldürülmediği şehirler istiyor.

 

6284 ve İstanbul Sözleşmesi

 

2019 öldürülen 474 kadının  358’inin  koruma kararının olup olmadığı bilinmezken; 104 kadının herhangi bir uzaklaştırma veya koruma kararı bulunmamaktadır.

 

Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik değiştirmeye birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren  6284 etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor. 

 

Aralık ayında Amasya'da yaşayan 37 yaşındaki 2 çocuk annesi Cemile K. boşanma aşamasında olduğu erkek Muammer K. tarafından bıçaklı saldırıya uğrayarak boynu, yüzü ve elinden yaralandı. Antalya'da 16 yaşındaki Rümeysa A., yol kenarında kafasından ve karnından vurulmuş halde bulundu. Rümeysa yaşam mücadelesi veriyor. Malatya’da yaşayan Dilan K., evli olduğu erkek ve ailesi tarafından şiddet, baskı ve tehdide maruz kaldı. İstanbul’da yaşayan Elif İlter boşanmak istediği öğretim görevlisi Cengiz İlter tarafından kesici aletle yaralandı, Elif İlter yaşam mücadelesi veriyor. Yüzde 71 engelli olan S. ayrıldığı erkek tarafından tehdit edilmesine rağmen koruma kararları “masrafları karşılamazsan sana koruma vermeyiz” denilerek uygulanmıyor. 

 

6284 etkin kullanılmadığı için Aydın’da yaşayan 32 yaşında 1 çocuk annesi Zeliha Erdemir, 2011 yılından beri şiddet gördüğü ve 2016 yılında boşandığı Cem Kara tarafından ölüm tehditleri alıyor. Oğlunu kaçırdıktan sonra 2 ay tutuklu kalan ve kefaletle çıkan Kara, tehditlerine devam edince 3 aylık uzaklaştırma cezası verildi. 46 kez eskiden evli olduğu erkek Cem Kara hakkında şikayette bulunan Zeliha Erdemir “Sesimi ölmeden önce duyun. Ölmek istemiyorum" dedikten sonra faile 3 ay elektronik kelepçe takılmasına karar verildi, ancak takılan kelepçenin de arızalı olduğu ortaya çıktı. Bu ay 6284 etkin uygulansaydı, kadınlar yaşıyor, çocuklar da annesiz kalmayacaktı. Aralık ayında öldürülen kadınların 23‘ünün çocuğu vardı, 1’i hamileydi.

 

2019 yılında 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi etkin uygulanmadığı için Kırıkkale’de yaşayan 38 yaşındaki Emine Bulut 4 yıl önce boşandığı erkek Fedai Baran tarafından kesici aletle kızının gözleri önünde boğazı kesilerek öldürüldü. Cinayet sırasında kaydedilen videoda Emine Bulut “Ölmek İstemiyorum” demesi tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. Emine Bulut’u öldüren boşanmış olduğu Fedai Baran’ın verdiği ilk ifadede “bana hakaret edince sinirlenip yanımda gezdirdiğim bıçakla vurdum” dedi. Mahkemelerde iyi hal indirimi almak için türlü bahaneler uydurulması 2019 yılında da davalarda çokça duyduğumuz sözler oldu. Ancak hiçbir bahane kadın cinayetlerini meşrulaştıramaz, adaletin sağlanması için kadın cinayeti davalarında indirimlerin sınırlandırılması talebimizi yineliyoruz. Emine Bulut’un boşandığı erkek tarafından öldürülmesi 2019 yılı kadın mücadelesinin kırılma noktalarından birisi oldu. Günlerdir, aylardır, yıllardır sokaklarda, sosyal medyada, raporlarımızda söylediğimiz gibi kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin ne kadar vahşileştiğini ve acil bir şekilde önlemlere ve düzenlemelere ihtiyacımız olduğunu tekrardan gün yüzüne çıkardı ve ortaya çıkan tepki kamuoyunda çok büyük yankı yarattı.

 

Ardından Eskişehir’de uzaklaştırma kararı olan Ayşe Tuğba Arslan, ekim ayında önceden evli olduğu Yalçın Ö. tarafından sokak ortasında satırlı saldırıya uğramıştı; 40 gün yaşam mücadelesi veren Tuğba Arslan Kasım ayında öldü. Ayşe Tuğba Arslan’ın Yalçın Ö. hakkında Eskişehir Savcılığı’nın Ayşe Tuğba ile faili uzlaştırmaya zorladığı, son 2 yılda 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ve yazdığı dilekçenin son satırını “Ben ölünce mi yardım edeceksiniz?” cümlesiyle bitirdiği ortaya çıktı. 

 

Mersin’de yaşayan N.A.’nın “eşim beni öldürmeye geliyor” ihbarı üzerine bir yolcu otobüsünde gözaltına alınan eskiden evli olduğu erkek M.A.’nın üzerinden tabanca, bıçak, plastik kelepçe, ip ve koli bandı çıktı. M.A., mahkeme tarafından 'Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanun'a muhalefet' ve 'adam öldürmeye teşebbüs' suçlarından tutuklandı.

 

Antalya'da yaşayan 2 çocuk annesi 32 yaşındaki Gülseren Yılmaz, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı ve boşanmak istediği Hilmi Yılmaz tarafından 14 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

 

Emine Bulut’un öldürülmesinin ardından, Denizli'de 23 yaşındaki Hafize K. boşanmak için mahkemeye başvurmasının ardından evli olduğu Uğur K. tarafından sokak ortasında 4 yaşındaki kızlarının önünde boğazından bıçaklandı. 

 

Isparta'da yaşayan 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Güleda Cankel, Muğla'dan Isparta'ya planlı bir şekilde öldürmek için gelen ayrılmak istediği erkek Zafer P. tarafından boğazı sıkılarak, kabloyla boğulduktan sonra kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Güleda'nın 17 saat yaşam mücadelesi verdiği, 3 kez kaçmaya çalıştığı belirtildi. Fail öldürmeden önce sosyal medyadan paylaştığı bir mesajda “her şeyin zamanı yaşadığınız o andır, mutlu olmayı ertelemeyin, canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz” yazdığı ve Güleda’yı öldüreceği günü mesajın sonuna eklediği ortaya çıktı. 

 

Konya'da yaşayan 3 çocuk annesi 37 yaşındaki Tuba Erkol, öldürülmeden 4 gün önce kendisine şiddet uygulayan eşi hakkında şikayetçi olup, evden uzaklaştırma kararı aldırmıştı. Tuba Erkol, evli olduğu erkek Bekir Erkol tarafından evde çocuklarının gözleri önünde 20 yerinden bıçaklanarak öldürüldü.

 

Elazığ'da 48 yaşındaki 3 çocuk annesi Kabire Atamaz, 20 Ağustos günü evinin önünde ölü bulunmuştu. Yapılan inceleme sonucunda kendisini öldürmekle tehdit ettiği için hakkında defalarca şikayetçi olduğu ve 2 kere uzaklaştırma kararı aldırma talebinde bulunduğu patronu Ömer Cankara tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı.

 

Ankara'da yaşayan 2 çocuk annesi 48 yaşındaki Fatma Hülya Yıldız, şiddet gördüğü evli olduğu erkek Mehmet Nevzat Yıldız’dan ayrılmak için boşanma davası açıp, uzaklaştırma ve koruma kararı aldırdı. 6284 sayılı kanun etkin kullanılmadığı için uzaklaştırma ve koruma kararlarına rağmen eve gelen Mehmet Nevzat Yıldız, Fatma Fatma Hülya Yıldız'ı başına poşet geçirerek boğdu, boğazını kesti ve darp ederek öldürdü. 

 

Emine Bulut, Ayşe Tuğba Arslan, Tuba Erkol… 2019 yılında da kanunların ve sözleşmelerin varlığına rağmen kadınların, şiddet karşısında yetkili kurumlarca yalnız bırakıldığını ve korunmadığını gördük. 6284 etkin uygulansaydı, kadınlar yaşıyor olacak, çocuklar da annesiz kalmayacaktı. 2019 yılında öldürülen 474

 kadının 155‘inin çocuğu vardı, 7’si hamileydi.

 

Yetkili kurum ve kuruluşlar, 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi’ni etkin bir şekilde uygulamayarak kadını korumadığı gibi, bir de çeşitli suçlulardan kaydı olan veya ceza alan kişileri serbest bırakarak veya izin vererek tekrar suç işlemeleri için önünü açıyorlar. 2019 yılında 13 kadın, bir adli suçtan denetim serbestlik alan, cezaevinden kaçan, birden fazla suçtan aranan, cezaevinden izinli çıkan, şartlı tahliye edilen, cezaevinden yeni tahliye olan erkekler tarafından öldürüldü.

 

Ordu’da Üniversite öğrencisi Ceren Özdemir evinin önünde bıçaklanarak öldürüldü. 12 ayrı suç kaydı olan ve 2 kez cezaevinden kaçan Fail Özgür Ardıç, Ceren’i bir süre takip ettiğini, fırsatını bulduğu anda öldürdüğünü itiraf etti. Ceren’in öldürülmesinin ardından Ordu’da ve Türkiye’nin farklı illerinde kadınlar meydanları doldurdu. Ceren Özdemir cinayetine verilen tepkilerden sonra açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Eleştiriler onu geri getirmeyecek. Bu bütün Türkiye’nin güvenlik endişesiyle karşı karşıya kaldığını göstermez” dedi. Görülen ilk mahkemede fail “beni bırakırsanız yine suç işleyeceğim” dedi, dava 20 Ocak’a ertelendi. Ceren Özdemir’i öldüren ve ilk duruşmada akli dengesinin yerinde olmadığını iddia eden Özgür Arduç hakkında, Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden “cezai ehliyeti tamdır” raporu verdi. 

 

2019 YILINDA KADINLAR İLE İLGİLİ NELER OLDU?

 

KADINLARIN LAS TESİS PERFORMANSI BÜTÜN ENGELLERE KARŞI GERÇEKLEŞTİ

 

Şili’de kadına karşı şiddeti protesto etmek için gerçekleştirilen Las Tesis performansı Türkiye’de de polisin türlü engellerine rağmen Kıbrıs’tan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Düzce’den, Antalya, Konya, Mersin, İzmir, Ankara, İstanbul, Kuşadası, Kaz Dağları’na kadar birçok farklı noktada gerçekleşti. İlk olarak İstanbul’da gerçekleşen Las Tesis performansına yapılan polis saldırısı ve ters kelepçe ile gözaltıların yapılması ardından ülkenin dört bir yanından destek mesajları yağdı. 2019 yılında da önceki yıllarda gördüğümüz gibi kadınları öldürenlerin, kadınlara türlü şiddet uygulayanların ve çocuk istismarcılarının serbest bırakıldığını veya aklanmaya çalışıldığını gördük. Şüpheli cinayetlerin üstünün kapatılmaya çalışıldığına tanık olduk ama yılmadık.    Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadın cinayetlerinin durdurulması, kadına karşı şiddetin son bulması ve çocuk istismarlarının önlenmesi için mücadele edenlere saldırıldı ve ters kelepçe ile gözaltına alındı. Bu saldırılara kadınlar hem sokaklarda, hem de sosyal medyadan #KadınlarıDeğilKatilleri durdurun diyerek karşılık verdi.  Yasayı ve sözleşmeyi uygulamayan yetkililer bir yana, bu maddelerin uygulanması için gece gündüz çaba gösteren bizler gördük ki kadına karşı şiddette sorumlu olanlar bizi polis şiddetine karşı dahi koruyamadı. Bizler şiddetin her türlüsüne karşı olduğumuz ve mücadele ettiğimiz gibi aynı şekilde mücadelemize devam ediyoruz. Las Tesis’in Türkçe versiyonunun sosyal medyada parça parça söylenmesiyle yayılan hareket kamuoyunda çok büyük yankı uyandırdı, uyandırmaya da devam edecek.

 

KADINLARI DEĞİL KATİLLERİ DURDURUN!

 

Emine Bulut cinayetinden sonra Eylül ayında, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, kadın cinayetleri için “gerekirse anayasayı değiştiririz” demişti. Bizler de her ay olduğu gibi açıkladığımız kadın cinayetleri rakamları ile birlikte İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun ilgili bütün kurumlar tarafından etkin bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmiştik.

 

Las Tesis’e karşı gerçekleşen saldırılar ve bu saldırılara kamuoyundan gelen büyük tepkiler neticesinde Bakanlık 6284 sayılı kanun için yıllardır mücadelesini verdiğimiz bir genelge yayınladı. Bu genelde 6284 sayılı Koruma Kanunu’nun uygulanması için genelge mücadelesini yıllardır veren kadınların geç bile kalmış bir kazanımıdır. Sadece genelgelerin yayınlanması yeterli değildi. Genelgedeki kadınları koruyan her bir maddenin uygulanması için de mücadelemiz devam edecek. Mücadelemizin bir kazanımı olan genelge içeriğinde birçok boşluk barındırmakta ve sosyal medya paylaşımlarına yönelik “gizlilik” düzenlemesine sahiptir. Başka Şule Çet’ler, Aysun Yıldırım’lar, Rabia Naz’lar olmasın diye şimdiye kadar nasıl susmadıysak, bundan sonra da susmayacağız.

 

Kadınlar kadın cinayetlerine karşı mücadeleye devam ediyor:

 

İzmir'de yaşayan 38 yaşındaki Filiz Tekin, evli olduğu erkek İbrahim Tekin tarafından "bakımsız" olduğu bahanesiyle dövüldü, 8 gün yaşam mücadelesi veren Filiz Tekin öldü.

 

Van’da yaşayan 16 yaşındaki Zilan Ogün şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 

 

Diyarbakır'da yaşayan 27 yaşındaki Deniz K. 2 çocuğuyla birlikte yaşadığı evinde kim olduğu tespit edilemeyen kişi ya da kişilerce ateşli silahla öldürüldü. Deniz'in 3 yıl önce Van'da yaşayan ailesinden kaçarak Diyarbakır'a taşındığı ortaya çıktı.

 

Diyarbakır’da yaşayan 17 yaşındaki Bahar Akdemir sokak ortasında ölmüş şekilde bulundu, yüzünün köpekler tarafından yenildiği öğrenildi.

 

İstanbul'da yaşayan Gülderen Yıldırım, boşanma aşamasında olduğu Bayram Yıldırım tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Gülderen'in boşanmak istediği erkek hakkında 1 aylık uzaklaştırma kararı aldırdığı ancak bittikten sonra tekrar uzatmadığı ortaya çıktı.

 

2019 Yılında Yaşadığımız Tüm Gelişmeler:

 

#10yearschallenge etiketi ile başörtüsünü çıkarma kararı almış kadınların özgürlüğü sembolize ettikleri paylaşımları da büyük yankı uyandırdı. Aynı zamanda başörtülü kadınlar da başörtüleriyle özgür olduklarını paylaştılar. Kadınlar 2019 yılının ilk ayında da “Kıyafetime Karışma” diyerek her türlü baskıya karşı boyun eğmediklerini, kendi tercihlerine göre hareket ettiklerini söylediler. 

 

Kadın ve eşitlik düşmanı bir açıklama da YÖK Başkanı Yekta Saraç’tan geldi. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin “toplumsal değerlerimiz ve kabullerimizle mütenasip olmadığı ve toplumca kabul görmediği”ni belirterek tutum belgesinden “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramının çıkartılarak güncelleme yapılacağını belirtti. Henüz herhangi bir güncelleme yapılmadığı gibi “toplumsal cinsiyet” kavramı adeta yasaklı kelime muamelesi görüyor. 2019-2020 eğitim öğretim yılı başlarken Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilk işi ise İstanbul Sözleşmesi’ni ihlal ederek toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredattan çıkarmak oldu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, EYT mağduru kadının “iş bulamıyoruz” sözleri üzerine “kocan ne iş yapıyor” diye sordu.

 

Farklı alanlardan 100 kadınla başlayan, nafaka hakkının kısıtlanmaması, değiştirilmemesi veya geri alınmaması için bir bildiri yayınladılar. Ardından kısa sürede 10.000 imzayı aşan imza kampanyası metni kadınların özellikle boşanma ve miras hakkı dahil olmak üzere kazanılmış tüm haklarının tehlikede olduğunun altını çiziyor ve tüm kadınları mücadeleye davet ediyor. Ancak hükümetin kadın düşmanı politikaları hala nafaka hakkına saldırmaya devam ediyor. TÜBAKKOM’un nafaka çalıştayı sonuçlandı ve sonuç bildirgesi açıklandı. “Şiddetten kurtulamayan kadınlar üzerinde yoksulluk nafakası üzerinden bir mali baskı ve tehdit yaratmak şiddetle mücadeleyi etkisiz hale getirmek anlamına gelir ve İstanbul Sözleşmesi’ne aykırıdır”.

 

2019 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi araştırmasına göre kadınlar için yaşam kalitesinin en yüksek olduğu ülke Norveç olurken, 167 ülkeden gelen verilerin baz alındığı araştırmada Türkiye 114. sırada yer aldı.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul'da iki yeni kadın sığınma evi açılacağının müjdesini verdi.

 

Genel-İş Sendikası Kamu İstihdam Raporu'na göre kamu istihdamının sadece yüzde 38.48’i kadınlardan oluşuyor. Ayrıca kamuda işçi olarak istihdam edilenlerin yüzde 91’i erkek, yüzde 9’u kadın. 

 

Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ikinci yargı paketinde "Çocuk faille evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi" hükmüne yer verileceği iddia ediliyor. 

 

Dünya Ekonomik Forumu'nun hazırladığı 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporu açıklandı. Türkiye 153 ülke arasında 130. oldu. 

 

Ankara Valiliği tarafından düzenlenen ve Vali Vasip Şahin başkanlığında gerçekleşen kadına yönelik şiddetle mücadele ile ilgili alınması gereken tedbirlerin konuşulduğu toplantıda masada hiç kadın yer almadı. 

 

Bolu Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklamaya göre din eğitimi verilen anaokullarında çocuklara “çalışan kadının aldığı ekmek haramdır” öğretildiği öğrenildi.

 

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, kadınların kendilerini güvende hissetmedikleri yerleri harita üzerinde “ateş böceği” simgesi ile işaretleme yaptığı “Ateş Böcekleri ile Karanlığı Aydınlat” kampanyasıyla bir uygulama başlattı. Sitede yer alan haritaya göre Türkiye haritası üzerindeki ışıklar dikkat çekti, kadınların büyük bir çoğunluğu İstanbul'da kendilerini güvende hissetmiyor.

Kadıköy Belediyesi 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle erkekler tarafından öldürülen Emine Bulut, Ceren Damar, Mehtap Bülbül, Muhterem Evcil, Özgecan Aslan, Helin Palandöken, Esin Işık, Deniz Aktaş, Fatma Şengül, Müzeyyen Boylu’nun isimlerini Kadıköy'ün farklı bölgelerinde yer alan parklara verdi.

 

Kadın Meclisleri’nin çağrısıyla, Manisa, Aydın, Çorum, İzmir, Giresun, Bursa, Isparta, İstanbul, Denizli, Ankara, Muğla, Malatya, Eskişehir, Kocaeli, Adana, Konya, Kütahya, Mersin, Trabzon, Sakarya, Düzce, Antalya ve Bolu’da kadınlar “ ‘İstanbul Sözleşmesini ve 6284 Sayılı Koruma Kanunu’nu uygulatacağız, Kadın cinayetlerini durduracağız!’ diyerek eylemler gerçekleştirdi. 25 Kasım’da Taksim’deki yürüyüş yasaklanmaya çalışıldı, ancak kadınların mücadelesiyle yasak kaldırıldı. Taksim Tünel Meydanı’nda buluşan kadınlara polis saldırdı, ancak kadınlar tüm engellemelere rağmen eylemlerini gerçekleştirdi. 

 

2019 yılında 25 Kasım nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile birlikte "Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi Toplantısı"nda kadın cinayeti rakamlarını açıkladı. Açıklanan rakamlara göre Türkiye'de 2016'da 304, 2017'de 353, 2018'de 280, 2019 yılında 299 kadın öldürüldü. 

 

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Araştırma Merkezleri Müdürlüğü'nce Aralık ayında yayınlanan rapora göre Türkiye yüzölçümünün yüzde 92'sine, nüfusun ise yüzde 14'üne tekabül eden jandarma kontrolündeki bölgelerde, 2008'de 83, 2009'da 56, 2010'da 68, 2011'de 62, 2012'de 50, 2013'te 57, 2014'te 57, 2015'te 90, 2016'da 57 ve 2017'de 62 kadın cinayeti vakası yaşandı. Toplam 642 kadın cinayeti vakasında 687 kadın öldürüldü.

 

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesiyle İçişleri Bakanlığı kadınları koruyamadıklarını itiraf etti. bakanlığın verilerine göre son 5 yılda 94 kadın devlet koruması altındayken öldürüldü. 1 milyon 15 bin 337 farklı kadına yönelik şiddet olayında 1890 kadın öldürüldü. Bakanlığın yayınladığı verilere göre 2014 yılından bu yana kadına karşı şiddet oranlarında sürekli bir artış olduğunu kabul etti.

 

Bizlerin sadece medyadan ve ailelerden bize ulaşan bilgiler ile derlediğimiz verilere göre 2016'da 328 kadın, 2017'de 409 kadın, 2018'de 440 kadın, 2019 yılında ise 474

 öldürüldü. Her ay raporlarımızda veri yayınlanması için çağrımızı iletiyoruz. Geçen yıl ilk defa İçişleri Bakanlığı veri yayınlamış ve yine ilk defa “kadın cinayetleri” kavramını kullanarak bu olgunun varlığını kabul etmişlerdi. Bu yıl ise ilk defa hem İçişleri Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı birlikte hem de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Araştırma Merkezleri Müdürlüğü kadın cinayetleri hakkında veri yayınladılar ve kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerindeki artışı doğruladılar. Bu durumda biz kadınların beklediği şey şudur: kadına yönelik şiddete karşı tolerans gösterilmeyeceğini söyleyenlerin açıklamalarında samimi olmaları, artan şiddet ve kadın cinayetlerini durdurmak için 6284 sayılı koruma kanununu ve İstanbul Sözleşmesi’ni etkin bir şekilde uygulamalarıdır. Aralık ayında yayınlanan 6284 koruma kanunu hakkındaki genelge kadınların mücadelesini engellemek ve daha çok bastırarak sindirmek değil, toplumsal cinsiyet temelli şiddeti durdurmayı amaç edinmelidir. Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini gizleyerek azalmasını sağlayamazsınız. Bu yıl tüm toplum artık şiddetin ve kadın cinayetlerinin artışına daha çok tepki vermeye başladı. Bizler bu tepkiyi Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Emine Bulut öldürüldüğünde de görmüştük. Kadın cinayetleri sadece bir olaydan etkilenen kişileri değil tüm toplumu ilgilendiren bir olgu haline gelmiştir, kadınlar artık “ölmek istemiyorum” çığlığı atmaktadır. Oluşan bu tepkiyi tekrar şiddetle bastırmak hatadır, tepkinin oluşmasını sağlayan toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve kadın cinayetlerine acil olarak müdahale edilmeli, kadın cinayetleri durdurulmalıdır. Geçen sene 440, bu sene 474 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü. Uygulanmayan yasalar yüzünden bu rakamların artmasına izin vermemelisiniz. Yapılacak şey bellidir: tekrar söylüyoruz, uygulanıncaya kadar da söylemeye devam edeceğiz: 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi’nin bütün yetkili kurum ve kuruluşlarca etkin bir şekilde uygulanmalıdır. 

 

DÜNYADA LAS TESİS: ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN

 

Şili’de başlayan Las Tesis hareketi dünyanın dört bir yanına yayılıyor. Meksika’dan, Fransa’ya, İspanya’dan, Kosta Rika, İtalya, ABD, İngiltere, Kolombiya, Almanya, Kenya, Beyrut, Yunanistan’a dalga dalga devam ediyor. Şili’de binlerce kadın Başkanlık Sarayı’na yürüdü.

 

Kadınlar Almanya’daki Türkiye Konsolosluğu önünde Las Tesis’in Türkçe sözleriyle performans gerçekleştirdi ve Türkiye’deki saldırı protesto edildi. Yine Almanya’da Frankfurt am main Şili Kadınlar Organizasyonu tarafından Türkiye’de Las Tesis performasına yapılan saldırı protesto edildi. 

 

2019 yılı kadınlar için dünya gündeminde de önemli adımlar atılmaya devam etti. Berlin’de 8 Mart Kadınlar günü resmi tatil ilan edildi. 

 

İngiltere'de reklamlarda erkekler ve kadınlarla ilgili cinsiyetçi kalıplar yasaklandı. 

 

Suudi Arabistan’da yapılan yeni düzenlemeye göre kadınlar yurtdışına yanında bir erkek olmadan seyahat edebilecek, 21 yaş üzeri kadınlar bir erkeğin izni olmadan pasaport işlemlerini yaptırabilecek.

 

İran'da ilk kez iki kadın pilot, Neşat Cihandari ve Feruz Firuzi yolculu bir uçakta kokpitte bir erkek olmadan yer aldı ve Meşhed-Tahran-Meşhed arasında başarılı bir şekilde yolcu taşıdı.

 

Avustralya Futbol Federasyonu ile Avustralya Profesyonel Futbolcular Sendikası arasında ülkenin milli takımında oynayan kadın ve erkek futbolcuların artık aynı maaşları alması konusunda bir anlaşma imzalandı. Anlaşma ayrıca oyuncuların eşit maaş almaları, reklam gelirlerinin iki takıma da eşit dağılımı, seyahatlerde kadınların da erkekler gibi 'Business Class'da yolculuk edebilmelerini de içeriyor.

 

Kadınları sokaktan uzak tutmak ve evli oldukları erkek veya akrabaları olmayan erkeklerle arkadaşlık yapmasını engellemek gibi cinsiyetçi kural uygulama sahip Sudan'da kadınların güçlü mücadelesiyle dans eden ve pantolon giyen kadınlara tutuklama ve kırbaçlama yetkisi veren yasalar yürürlükten kaldırıldı.

 

Hindistan’da 27 yaşındaki veteriner bir kadına 4 kişinin cinsel saldırıda bulunması ve kadının öldürülmesinin ardından kadınlar sokaklara döküldü. 

 

Aralık ayında da kadınlar cinsel şiddete uğramaya devam etti:

 

2017 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde araştırma görevlisi Hidayet V., aynı okulda öğrenci olan 23 yaşındaki S.V.'nin içeceğine ilaç atarak ona cinsel şiddette bulundu. Görüntüleri kaydeden Hidayet V., S.V.'yi kendisiyle evlenmesi için tehdit etti. Evlendikten sonra cinsel saldırılar devam etti. Sonunda S.V., Hidayet V.'den şikayetçi oldu. Adli Tıp Raporu'na göre S.V.’nin vücudundaki kızgın çatal izleri, kesiler ve cinsel eziyet saldırıları doğrulandı, Hidayet V. tutuklanarak cezaevine konuldu.

 

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı ve Ensar Vakfı üyesi Prof. Dr. Şakir Gözütok, çok sayıda kadın öğrenciye cinsel şiddette bulundu. Gözütok, şikayette bulunan öğrencileri tek tek bularak öğrencilerin ailelerini tehdit etti, Gözütok hakkında idari soruşturma başlatıldı.

 

Bartın'da Aile Sağlığı Merkezi'nde tıp doktoru olarak görev yapan 50 yaşındaki K.Ü., üniversite öğrencisi 2 kadını gizli kamerayla görüntüleyerek cinsel tacizde bulundu. K.Ü.'nün suçunu itiraf edince serbest bırakıldı ve Sağlık Müdürlüğü tarafından idari soruşturma başlattı.

 

Kütahya'da öğretmen olarak çalıştığı okuldan evine dönen bir kadın, yolda yürürken İ.B.'nin cinsel saldırısına uğradı. Tutuklanan İ.B. cezaevine konuldu.

 

İstanbul'da işe giden S.K., sokak ortasında kasten yaralamadan kaydı olan H.P.'nin cinsel saldırısına maruz kaldı.

 

Aralık ayında da çocuk istismarları devam etti:

 

Edirne'de yaşayan 14 yaşındaki S.Ç., 58 yaşındaki A.Ç. tarafından cinsel istismara uğradı. A.Ç., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

 

Mersin'de yaşayan 15 yaşındaki lise öğrencisi Z.G.K., bir erkek tarafından kaçırıldı ve cinsel istismara uğradı, ardından ailesiyle tehdit edildi. Fail serbest bırakıldı.

 

Tokat'ta yaşayan 16 yaşındaki Z.Ş. ve 13 yaşındaki S.Ş., babaları tarafından cinsel istismara uğradı. Z.Ş.'nin okulda baygınlık geçirmesi ve rehberlik öğretmeninin görüşmesiyle ortaya çıkan gerçek ile çocuklar devlet korumasına alındı. Baba S.Ş. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

 

Bolu'da bir okulda birçok kız ve erkek öğrenci aynı okulda 3. sınıf öğretmeni Hidayet A. tarafından cinsel tacize maruz kaldı. Aileler suç duyurusunda bulundu, fail tutuklandı.

 

Konya'da 12 yaşındaki F.A.'nın, arkadaşı G.Ş.'nin babası F.Ş. tarafından son 3 yıldır cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. F.A.'nın annesi H.A. durumu öğrenince şikayetçi oldu,  F.Ş. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

 

Aralık ayı davaları: 

 

Şule Çet için adalet sağlandı. Katil Çağatay Aksu’ya Suçu gizlemek amacıyla öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezasına indirim uygulanarak müebbet hapis cezası,  nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından indirimle 12 yıl 6 ay ve Berk Akand’a ise bu suçlara yardımdan  18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Ailenin avukatı bu karar itiraz edecek. 

 

davasının gerekçeli kararında Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın Şule Çet’e cinsel saldırıda bulunmasının ardından şikayet etmesinden korkarak cinayeti işlediği açıkla anlatıldı. Kadın mücadelesi sonucunda Şule Çet davasında adaletin sağlanması, şüpheli kadın ölümlerinde bir dönüm noktası olmuştur. Artık hiçbir erkek kadınları öldürüp, intihar süsü verme cesaretini gösteremeyecektir. 

 

Nitekim, intihar denilerek kapatılan Aysun Yıldırım cinayeti mücadelemiz sonucu ile tekrar açıldı. Aysun’un tırnağında dokusu bulunan şüpheli hakkında yakalama kararı çıktı ve Aysun’u kasten öldürmekten aranan O.T. yakalandı. 

 

Fatma Şengül’ü evinin önünde ateşli silahla öldüren faile tasarlama yoktur denilerek “haksız tahrik indirimi” uygulayarak 18 yıl hapis cezası verildi. 

 

Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı’nın görüntü iyileştirme programı kullanılarak Rabia Naz’ın okul giysisi ile pantolonda lastik izi tespit ettiği ortaya çıktı. Yetkililerin “Vallahi billahi kazaya dair en ufak bulguya rastlayamadık” diyerek toplumu ve adaleti oyalamaya çalıştıklarını hatırlatmak isteriz.

 

Bursa'da yaşayan Aslı Çıkıkçı Şubat ayında Yarı Açık Cezaevi’nden izinli çıkan ve birlikte olduğu Ahmet Kara erkek tarafından pompalı tüfekle yaralanmıştı. "Kasten öldürmeye teşebbüs"ten ömür boyu hapsi istenen davada, Kara’ya "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan önce 13 yıl 6 ay hapse çarptırıp, "iyi hal" indirimiyle cezayı 11 yıl 3 aya indirdi. Mahkeme heyeti "Silahla tehdit" suçundan ise 1 yıl 8 ay olmak üzere toplam 12 yıl 11 ay hapis cezası verip, Kara'ın tahliyesine hükmetti.

 

2017'de bir kadın kullandığı halk otobüsünde şoför İbrahim Tuncay tarafından alıkonulmuş, cinsel şiddete maruz bırakılmış ve yüzüğü gasp edilerek çıplak fotoğrafları çekilmişti. Mahkemede Tuncay'ın “Bir kadının o saatte ne işi var” savunmasına karşılık savcı “Bir kadın gece veya gündüz istediği saatte dışarıya çıkar. Hakları devlet güvencesi altındadır” cevabını verdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun müdahilliği reddedilen davada, İbrahim Tuncay 34 yıl 8 aylık hapis cezası aldı.

 

2017 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde öğrenci olan S.V., Fen Edebiyat Fakültesi’nde Araştırma Görevlisi olan 30 yaşındaki Hidayet V. tarafından içeceğine ilaç atılarak cinsel şiddete maruz kaldı. S.V. Hidayet V. hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından tutuklanan, Hidayet V. “Eşe karşı nitelikli cinsel saldırı, eşe karşı eziyet” suçlarından tutuklu olarak yargılanıyor. Adli Tıp, S.V.’nin vücudundaki kızgın çatal izleri, kesiler ve cinsel eziyet saldırılarını doğruladı.

 

Kocaeli’nde yaşayan Elif Yavuz boşanmak istediği polis memuru ateşli silahla İbrahim Yavuz tarafından 2018 yılında öldürülmüştü. Elif Yavuz’un “sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı” bahane edilerek davada katile “haksız tahrik” indirimi uygulandı. 

 

Elif Özde Uzun, bu yıl Haziran ayında birlikte olduğu erkek  Erhan Taslı tarafından öldürüp 3 gün evde saklanmıştı. Fail ifadesinde mahkemelerde çokça duymaya alışık olduğumuz ceza indirimi almak için “makyaj yapıyordu, şüphelendim, pişmanım” dedi. 

 

Nurcan Aslan’ı öldürmekten müebbet hapis cezası alan Abdullah Melih Barış’ın cezası tasarlayarak öldürme saptanamadığı gerekçesiyle bozuldu. 

 

 



*Raporumuz:Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. Dolayısı ile çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla olduğunu belirtmek isteriz. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları düzenli yapmamaktadır. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Kadın Cinayeti raporumuzu Femicide kavramına göre ele alıyor, bir araya getiriyor ve değerlendiriyoruz. Yani Femicide kavramına göre; “embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.”